Bölüm 12

27 27 0
                                    

12

Akşam yemeği yeniyordu.

Kapı çaldı.

Gelen Hatun'du. Evin oğlu Erdoğan'la birlikte gelmişti.

Erdoğan 19 yaşındaydı, kız gibi küt ve siyah saçlıydı. Bir kulağında küpe vardı. Boylu posluydu. Hafif keçi sakalı vardı. Tişörtü altından göğüs kasları çok belirgin olarak görünürdü. Sofraya oturacaklardı.

"Eller yıkanacak!" dedi Nur.

Ellerini yıkayıp geldiler sofraya.

Hatun dedi k: "Şehirde karşılaştık. Güzel oldu. Harika yemekler yapmışsın yine Nur teyze." Güldü. "Acayip de açtım."

"Şanslı kızsın" dedi Nur.

"Saçlarım konusunda ne diyordun, herkes duysun." dedi Nur.

"Saçları çok temiz görünüyor, bence kirli saç ona çok yakışır, ondan söz ediyordum."

"Kirli saç nedir?" dedi İdris, "Ömrümce hiç duymadım."

"Bob Marley saçı gibi bir saç işte, dağınık mağınık ve kirli. Hani eşyalarda eskitme uyguluyorlar ya, onun gibi bir işlem yapılırsa çok güzel olacak saçları."

"Boş ver ya. İş çıkarma çocuğun başına."

"Aslan babam!" dedi Erdoğan. Güldü.

"Ama böyle kız gibi, prenses gibi görünüyor."

"Böyle iyi oğlum."

Diğerleri de kirli saç fikrinden hoşlanmamıştı.

"O zaman ben saçmaladım, kafayı kirli model yapayım, herkes rahat etsin" dedi Hatun sustu, Erdoğan ona bakıp gitti.

Erdoğan pek aç değildi, yemeğinden biraz yedi, annesini yanağından öptü ve odasına çekildi. Arkadaşlarıyla basket maçı yapmıştı, önce banyoya girse iyi olacaktı.

Ayla da Hatun'u alıp odasına çekildi, çaylarını alıp.

Yatağa kurulmuşlardı.

"Mektubunu ona ilettin mi?"

"Evet canım. Bir kurye buldum ve ilettim.

Ufak bir çığlık attı Ayla. Hemen sonra üzülerek, dedi ki: "Hiçbir işe yaramayacak ve bütün emeklerimiz boşa gidecek. Bence bıraksak şu oyunu. Kendim olsam. Ben ona kalbimin en parlak ve güzel köşesiyle varmalıyım, o mutlaka bunu hissedecek ve eski ayarlarına dönecek. İllaki eskiden iyi biriydi. Dürüst, temiz, vicdanlı ayarlarına dönecek. İnsanlar sonradan kötü biri olur. Çok güzel giyinirim. Melek gibi olurum, makyaj yaparım, elimde çiçekler olur filan. Karşısına böyle çıksam büyülenir bence."

"Molozun teki o! Saflık yapma. Onu böyle hiç kazanamazsın.

Ona farklı yolla sokulmak lazım. Çünkü bilmediği bir şey, bu mektup işi bence çok işe yarar, ama hemen sonuç alamayız ki. Sabırlı olman lazım. Onun kafasına önce bir balyoz indirmeliyiz ki; kendine gelsin."

Ayla güldü.

"Çünkü o dilden anlar tek. Onun kadar acımasız ve oyuncu olursak kazanırız onu. O da belki, küçük bir şans. Belki sana cidden aşık olur. Başaracağız diye bir şey yok. Biz sadece aklınızı kullanarak deniyoruz. Kendini kaptırma. Belki de mektuplarla onu istediğimiz kıvama getiririz. Onu çok zorlamak, şaşırtmak ve şapşala çevirmek şansımızı çoğaltır.

;1

İKİ GENÇ KIZIN HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin