ÖNEMLİ
ARKADAŞLAR,
NE YAZIK Kİ GEÇEN BÖLÜMDE KİMSEYE DUYURU ULAŞMADI VE BAZILARINIZ 4.BÖLÜMÜ OKUMAMIŞ OLABİLİRSİNİZ.LÜTFEN KONTROL EDİP,BU BÖLÜMÜ ÖYLE OKUYUN,YOKSA HİKAYENİN AKIŞINDA KOPUKLUK YAŞAYABİLİRSİNİZ.
Uzunca bir bölüm oldu,umarım geç gelmemi telafi eder.;)
Keyifle okuyun!
Medya sana gelsin @@ysmnrain .;)
BEŞİNCİ BÖLÜM
Özlem'le öğlene kadar nefes almadan çalıştık.Yine de ikimiz de hayatımızdan memnunduk.Hatta fazlasıyla.Tabi ki normalde de işimizi çok seviyorduk,ama bugünkü aşırı çalışma aşkımızın nedeni bambaşkaydı.
Ömer bey sabah sabah karşıma, beni bir anda paniğe uğratan bir haberle çıkmıştı.Antalya'da bulunan büyük bir otelin reklam işini almıştık ve projenin metin yazarı bendim.Sunumun önümüzdeki hafta yapması planlanmıştı,ancak otel sahipleri yeni bir oteli daha hizmete sokmaya hazırlandıkları için,onun tanıtımını da bize vermek üzere bir toplantı talep etmişleridi.Bu durumda sunum da erkene çekilmişti ve kısacası, yarından itibaren patronumuzla beraber,toplam dört kişilik bir grupla iki günlüğüne Antalya'da olmam gerekiyordu.
Panik olmamın sebebi sunum değildi,onu hazırlamıştım zaten.Bütün derdim siyah storlardı.Daha doğrusu, onları kapatıp,kapatmama kararı vermem gereken sırada evimde olabilmekti.Dünden beri bu "son kararım" olayını beynimin derinliklerine itip duruyordum,ya da en azından öyle yaptığıma inanıyordum.Ama cidden,oturup da bu işin artıları ve eksileri konusunda özellikle kafa patlatmış değildim,sadece bilinçaltımın ayrıntılı bir çetele üzerinde çalıştığını tahmin ediyordum.Ve işte,belki de evren önüme bu Antalya engelini mesajı almam için çıkarmıştı.Ama heyhat!Evren evrendi ve kendi işine bakmalıydı,bana mesaj atmak da neydi?Kendi kararımı kendim verebilirdim,öyle değil mi?
Ömer beyin karşısında bir süre gözlerim pörtlemiş ve beynim iptal olmuş bir halde kalakaldım.Ne diyebilirdim ki?Buhardan ve gölgeden hallice bir gece rüzgarını bekleyip,perdelerimi kapatacağımı söylesem,adam akıl sağlığımdan şüphelenirdi.Bu durumda gerçeği itiraf etmek,anlayış gösterme ihtimalini yükseltmez miydi acaba?Şöyle ki,bir talibim var,ama ancak yarın gece söz keseceğiz,aman,anlaşmaya varacağız yani, dediğimi farz edersek,belki patronun sempatisini kazanabilirdim.Vah vah,yazık,bu kız da tohuma kaçıyor artık,evde kalmasın bari deyip,sevap niyetine izin verebilirdi.
Hızlıca yutkunup:
"Ömer bey,bu akşam Adana'dan halamla eniştem geliyorlar.Onları yalnız bırakmam ayıp olur.Zaten kaç yıldır gelmemişlerdi.Ben bugün Özlem'le sunum üzerinde çalışayım,yarın ve öbür gün o size rahatlıkla yardımcı olur Antalya'da."diye geveledim kıpkırmızı olmuş suratımla.
Tek ayak üzerinde kırk yalan kıvıranlardan olmadığım için,söylediklerim kendi kulağıma bile pek inandırıcı gelmemişti,ama sevgili patronum ya gerçekten çok saftı,ya da arkadaşımın adının geçmesiyle saf ayağına yatmıştı.Hangisi olduğunu bilemedim,ama anında başını sallayıp:
"Tamam,hemen çalışmaya başlayın öyleyse."deyip,rızasını kolaylıkla verdi.
Of!Of!Yalandan kim ölmüş! Utanacağım yerde,horon tepesim geldi!Bir taşla iki kuş!Hem kendi randevumu,ay pardon,kendi kararımı garantiye almıştım,hem de Özlem'in iki günü Ömer beyin dibinde geçirmesini sağlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GELEN AŞK ("GELEN AŞK" SERİSİ 1) (Tamamlandı)
RomanceHiç yüzünü görmediğiniz bir adama aşık olabilir misiniz? Fiziksel görüntüsünü,kariyerini,mali durumunu bilmeden kalbinizi açabilir misiniz? Sadece sözlerini ve düşüncelerini dinlediğiniz birine güvenip,ona sadık kalabilir misiniz?