🗨11

323 25 7
                                    

Shizuo-Hala seni bekliyorum saat 2 yi geçti. Yoksa beni ekiyor musun ?                            (02:13)

I.O- Yoldayım biraz daha bekleteceğim seni

Shizuo-Bu seferlik size kızamayacağım harika insan, o tatlı ifadenizi düşündükçe sinirim geçiyor çünkü. Sizi yemek istediğime inanamıyorum.

I.O-Sana güvenmemekte bir kez daha haklı olduğumu fark ediyorum ve bu kadar ilerigörüşlü olduğum için kendimi seviyorum.
Kim bilir gelsem ne yaparsın bana 😯

Shizuo-Ben de sizi seviyorum. Neler yaparım bende bilmiyorum bazen kendimi tutamıyorum yani sinirlenince olur hep böyle ama şimdi durum aşırı derece de tatlılık içeriyor.

I.O-Sen beni sevme, mümkünse uzak metrelerce uzak dur.

Shizuo-Yanıma gelince fikrinizi değiştireceğimden emin olabilirsiniz. Kendimi size yeterince tanıtamadım çünkü.

I.O-Seni yeterince tanıyorum da işte geleceğim kendimce nedenlerimden ötürü. Yoksa çok meraklı değilim gelmeye. Benim de işim güçlerim var. Hem de baya var.

Shizuo-Yıldızlar çok güzel görünüyor ama sizin kadar beni etkilemiyorlar. Çünkü siz benim yıldızımsınız ve ışık prensi olarak sizi ışıkla aydınlatmak benim görevim.

I.O-Yol yakınken yön değişitirip sıcacık evime mi dönsem

Shizuo-Asla bırakmam sizi

I.O-Çok geç zaten gelmişim Simon'un restoranının önüne, birkaç dakikaya yanında olurum.

Shizuo-Heyecanlandım.😥

《》
Izaya telefonunu kapatıp heyecanla maskesini düzeltirken pırpır eden kalbinin durmasından korkuyordu. Yüzüne silinmeyen bir sırıtış yerleşmişti. İstese de silemiyordu yüzündeki mutlu olduğunu hissettiren gülüşü. Oda heyecanlanmıştı tıpkı sarışın adamın heyecanlandığı gibi ama onun heyecanı kat be kat daha fazlaydı sarışından. Gerçek kimliği ortaya çıkarsa olacaklardan deli gibi korktuğu için maskesini bir kez daha kontrol etmek için daha sıkı bağlamıştı. Herhangi bir kazayla olacakları düşünmek istemiyordu.

Geç kalmasını ise tamamen sarışın adamın mesajlarına bağlıyordu. Telefonunun bildirim sesini duydukça,  mesajın geldiği  zaman, arabasını yolun kenarına çekip mesajları okuduğu ve ne yazacağını uzun uzun düşündüğü için gelmesi uzun sürmüştü.

Şimdiyse buluşacakları binanın önündeydi. Arabadan çıkıp soğuk havayla karşılaştığında siyah ceketinin önünü sıkıca bağlamış ve binanın yangın merdivenlerine koşmuştu.

Gecenin karanlığında parlayan saçlarına ve onun herşeyine hayranlıkla bakıp onu gözleriyle takip etmekte olan sarışın adam,
hayranı olduğu adamın yanına süzülüşünü izliyordu. Birkaç dakikaya yanında olacak olması ona tarifsiz bir heyecan yüklüyordu. Belki de sebebi ona çıkma teklifi edecek olmasıydı.

Izaya, kendisini bekleyen Shizuo'nun yanına sessizce oturmuştu. Gözlerini kaçırırken kendini belli edecek bir pot kırmaktan korkuyordu.
Shizuo yanına oturan siyahlarla süslü adama döndürmüştü bakışlarını. Altın gözlerindeki hayran dolu bakışla elini Izaya'nın yanağına götürmüştü.
Sarışın adamın parmak uçları  nazik hareketlerle karşısındaki adamın yanağını okşuyordu. Sanki hoşgeldin diyordu.
Ardından saçlarını uçlarına dokunarak ona yaklaşmaya başlamıştı. Gözlerini gözlerinden ayıramıyor, ona yaklaşmaya devam ediyordu sarışın adam.  Izaya'nın soğuktan titreyen bedenini fark edince onu güçlü kollarının arasına almıştı. Sarışın adamın güçlü kolları Izaya'yı göğsüne yaslarken yanlarındaki battaniyeyle Izaya'yı sıkıca sarmıştı.

Izaya bir süre bulunduğu yerde, Shizuo'nun kalp atışlarını dinlerken rahat battaniyenin içinde hareketsiz kalmıştı. Birbirleriyle ısınıyorlardı. Sarışın adam yanındaki küçük adamın varlığı hissederek mutlu oluyorken, siyah adam tatlı bir huzurun içine hapsedildiğini düşünüyordu. Güçlü kollarda yaşadığı huzurlu tutsaklığı anlatmaya kelimeleri yetmiyordu. Shizuo'nun hızlanan kalbini ve başına yaslanan çenesini hissederken sarışın adam hareketlenmişti.
Arkasına sakladığı şarabı iki kadehe doldurup birini Izaya'ya uzattığında siyah adam kendini toplamış ve Shizuo'dan uzaklaşabilmişti.

Shiuzo'nun sesi kulaklarına dolarken başını sarışın adamın omzuna koyup gökyüzüne bakmaya başlamıştı Izaya.

"Buraya gelelim dediğin zaman çok şaşırmıştım çünkü senin gibi birisi -yani ünlü biri- nasıl Simon'un sushi restoranını bilebilir dedim."

Izaya sıkıntıyla iç çekerken "kesinlikle kendimi belli edecek birşey yapmışım"diye içinden geçirmişti. Shizuo konuşmaya devam etmeden önce Izaya'nın saçlarına burnunu dayamış ardından dudaklarını yumuşak ipeksi saçlarda gezdirmişti.

Izaya içi titreyerek kendini sıkıyor ve zamanı geldiğinde, gerçekler ortaya çıktığında, her dakikasını ayrı ayrı sevdiği bu zamanların kalacak toz hayallerden başka hiçbir şey olmayacağını kendisine söylüyordu. Bir bakıma kendini telkin etmeye ya da avutmaya çalışıyordu.

Siyah adamın rahatsız olduğunu düşünen Shizuo kendini tutmuş ve Izaya'dan uzaklaşmayı başarmıştı ama hala sağ eli onun maskesinin üstündeki gezmekteydi, konuşmaya devam etmişti.

"Sen sanki hep Ikebukuro'da yaşamışsın ve bense her zaman seni görmüşüm gibi hissediyorum. Bu yüzden maskesinin altındaki yüzle tanışmak istiyorum. İçimdeki soru işaretlerini yok etmek için.
Seni tanımak istiyorum. Hayatına girmek istiyorum. Hatta her anında yanında olmak istiyorum. Bana bir şans verir misin ? "

Shizuo düşünceli gözlerini Izaya'ya diktiğinde ondan gelecek cevabı beklemeye başlamıştı.

Izaya'ysa kalakaldığı çıkmazdan, içinde mahsur kaldığı labirenetlerinden kurtulmak için çıkış yolunu arıyordu ama hangi köşeye dönse yeni bir çıkmaza giriyordu. Bir tarafta maskesinin altındaki gerçek yüzü varken öteki tarafta yıllarca aşık olduğu adamla bir şansının olması vardı.

"Ne demek istiyorsun, seni anlamıyorum, Shizuo ?" diyerek kalınlaştırdığı sesiyle zaman kazanmaya çalışırken Shizuo Izaya'nın ellerini sıkıca tutmuş ve aralarındaki mesafeyi kapatmış, gözlerinin içine bakarak "Sevgilim olur musun ?" demişti.

Duymaktan delicesine korktuğu soruyla karşılaşan adam, bakışlarını yere dikmiş düşünürken kendisine umut dolu bakışlarla sanki bir köpek yavrusuymuş gibi bakan sarışın adama bakmamaya çalışıyordu.
Eğer ona bakarsa mutlaka cevabı olumlu olurdu.

Bedeni sıkıntıdan ter içinde kalmıştı. Düşünmekten başı ağrımaya başlamıştı. Maskeli adam derin bir nefes alıp elini kalbinin üstüne götürdüğünde içinden geçenlerin cevap vermesine müsaade etmişti.

"Olur." diye çıkan tiz sesini duyan Shizuo büyük bir sevinçle ve yüzündeki büyük bir sırıtmayla karışlık vererek Izaya'nın üstüne atlamış ve onu kollarının arasına hapsedip dudaklarını öpmeye başlamıştı. Yavaş öpücükleri daha fazla ilerlememiş  ama dudaklarını tatlı dudaklardan da çekmemişti.
Minnettar fısıltılarını siyah adamın kulağına fısıldarken  defalarca  teşekkür ediyordu ona.

Izaya da Shizuo'ya kollarını dolayıp onu sakinleşirmeye çalışırken yüzünde minik bir tebessüm oluşmuştu, sarışın adam da yaşadığı mutluluk şokundan kahkahalar atıyordu. Belli ki çok mutlu olmuştu.

Izaya bu mutluluklarının ne kadar süreceğini bilmese de gerçekler ortaya çıktığında bir felaket yaşanacağının farkındaydı.

Sanatçı  (Texting&Shizaya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin