Bölüm 43

13 19 0
                                    

42

"Saçmalama İdris. Kes şunu! Sen aldatsan beni; ben ses etmem, kocam nasıl olsa gelir, yuvasını yıkmaz derim."

"Ama ben erkeğim?"

"Ama ben de kadınım. Sen yapıyorsun normal. Ben yapıyorum anormal."

"Şaka yaptım" dedi İdris.

Nur, ağlamaya başladı. İdris onun saçını okşadı. "Bu yolculuk hepimiz için güzel sonuçlar doğuracak."

"Neden yıllarca bir ailen olduğunu anlatmadın, neden trafik kazansında öldüler dedin? Neden? Ne yaptılar sana?"

"Boş ver bunları. Gidince görürsün. Her şey açığa çıkacak.

Nedir biliyor musun gerçek? Dün işçilerimden biri söyledi, ben ona neden bu kadar çalışıyorsun, iş saati bittiği halde hep geç çıkıyorsun. Bana şöyle dedi: Varlıktaki her zerreyi kendine verilmiş bir emanet olarak gören kişi, o emanetin hakkını vermek için çalışmak zorundadır, başka yerlerde inanılmaz ezildim. Burada iyi bir maaşım, yemeğim ve yolum karşılanıyor, işime aşık olmayayım da ne yapayım? Adama mesai fazla ücret veriyorum. Yetmedi. Onu bölümünde sorumlu yaptım. Onu çalışırken görürken acayip seviniyorum, hizmetçisi olasım geliyor, işi yüreği ve ruhuyla yapıyor çünkü."

Gençler göründü.

Geldiler. Erdoğan'ın elinde dolu bir poşet vardı.

"Nedir bunlar?" dedi, İdris, açıp baktı şeftalilere, "çaldınız mı yoksa?"

"Yok baba, aşağıda dere var, adam satmak için kamyonete yüklüyordu, rica ettik, para bile almadı."

İdris, eline bir tanesini aldı: "Taş gibi de sert, ne güzel kokuyor, su getir kızım."

Ayla, araçtan su şişesini getirdi.

İdris, şeftaliyi yıkayıp karısına verdi, sonra kendine de yıkadı, yemeye başladı.

Sonra araca geçtiler, İdris aracı keyifle yürüttü, dedi ki: "

"Kızım nereye öyle basıp gittiniz? Başınıza kötü bir şey gelseydi?"

"Ne bileyim baba, koşmak eğlenceli geldi o an."

İKİ GENÇ KIZIN HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin