18. Bölüm

344 17 4
                                    


Zorlukla ayağa kalkarak dışarı çıktım. Nefesimin bittiğini hissettim. Derin nefes aldım ama yarım kaldı. İçerdeyken bir adamın getirdiği telefon geldi aklıma. Koşarak içeri girdim. Telefonu elime alarak Aras'ı aradım.

Açmıyordu. Tekrar aradım yine açmadı. Tekrar tekrar denedim ama açmıyordu. Kafayı yemek üzereydim. O beni yanlış anlamıştı. Ben şaşkınlığımdan susmuştum.

Önümde bir araba durdu. Buraya geldiğim arabaydı. Arabaya binerek şoföre döndüm.

"Lütfen beni Aras'ın yanına götür" dedim.

Adam kafasını salladı. Yüz ifadesi üzgün duruyordu. Aras'ın adamlarını hep sert bir yüzle görmüştüm. Bir şey mi olmuştu?

Adam aynadan tereddütle bana bakıyordu.

"B-bir sorun mu var?" diye sordum.

"Söyleyeceğim ama sakin olun" dedi. Korkuyordum. Aras'a bir şey oldu hissediyordum. Gözyaşlarım akmaya başladılar. Dudağımı ısırarak olumlu anlamda kafamı salladım.

"Aras Bey kaza yapmış"

Yok inanmam olamazdı değil mi? O bırakmazdı beni yalnız başıma. Yani öyle demişti. Dediklerini yapardı o.

Başımı sağa sola sallayarak "İnanmıyorum yalan söylüyorsun" diye bağırdım. Yalan söylüyordu.

Araba durunca hemen indim. Hastaneye gelmiştik. Hemen koşarak içeriye girdim. Danışmanın oraya giderek "Aras Ateş araba kazası" diyerek zorlukla konuştum.

"2 Nolu ameliyathane..."

Kadının konuşmasının devamını dinlemeden koşmaya başladım. Ameliyathanenin önüne gelince beklemeye başladım. Duvara yaslanarak yere doğru oturdum. Ellerimle yüzümü kapattım. Hıçkırarak ağlamaya başladım.

Canım yanıyordu. O orda canından can verirken benim içim yanıyordu. Gitmezdi o benden söz verdi bana. Adım sesi duyunca bakma gereği duymadım.

Ameliyathanenin kapısı açılınca hemen ayağa kalktım. Annesi ve o kız buradaydı. Doktor "Aras Ateş'in yakınları" deyince biraz geride durdum.

Annesi hemen "Durumu nasıl?" diye sordu.

"Ameliyat iyi geçti ama kalbi bir kere durdu yoğun bakıma alacağız. Uyanması hastamızın bünyesine bağlı. 1 gün sonra da uyanabilir 1 yıl sonra da..."

Gözlerimi sıkıca yumdum. Yaşlar anında boşalmaya başladı. Benim yüzümden olmuştu.

Hâlâ adını bilmediğim o kız "Onun yüzünden" diye bağırdı. Hiç bakmadım ona. Haklıydı. Ben olmasaydım bunlar başına gelmezdi.

Ameliyathanenin kapısı açıldı. Sedyede sapsarı olmuş teniyle yatıyordu. Herkes gitmişti ben hâlâ orada oturuyordum. Gözyaşlarım kendi kendine akıyordu.

Yanıma biri oturunca başımı kaldırıp ona baktım. Büyük bir erkekti. Kaşlarımı çattım. "Alya sen olmalısın" dedi. Konuşmadım. "Aras kardeşim gibidir"

"Her şeyini anlatır. Bugünden bahsetmişti. Heyecanlıydı." Dedi.

Tam devam edecekti ki ayağa kalkarak "Sus! Sus nolur devam etme canım yanıyor yapma lütfen" diye bağırdım. Sonlara doğru sesim kısılmıştı.

Ayağa kalkarak uzun koridorda yürümeye başladı. Arkasından "Dur" diye bağırdım. Koşarak yanına gittim. "Herkes gidince bana haber eder misin?" Dedim. Olumlu anlamda başını salladı ve arkasını dönerek gitti.

Az önceki oturduğum yere tekrar oturdum. Kolyeyi sıkıca tutarak öptüm. Gözyaşlarım tükenmek bilmiyordu.

Aradan 2 saat geçmişti. Hâlâ gelmemişti ve Aras'tan da haber alamamıştım. Ayağa kalkarak yürümeye başladım. Merdivenlere gelince "Nereye gidiyorsun?" diye ses duydum. Arkamı döndüğümde o gelmişti.

"Aras'ın yanına" dedim. "Gel hadi gittiler" dedi. Takip etmeye başladım. Yukarı çıkınca labirent gibi koridorda yürümeye başladık. O durunca ben de biraz gerisinde durdum. Bakamıyordum o camdan. Görürsem dünyam yıkılacaktı.

Yavaşça yaklaştım cama doğru. Başımı kaldırıp baktım. Ellerimi cama yasladım. Her yerinde kablolar vardı. İçimde ne olduğunu bilmediğim bir acı oluştu.

"Uyan lütfen beni yalnız bırakma lütfen" diye fısıldadım. Sesimi kendim bile zor duydum. Gidip oturdum. Uyumaya çalıştım olmadı.

Sabah olmuştu. Koridorda bir ileri bir geri yürüyordum. Arada bir gidip cama bakıyordum. Korkuyordum. Ya hiç uyanmazsa ben yapamazdım onsuz. Yine bir ağlama krizine girdim. Şuanki halim nasıldı bilmiyordum ama önemi yoktu.

Güneş yerini aya bırakınca içimdeki sıkıntı daha da büyüdü. Kimse gelmemişti. Hemşireler bazen kontrole gelmişti. Durumunu sorduğumda da aynı demişlerdi.

1 hafta geçmişti. Hâlâ uyanmadı. O uyanmadıkça ben de uyumadım. Gelen olunca haberim oluyordu oradan uzaklaşıyordum gittiklerinde ise geri geliyordum.

Uykuya daldığımı hissedince hemen ayağa kalktım. 1 hafta boyunca hastaneden dışarı çıkmamıştım. Doktor gelince gözlerimi zorlukla açarak yanına gittim.

"Ben yanına girmek istiyorum" dedim.

Daha önce girebilirdim ama girmemiştim. Şimdiyse girmek istiyordum. Çok özlemiştim. 'Güzelim' diyen sesini bir an önce duymak istiyordum. Bana sarılışını hissetmek istiyordum.

"Buyrun girebilirsiniz"

Yeşil kıyafeti giyip maskeyi taktıktan sonra kapıyı açtım. İlaç kokuları birbirine karışmıştı. Yan tarafındaki sandalyeye oturdum. Elini tutarak öptüm. Gözyaşım eline damladı.

"Nolur Aras uyan artık dayanamıyorum sensizliğe. Bana güzelim deyişini özledim, sarılışını özledim, o güzel kahkahanı özledim. Ama en çok neyi özledim biliyor musun? Senin o aşkla bakan hayran olduğum gözlerini özledim. Sen beni orada öyle bıraktın ya ben deli gibi pişman oldum. Keşke bunları yüzüne de söyleyebilsem."

Kulağına yaklaşarak "Ben sana çok aşığım Aras Ateş" diye fısıldadım. Yanağını öperek odadan çıktım.

Gecenin geç saatlerinde doktor odaya doğru koşmaya başladı. Ben de hemen ayağa kalktım. Odaya girecek olan hemşireyi kolundan tutup "Ne oluyor?" diye sordum. "Uyandı" dedi. Uyandı. Uyandı. Aras uyandı.

İçimden 'Allah'ım sana şükürler olsun' diyordum. Hemşire odadan çıkarken doktor yanıma gelerek "Alya siz misiniz?" Diye sordu. Olumlu anlamda başımı salladım.

Odanın kapısını gösterdi ve gitti. Yavaş adımlarla açık olan kapıya yaklaştım. Aras öylece bakıyordu bana. Bakışlarında anlayamadığım bir duygu vardı.

Yanına doğru giderek sandalyeye oturdum. Gözlerini ayırmıyordu. Yutkundum. "Çok korktum" dedim. Yine gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Bu seferki mutluluktandı.

Yavaşça doğrularak gözyaşlarımı sildi. "Yemek yememişsin hiç, uyumamışsın da" dedi. Bakmadım yüzüne. Yatakta diğer tarafa kayarak yer açtı. Eliyle boş olan yere vurarak "Gel" dedi.

Ben hareket etmeyince kolumdan tutup çekti. Yanına yatınca başım direk göğsünü buldu.

"K-kalbin durdu" diye zorlukla konuştum. "Biliyorum" deyince kafamı kaldırıp gözlerine baktım. "Nerden biliyorsun?" diye sordum. Omuz silkerek "Hissettim" dedi.

"Alya" dedi gözlerini kısarak. O anki dalgınlıkla "Hı?" Dedim. Şaşkınlığıma güldü. Kalbim tekledi. Midemdeki kelebekler yeniden yaşama dair bir iz bıraktı.

"Bana söylemek isteyeceğin bir şey var mı?" Diye sordu. Gözlerim sonuna kadar açıldı. "Ne gibi?" Dedim. "Bilmeeem" dedi. Acaba duydu mu söylediklerimi. Doktora soracağım bunu.

Saçımla oynamaya başlayınca hemen gözlerimi kapadım. Kendimi uykunun en rahat ama en gergin kollarına bıraktım.

Yeşil Kiraz 🍒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin