Selam gençler,
Apar topar yetişmeye çalıştım ve hatalarımı hoş görmenizi rica ediyorum.;)
Bu akşamki multimedya SKİLLET seven tatlı bir okuruma gelsin.
Ve bölüm de aşk hakkındaki sözlerinden feyz aldığım sevgili arkadaşım @@bedestenzade'ye ithaf olsun.
Keyifle okuyun canlar!
YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM
Sessiz bir yolculuktu,ama bu huzurlu bir sessizlikti.Sanki bir barış antlaşması imzalanmış ve ortama umut dolu bir hava hakim olmuştu.Aslına bakarsanız,tam da öyle olmuştu galiba.Ben özrümü dilemiş ve Bulut da "geri dön" çağırımı kabul etmişti.Şimdi sıra müzakerelerdeydi,çünkü hala çözmemiz gereken sorunlarımız var gibi görünüyordu.İkimizin de hatalı ve haklı olduğu yönler vardı ve bunları açıkça konuşmamız şarttı.Ayrıca benim Rüzgar,off, Bulut hakkında öğrenmem gereken fazlasıyla bilinmeyen hala kafamı kurcalamaya devam ediyordu.
Arabanın hızla yol aldığı otobanın etrafına nihayet dikkat ettiğimde şehir dışına çıktığımızı,ya da iki semt arasındaki o ıssız bölgelerden birinden geçtiğimizi fark ettim,ama kendimi frenleyip,tekrar nereye gittiğimizi sormadım.Bulut sorumu yine güvensizlik olarak algılayabilirdi,ama ben Lale için yaptıklarından sonra ona gerçekten güvenmeyi öğrenmiştim.Adam,bugüne kadar verdiği her sözü tutmuştu,hatta vermediklerini bile.Ve o vermediği sözler arkadaşımın ve evimin kurtarılmasını kapsıyordu,ki bundan daha büyük güvence olamazdı bana göre.Kimdi,ne iş yapıyordu hala bilmiyordum,ama Özgür'ü tanıması ve onun onayından geçmesi yasadışı işlerle uğraşması olasılığını da ortadan kaldırmıştı.
Küçük bir yan yola girdiğimizde,otobandan gelen ışığı arkamızda bırakıp,karanlığa doğru ilerledik.Neden sonra önümüzde, dışarıya zayıf bir ışığın sızdığı büyükçe bir karaltı belirdi ve akabinde farların ışığında bunun biraz pejmürde durumda iki katlı bir bina olduğunu ayırt ettim.Bulut arabayı yan tarafa yanaştırınca büyük bir demir kapının yan tarafa kaydığını ve girdiğimiz yerin geniş bir garaj olduğunu fark ettim.İnip,etrafıma bakınınca bir kamyonet,tankı andıran devasa bir cip ve sıradan iki arabanın park halinde sıralandığını görünce,şaşkınlığım ve merakım gittikçe arttı,ama çenemi kapalı tutmaya devam ettim.
O sırada yanıma gülümseyerek gelen Bulut,eğilip,hızla burnuma bir öpücük kondurdu ve:
"İnanılmazsın Yasemin!"dedi neşeyle."Bin tane soru sormanı beklemiştim oysa."
"Eh,ara sıra senin de yanılman iyi olur."diye güldüm ben de."Her zaman haklı çıkarsan ruh halimi düşünemiyorum bile."
"Gel seni iş arkadaşımla tanıştırayım."diye elimi tutup,normal boyutlardaki bir kapıyı açıp,beni aydınlık bir koridora soktu.
Koridorun sonundaki iki kapıdan birinden girdiğimizde,kendimizi çok büyük bir spor salonunda bulduk.Burada aklınıza gelen her spor aleti artı ufak bir oyun sahası vardı,ki hem futbol kaleleri,hem de basketbol potalarıyla her iki spora da uyarlanmış görünüyordu.Bizim giriş yaptığımız tarafta yan yana dört ya da beş kapı vardı ve Bulut en yakındakini açıp:
"Burası dinlenme odası."dedi ve kısaca göz atıp,küçük bir mutfak,yemek masası,bir kanepe ve duvara monte edilmiş bir televizyon gördüm.
Sıradaki kapı açılınca,büyük bir masanın etrafında çevrelenmiş sekiz on sandalye,duvara monte edilmiş dosya rafları ve dolapları ve yine duvara sabitlenmiş kocaman bir ekranı gördüğümde Bulut'un:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GELEN AŞK ("GELEN AŞK" SERİSİ 1) (Tamamlandı)
RomanceHiç yüzünü görmediğiniz bir adama aşık olabilir misiniz? Fiziksel görüntüsünü,kariyerini,mali durumunu bilmeden kalbinizi açabilir misiniz? Sadece sözlerini ve düşüncelerini dinlediğiniz birine güvenip,ona sadık kalabilir misiniz?