Medyada Oğuz Kaya.
Önceki Bölümün Sonu:
Oğuz sonunda farkına varmış gibi Yeliz'in yanına eğildi. Yanağına uyanması için hafif tokatlar atıyordu. Ben ise hâlâ aynı yerimdeydim. Bu olanları sindirmeye çalışıyordum. Oğuz bana seslenmeye başladı. Benim gözümden bir yaş aktı. Oğuz görmüş olmalı ki yanıma geldi.
"Ne oldu güzelim, niye ağlıyorsun?"
Ellerini yanağıma koydu. Baş parmaklarıyla gözümden akan yaşları sildi. Gözlerimi gözlerine diktim. Ve hiç açılmayan ağzımdan şu cümle çıktı.
"O hamile."
Eylül Demet'in ağzından:
Hastaneye gelmiş, Yeliz'in tahlil sonuçlarını bekliyorduk. Yol boyunca hiç konuşmamıştık. İkimizde bunu beklemiyorduk. Belli olmasa bile o da benim gibi şoktaydı. Eğer böyle bir şey gerçekse yani Yeliz eğer hamileyse ne olur bilmiyorum. Bu gerçeği kabul eder miyim emin değilim. Ve korkuyorum. Mutluluğumuz bozulacak diye korkuyorum. Daha yeni mutluluğa ilk adımı atmışken iki adım geriye ineceğiz diye üzülüyorum.
İstemsizce gözümden akan yaşlar artık gözlerimi acıtmaya başlamıştı. Şuan da gözlerimin kıpkırmızı olduğuna emindim. Oğuz artık sessizlikten sıkılmış olmalı ki konuşmaya başladı.
''Güzelim öyle bir şey yok sen de biliyorsun.''
Yüzümü elimdeki peçeteden çekip Oğuz'un gözlerinin içine baktım. Ama en derinine. Belki gözlerimdeki yardım çağrısını fark ederdi. Fark ederdi dimi? Bence fark etmeliydi. Ben burada 'ya doğruysa' diye kendimi içimdeki uçurumlardan atarken o da bana yardım eli uzatmalıydı. Ya da uzatmamalıydı. Her neyse işte.
''Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun Oğuz? Ayrıca ben nereden bilebilirim?''
Oğuz, önce elimi tuttu. Ondan sonra konuşmaya başladı. Yani konuşmaya başlayamadan ben elimi çektiğim için konuşamadı. Yanından uzaklaştım. Tam ağzını açtığında doktor geldi. İkimiz aynı anda ayağı kalkıp doktorun yanına gittik.
''Yeliz Hanım uyandı. Odasına gidelim. Ben size orada anlatacağım.''
Kafamızla onaylayıp doktorun peşinden Yeliz'in odasına girdik. Doktor, Yeliz'in yanına gidip son tansiyonuna baktı.
''İyi. Tansiyonunuz normale dönmüş. Sanırım bebeği çok yordunuz. Bebeğimiz 2 aylık olmuş. Artık sağlığınıza daha dikkat etmeniz gerekiyor.''
Doktorun dediğiyle kaşlarım istemsizce havaya kalktı. Oğuz aniden bana baktı. O da şok olmuştu. Oğuz konuşmaya başladı.
''Biz bebeği aldırmak istiyoruz-''
Lafını kestim. Ellerimi hayır anlamında salladım. Aynı zamanda kafamı da sallıyordum.
"Yo yo. Bir bebek varsa ortada, küçücük, bir tohum parçası kadar olan... Buradan gitmesi gereken o değil, benim.''
Elimi başıma koydum. Gerçekten çok zonkluyordu. Oğuz'un gözüne son kez baktım. Bir umut aradım. Küçücük bir umut. Ama yoktu. O da benim gibi çaresizdi. Biliyordu bir bebeğe kıymaması gerektiğini... Biliyordu bir kadını kaybetmemesi gerektiğini... Ama bazen işler çığırından çıkabiliyordu. Bu olayda, bardağı taşıran son damlaydı. Buraya -hastaneye- gelene kadar 'Yeliz hamileyse' diye bardağı doldurmuştuk. Evet dışa vurmadık. Ben içimden hep bunu tekrar ettim biliyorsunuz. Oğuz'un da içinden söylediğine yüzde yüz eminim. O da korkuyordu çünkü. Ve şuan da, korktuğumuz başımıza geldi. Yeliz hamileydi. Yani O kalacaktı, Ben gidecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Evlilik//Demet&Oğuz
Teen FictionHiç hayatımda yaşamam dediğim şeyleri yaşıyorum aslında. Kim 19 yaşında evlenmek isterki değil mi? Özellikle ona aşık olacağımı nerden bilebilirdim? Ben kendimi bir fırtına arasında bulduğumda her şey çok geç olmuş olacaktı. Eylül Demet&Oğuz