21
Ayla, odadan çıkacaktı, Hatun onunla kapı ağzına geldi fısıldayarak dedi ki: "içecek sıcak bir şeyler, kahve çok iyi olur mesela. Diğerlerini geç."
"Emrin olur! Bak zaten sinir oldum sana. Başlarım kahvene ha! Çok doluyum sana. Fare sığmaz deliğini; ama kabak bağlar kuyruğuna, kız nedir, kıçına ekleyip geldin bu serserilerle?!"
"Çok da abarttın canım. Buraya gelme sevincimi ve dostluk ateşimi hortum gibi çekip bitirdin. Bir de fare diyorsun bana. Yazıklar olsun sana verdiğim bütün emeklere. Gideriz hemen cici kız!"
Ayla, onu kolundan tuttu:
"Yok kız. Parlama hemen. Sordum sadece. İçtin ki sen?"
"Yok. Gayet iyiyim. Ayrıca o nasıl soru? İçtim ki ben. Öyle cevap mı olur, öyle soru. İçtin mi sen desen Türkçe olacak. Seni anladım ki ben. Ama sen beni anlamamak."
Ayla gülümsedi tatlı tatlı: "Bunlar yüzünden birbirimizi yemeyelim, sen bunları kontrol altında tut."
Ayla kapıyı kapatıp gitti.
Semih sordu: sevgilisi var mı?
"Yok. Ama platonik olarak sevdiği biri var."
"Nasıl biri?"
"Oh! Sevindim! Ayla'yı bana ayarlar mısın? Çok hoşlandım ondan."
"Seni Sibel vardı, ne oldu o iş? Yolda anlatıp duruyordun, çok seviyorum halen diyordun filan."
"8 gün önce bitirdi ilişkiyi. Ben de bitirdim."
"Neden?"
"Sürekli arıyordu, gel buluşalım. Telefonda saatlerce esir alıyordu beni, bir gün telefonunu açmadım, içerdeydim; yani mutfakta. Mesaj yazmış, görmedim, buluşalım demiş. Gün, saat, yer vermiş. Haberim olmadı tabi. Sıkıntılı bir gündeydim. Birkaç gün sonraydı. Evden çıkmıştım, kaldırımda yürüyordum. Arkamdan biri sırtıma dokundu, dönüp baktım; benimki! Sevinip gülümsedim. Arkasına sakladığı yolda bulduğu inşaat tahtasını kafama indirdi birkaç kez ve kaçtı, bayılmışım. Bu son yüz yüze görüşmemiz oldu. Sonra dostu olan kıza sordum ve öğrendim meseleyi. Özür dilediğimi söyle dedim ona. Ses seda çıkmadı. Ben de öylece bıraktım. Çünkü çok kıskançtı, her gün sürekli ilgi bekliyor, buluşmak istiyordu. Çok güzel şeyler paylaştık. Haliyle etkisini hissetmiyorum diyemem. Ama bitti. Çocukça şeyler yapıp duruyordu. Birlikteyken öyle sakıncalı şeyler yaptığımız yoktu, Bir kere bile öpüşmedik. 7 yaşındaki iki çocuk nasıl vakit geçiriyorsa öyle vakit geçiriyorduk. Kız çocuk ruhluydu. Yol kenarına oturup gelip geçen insanları, araçları sayıyorduk mesela. Çimene sırt üstünü uzanıp yıldızları seyrediyorduk. Havadan sudan konuşuyorduk.
Güzel çok şey yaşadık. Ama bitti. Kaprisleri beni öldürüyordu, çok alıngandı, çok kolay sinirleniyordu, en ufak ya da gereksiz şeye kırılıp günlerce telefonlarımı açmıyordu."
"Yalan atma."
Semih sırıttı: "Fırlama görünüyor olabilirim; ama orası hiç öyle değil, Hatun. Zaten yaklaşık bir saattir tanışıyoruz. Temiz bir çocuğum ben. Kızları harcayan itlerden değilim. Merhametine sığınıyorum."
Hatun güldü: "Antene bak sen ya. Ne diyeyim sana."
Kimse Hatun'a; "merhametine sığınıyorum" dememişti. Çok hoşuna gitmişti bu sözler. Bu çocukta parlak bir cevher görmüştü, çaktırmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ GENÇ KIZIN HİKAYESİ
RomansaAyla ve onun can dostu Hatun'ın hikayesidir bu. Ayla, ormanda çok güzel bir villada oturmaktadır ailesiyle, zengindir. Ayla Hatun'la serseri kız olma yolunda ilerlemektedir, babası böyle düşünmektedir, baba kızının sorumluluk sahibi kızlar gibi davr...