🗨19

265 21 6
                                    

İkisi de tüm gece özledikleri dudakları doyumsuzca öpmeyi planlıyordu.

Izaya yanındaki sarışın adama kapılıp gitmek istediğini fark ettikçe daha fazla cesur olmuştu.
Herkesi, herşeyi unutmuştu birden. Onun dudaklarından dudaklarını ayıramazken yanlarına yaklaşan görevliyi fark etmemişti.

Shizuo Izaya'yı kucağına çekmiş öpücüğünü derinleştirirken ikiside barda olduklarını ve yalnız olmadıklarını unutmuştu.

Görevli yanlarına gelip öksürüğü zaman Izaya, sevgilisinin üstünden kalmış ve sandalyeye oturmuştu. Shizuo ne olduğunu anlamaya çalışırken görevli konuşmaya başlamıştı.

"İnsanların huzurunu kaçırıyorsunuz lütfen burayı terk edin, aksi halde..."

Shizuo sinirle yumruklarını sıkmış ve adamın cümlesini tamamlamasına izin vermeden ona sert bir yumruk atmıştı.
Alkolün ve Izaya'nın üstünde yarattığı etkiden dolayı sevgilisiyle arasına giren adama birden bire sinirle saldırmıştı.
Ne olacağını hesap etmeden, ani bir atakla görevli adamı tek yumrukla yere sermişti.

Müzik birden kesilmiş ve herkes çevrelerine toplanmıştı. Diğer görevliler Shizuo'ya saldırmak için hamle yaptığında Izaya cebindeki çakısını fırlatmış ve adamlardan birinin göğsüne saplanmıştı. Shizuo kendini kaybetmiş adamları döverken Izaya artık gitmeleri gerektiğini bildiğinden Shizuo'nun kolunu çekmişti.

"Gitmemiz lazım Shizu-chan, adamı yumruklamayı bırakır mısın, çoktan ölmüştür."

"Izaya, kolumu çekmeyi bırak."

Shizuo ayağa kalkmış ve yalpalayarak çıkışa doğru koşmaya başlamıştı. Izaya'nın elini avucunun arasında sıkıca tutuyordu. Kızarmış gözleri Izaya'dan başka bir şeyi görmüyordu; ne adamları, ne dansçıları, ne müziği, ne dövdüğü görevlileri, ne duvarları ne de kapıları.

Kısacık bir anda bütün hayatı Izaya'nın olmuştu. Izaya'ya sahip olduğu düşüncesi bile onu kendinden geçirmeye yetiyordu. Izaya'yı izlemeye dalmışken önünde birden beliren duvara çarpmıştı.

Izaya yerle bütünleşen sevgilisine bakınca endişelenmiş ama kısa süre sonra ciddiyetini kaybedip kahkahalar atmaya başlamıştı.

"Sana bu kadar içki içirdiğim için üzgünüm Shizu-chan."

"Hiç üzgün görünmüyorsun Izaya. Yardım et bari."

Izaya'nın yardım elini tutan Shizuo ayağa kalkmış ve çıkışa koşmaya devam etmişlerdi. Bardan çıkarken arkalarından gelen müziğin uğultusu hâlâ az da olsa duyuluyordu. Peşlerinden henüz gelen olmamıştı. Barda çıkardıkları kavgadan sapasağlam çıkmışlardı.

İkili daha önce görmedikleri sokakta yürürlerken Izaya gidecek biryer düşünüyordu. Shizuo'nun eli, belini kavranmış sıkıca ona tutunurken, Izaya yarına kadar kalabilecekleri yeri bulmuştu.

"Kalacak güzel bir yer buldum. Otele de gidebiliriz ama bizim için bu yer çok daha iyi olacak."

"Yolu sen biliyorsun Izaya, ben seni her zaman takip ederim."

"Bahsettiğim gitarist arkadaşım Alex'in bu şehirde bir evi vardı. Kendisi aylardır uğramıyor o yüzden bizim baş başa boş bir evde tüm gece kalmamız sorun olmayacaktır. Yarın da Ikebukuro'ya döneriz olur mu ?"

Shizuo sırıtırken aklından geçen planları düşünüyordu. "Izaya ve ben... tüm gece baş başa..."
Izaya'yı takip ederken tüm gecenin güzel geçeceğini düşünüyordu.

Siyah adamın dikişleri acırken sarışın adama ne kadar acı çektiğini belli etmemeye çalışıyordu. Yürürken bedeninin parçalandığını hissediyordu.

Gelen taksilerden birine işaret eden siyah adam, hemen duran taksiye binmişti. Şoföre yolu tarif ederken, Sarışının omzuna başını koymuş ve gecenin getirdiği ışıklarla parlayan şehrin soğuk güzelliğini izlemeye başlamıştı.
Yolun az kaldığını tahmin ettiği için taksiden inmişler ve yürürmeye devam etmişlerdi.
Siyah adam, Alex'in birkaç yıl önce kendisini buraya getirdiğini ve gece boyu gezdiklerini hatırlamıştı.

Tanıdık gelen yola dönmüş ve önlerine çıkan tek katlı, beyaz mermerlere süslenmiş, büyük bir bahçesi olan eve doğru yürümeye başlamıştı. Izaya kapıyı işaret edince Shizuo kapıya yaklaşmış ve kapıyı kırmıştı.

"Keşke anahtarı alsaydın Izaya."

"Sen varken anahtara ihtiyacı olan kim ?"

Izaya durumu iyi görünen ve yıllara meydan okuyarak eskisi gibi yeni durmayı başaran evin içine girmiş ve büyük salonu gezmişti. Her şey yerli yerinde gibi duran büyük salonu gezdikten sonra sırayla bütün odaları gezmişti; Mutfak, banyo, çalışma odası, yatak odası...

Shizuo kapıyı örtüp arkasına ağır bir mobilyayı ittikten sonra Izaya'yı bulmak için odaları gezmeye başlamıştı. Hâlâ başı dönüyorken gözleri onun için dünyadaki en güzel ve harika varlık olan Izaya Orihara'yı arıyordu.

Onu bulamadığı her an içini basan karmakarışık duyguyu yok etmeye çalışarak sevgilisini görmeyi umduğu yatak odasına çıkmıştı.

Yatak odasındaki çift kişlik büyük yatakta Izaya'yı yatarken gördüğünde yanına oturmuş ve gözlerini dünyaya kapatmış sevgilisinin savunmasız hâlini izlemeye başlamıştı. Elleri onun saçları arasında gezerken başının altındaki dikiş izlerini fark etmişti. Onları dikkatle incelerken kalbinin sızladığını hissetmişti.
Siyah adamın kendine yaptıkları sarışının canını oldukça acı bir şekilde yakıyordu. Pişmanlıkla aşkla benliğini saran sanatçısı için ölmeyi göze alırdı bu aşktan sonra. Izayasının acı çektiği tek bir dakikaya bile katlanamazken onun yara izlerini okşamak çaresizliğinin adı gibiydi.

S-"Canın yanıyor mu sevgilim ?"

I-"Doktor ciddi bir riskin olmadığını söyledi sadece kurşun sinirlerimin bir kısmını zedelemiş. Hâlâ yaşıyorum yani başına bela olmaya devam edeceğim."

Izaya yaşaran gözlerini açıp sevdiği adamın yüzünü okşamıştı. Gözlerinden akan yaşlara rağmen dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı. Shizuo gülümseyip onun elini öpmüştü.

S-"Her zaman başıma bela olmanı istiyorum."

Izaya üstüne çıkmış adamın dudaklarına büyük bir öpücük vermiş ve başını yastığa yerleştirmişti.

I-"Ikebukuro'ya gittiğimiz zaman seni rahat bırakacağımı mı sandın ? "

S-"Senin peşinden adını bağırarak koşmayı özledim."

I-"Bence artık özlemlerimizi yatakta gidermeliyiz Shizu-chan."

S-"Benim özlemimi dindirmem için yatakta bir ömür kalmamız lazım."

I-"O zaman geç olmadan teslim olmalıyım."

Sanatçı  (Texting&Shizaya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin