Bölüm 107

4 1 0
                                    

106

"İdris bey yeni bir motor alma sözü verdi, ayrıca bana iş verecek büroda. Bu gezginlik işi bela, boka sardı, başıma silah dayasalar uğraşmam daha. Canımı çıkarıyordu mafya nerdeyse, boş yere, Hatun yüzünden."

"İdris beye kendimi sevdirmem lazım, başarılı politikan olduğunu duydum, tüyo versene?" dedi Semih."

"Her cümlede efendim diyeceksin, tabi derken canım çıkıyordu. Kimseye öyle demem ki. Adama kendimi sevdirmem lazımdı. Çünkü parayı bulmam lazımdı. Mafyanın işini bozmam lazımdı. İntikam hırsı işte."

Herkes gülmeye başladı, yemek sonrasıydı, aşçı nezaket çay ve kahve (içecek) servisi yapıyordu.

Kadir, ötede bir yerde, çiftlik evinin önündeydi tek başına, ellerini arkadan bağlamış, insanların mutlu manzarasını seyrediyordu. Bu aileyle yıllar geçirmişti, canından can katmıştı onlara ve sanki onların içinde doğmuştu.

İdris ona bağırdı neşeyle: "Kadir baba, ne yapıyorsun orada, gel de muhabbete katıl. Yalnızlık acısı mı çekiyorsun yoksa? Bir kocakarı alabiliriz sana, sen iste yeter ki."

Kadir, "böyle iyiyim zevzek" dercesine elini kaldırıp salladı ona.

Herkes odalarına yerleşti.

Semih ve Taner'e de kalacakları oda gösterildi.

Hatun ve Ayla odalarındaydı

Ayla, dişlerini fırçalıyordu: "Sen fırçalamayacak mısın?"

Hatun ses etmedi.

"Fırçalamazsan ölürdün. Neyin var? Hani bugün bir sevgili bulup öpüşürsem eğer ağzım hazır olsun deyip gülerdin ve beni güldürürdün ve öpüşme taklidi yapar, dilini dışarı çıkarır, yüzünü git git korkunç yapardın ya? Kız kendine gel."

Ayla, ona dil çıkardı.

Hatun, biraz güldü.

Hatun, giysileriyle yatağa uzanmış, dizlerini kanına çekmişti.

"Bak! Uzatma! Kızıyorum, ha?! Poponu kaldır da dişlerini fırçala. Hayatta her şey olur. Böyle derdin zor zamanlarımda. Moral verirdin bana. Üzülmeye değmeyecek saçma sapan şeylere canım sıkılırdı, can simidi olurdun bana."

Ayla, kısa bir süre sonra yine başını çevirip baktı ona.

Hatun, sırt çantasını karıştırıyordu. Ara ara kullandığı mide ilaçları vardı. Avucuna döktü onları. Ayla, fırlayıp elini tuttu. Haplar yere saçıldı.

"Kızım delirdin mi, ölsen kime fayda? Yaşayacaksın! Öleceksin de ne olacak? Mezarı boylayınca pişman olacaksın. Keşke bir şansım daha olsa diye zırlayacaksın."

Hatun, koyuyordu kendini, ağlamaya başladı.

"Bak böyle devam edersen seni hastaneye yatmak zorunda kalırız."

"Tamam tamam. Bir daha denemeyeceğim."

"Söz ver."

"Söz."

"Olan oldu boş ver. Sadece ders çıkar bunlardan."

İdris, tuvalete gitmişti ve geçerken sesleri duymuştu.

Kapıya yanaştı: "Kızlar, iyi misiniz?"

"İyiyiz baba" dedi Ayla.

"Bir sorun var galiba? Polis mi, doktor mu lazım?"Güldü.

Ayla da güldü: "Olur öyle. Kızsal sorunlar bitmez. Biz hallederiz merak etme."

İdris odasına gitti.

İKİ GENÇ KIZIN HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin