ON BEŞİNCİ BÖLÜM

6.3K 627 379
                                    

Ve işte buradayım!

Yemedim,içmedim ;),sizleri bekletmemek adına oturup yazdım da yazdım.Oldukça uzun bir bölümle gelip,sürpriz yapmak istedim.

Keyifle okuyun canlar!

Seviliyorsunuz...

Not:Aramıza katılan yeni arkadaşlara kocaman bir: HOŞ GELDİNİZ! diyorum.



                           ON BEŞİNCİ BÖLÜM

Gün sakin geçiyordu.

Ya da bana öyle geliyordu,çünkü içime, beni bile şaşırtan bir sükunet gelip,sanki kalıcı olarak yerleşmişti.Rüzgar'ın yaptıklarını artık daha mantıklı bir sebebe dayandırdığım için olsa gerek,ona olan güvenimin iyice sağlamlaşmasına şaşırmaktan vazgeçmiştim.Gerçi sebep, mantıklıdan ziyade deli işine daha çok benziyordu,ama aşkın da bir nevi delilik olabileceğini kendi ağızımla söylemiş bulunuyordum zaten.

Öğlen kızlarla yemek yedik ve Özlem'in bu akşam çıkacağı randevuyla, adeta etekleri zil çalan haline gülüp,onun adına sevindik.Ben Rüzgar'ın zamansız aşk itirafını anlattım ve kızların bolca "oha", "wow" ve "helal be" nidalarına mutlulukla güldüm.Tabi,söylememe gerek yok,Lale de benim adıma umutlanmakla beraber, hala Özlem'den daha çekimser olmaya devam ediyordu.

Şöyle ya da böyle,Özlem'le benim gönül işlerimiz hızla yol alırken,Özgür'den hala tık olmaması beni bile kızdırmaya başladı.Bir başlangıç yapmıştı,evet,ama demir tavında dövülür derler.Bence bir an önce, Lale'nin nazına bakmadan,devamını getirmeliydi.Gerçi Özlem bu günlerde onun çok yoğun çalıştığını söyledi,ama açıkçası üçümüz de ondan ciddi bir adım,daha doğrusu, atak bekliyorduk.

Yemeğin sonunda Lale'yi bu akşam bana gelmesi için ikna ettim.Belli ki kızın biraz açılıp,konuşmaya ihtiyacı vardı.

Öğlenden sonra birkaç gündür görünmeyen Alp bey, şirketinin reklam işinin gidişatını kontrol etmek için yeniden ortaya çıktı.Allahtan o konudaki üzerime düşeni halletmiştim,reklam metni ve sloganı hazırdı ve sanırım görsellerin büyük bölümü de tamamlanmıştı.Yani,yakında beni biraz huzursuz eden bu yerli yersiz ziyaretlerinin son bulacağını umuyordum.Neyse ki adam bir selam verip,birkaç gelişigüzel cümleden oluşan konuşmamız dışında, bana fazla bulaşmadan, Ömer beyle görüşüp gitti.

Akşamüzeri Lale'yi arayıp,çıkmaya hazır olup olmadığını sorduğumda bir yarım saatlik işinin daha olduğunu söyledi ve iş arkadaşlarım çıksa da,ben ajansta kalıp,yarınki işlerimden bazılarını aradan çıkarmaya karar verdim.

Yaklaşık yarım saat sonra toparlanıp,bizim binanın önüne çıktım ve Lale'yi beklemeye başladım.Biraz vakit geçip gelmeyince,çalıştığı gazetenin bulunduğu bitişikteki binanın girişine doğru ilerliyordum ki,bir anda o tarafta bir bağırış çağırış duyunca,adımlarımı hızlandırdım.Tam o sırada telefonum çaldı ve Lale'nin aradığını görüp,durakladım.

"Neredesin kızım sen?Ağaç old..."diye çemkirmeye başlamıştım ki,tok bir erkek sesi azarımı kesti.

"Merhaba Yasemin hanım.Arkadaşınız burada,bizim yanımızda."dedi ve arka planda Lale'nin:

"Bırakın beni,lanet herifler!Ne istiyorsunuz benden?Açın gözlerimi!"diye çılgınca bağırmasını duymakla neye uğradığımı şaşırdım.

Sanki biri aniden kalbime bıçak soktu ve aynı anda bacaklarımdaki dermanın kesildiğini ve neredeyse yere yığılabileceğimi fark edince,zorlukla birkaç adım atıp,binanın duvarına yaslandım.

GECE GELEN AŞK ("GELEN AŞK" SERİSİ 1) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin