86
"Şaka yapıyorum be! Kalk gidelim, seni doktora götürsünler, film çektirip dikiş attırsınlar."
"Gelmek istemiyorum."
"Neden?"
"Yalnız kalmak istiyorum."
"Hadi kalk gidelim! Deli etme beni!"
"Canım istemiyor. Her şeyi berbat ediyorum. Babaannem böyle söylerdi genelde. Artık benim gibi bir hainle dostluk yapman gerekmez. Bana acıman gerekmez. Bir tekme vur yeter. Zaten bir sürü hata içinde gün geçtikçe boğuluyorum. O şerefsizle birlikte oldum; seni harcadım. Başkalarını harcadım. Herkese yalanlar söylüyorum, sen dahil. Kimsenin haberi yok. Babaannem bana bir kesrinde şöyle demişti ağladığımda: İçindeki saflığı koru. Aksi halde kaybolursun. Saflığını korursan şans ve bolluk seninle olur. Saflığın seni yüceltir ve korur... Babaannem haklı. Bense şeytanın tekiyim. Düştükçe çapa gibi başkalarını da yanımda çekiyordum dipsiz karanlıklara. Saflığımı yitirdim. 3 senedir böyle. Seninle de yakın olmamızın sebebi bana kaybettiğim o harikulade saflığımı anımsatman. Bir çağrı beni oraya çağırıyor, bundan hoşlanıyorum. Bunsuz yapamıyorum, bana diyor suç ve günahtan ve yalanlardan uzaklar artık. Şimdi çok parlak biçimde anlıyorum seni neden bu kadar çok sevmemi. Çünkü sen çok safsın, iyisin ve güzelsin. Benim olamadığımsın. Herkese çok zararım dokundu. Ölsem de kurtulsam. Benim acilen intihar etmem lazım. Ama korkuyorum. Ölmekten korkuyorum. İçimde bir istek zamanın dolmadı, yaşaman gerek diyor ve yaşıyorum; ama hiç huzurum yok, hep acı çekiyorum. Sen içimi hiç bilmiyorsun. Buraya gelince, ya da size, odana gelince kendimi çocuk bahçesine dalmış gibi hissediyorum. Seni
görünce, gülümsediğini, bana bir şeyler anlattığını... o zaman bir yaşama gayreti sarıyor içimi, pembe hislerle doluyorum. Küçük bir çocuk nasıl bir lunaparka girince mutlu oluyorsa öyle mutlu oluyorum. Sen Beethoven dinliyorsun, ben ise heavy metal. Müzik zevkinle tanışınca
benim müzik zevkim karga bağırtısı gibi çirkin geldi gözüme. Onları dinlemeyi bıraktım. Sende ince, temiz, saf şeyler var. Bende tam tersi. Sen gül gibisin. Ben diken. Ne kadar şeytanım bir bilsen. Irmaklar kadar, dağlar denizler kadar. İçimde çok kötü bir şey var. Galiba içimde şeytan var... Ben bu değilim diyordum eskiden. Artık o sesi de duymaz oldum. Sen busun diyorum kendime. Mutlu olmak için her şeyi yap. Gerekiyorsa herkesi üz. Ama mutlu ol. Kural bu diyorum. Hani birlikte okuduğumuz yaşam felsefemizi anlatan şiir var ya, aslında ondan nefret ederim. Bana suçlarımı ve günahlarımı hatırlatıyor geberesice. Ben ruhuz ve kalpsiz biriyim. Öyle biri oldum çıktım. Allah'a inanırdım eskiden. Ateist köpeğin tekiyim. Sen beni sanıyorsun ona inandığımı. Alakam yok ben. Bakıyorum da bazen sokak köpekleri bile benden çok daha anlamlı geliyor gözüme. Şimdi ateizm de gözüme büyük bir körlük ve saçmalık olarak görünüyor. Ne çok şey kaybetmişim. Cidden; yaşayan ölü olmuşum."
Ayla güldü: "Takma. Boş ver gitsin. Sen aslında iyi birisin. Bazıları böyle şeyler yaşar. Herkesin kötü zamanları vardır herkesin kimselere anlatmadığı karanlık ya da bataklık yönü vardır."
Hatun'un gözlerinden yaşlar düştü.
"Şimdi git. Beni yalnız bırak."
Ayla, onun yanına oturdu. Sarılmak istedi.
Hatun onu itti: "Git dedim!"
"Tamam. Sen sakinleşince gelirim."
"Git. Bana çikolata ya da bal getir. Canım çekti. Dolapta vardı. Almayı unuttum. Git sen. Kafamı dinlemiş olurum."
"O hayvan gelirse?"
"Merak etme. Huyumu biliyor. Bu gece yanaşmaz bana."
"Korkmaz mısın?"
"Yok. Bir sürü taş var yerde."
"El fenerini alıyorum."
"Al."
"Çabuk gelirim. Merak etme."
"Kafana göre. Acele etmene gerek yok. Yalnız kalınca kafamı güzelce toplarım. Düşünmem lazım. Kendimi dinlemem lazım."
Ayla, onun omzuna dokundu. Hatun, elin üstüne elini koydu.
Ayla oradan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ GENÇ KIZIN HİKAYESİ
RomansaAyla ve onun can dostu Hatun'ın hikayesidir bu. Ayla, ormanda çok güzel bir villada oturmaktadır ailesiyle, zengindir. Ayla Hatun'la serseri kız olma yolunda ilerlemektedir, babası böyle düşünmektedir, baba kızının sorumluluk sahibi kızlar gibi davr...