76
Ayla dedi ki: "Otur bizle ye. Muhabbet ederiz."
"Teşekkür ederim. Ben odamda yiyeceğim."
Zarife, onlara tatlı bir bakış attıktan sonra mutfaktan çıkıp gitti.
Ayla ve Hatun yemek yedikten sonra odaya gitti, bir süre odada muhabbet ettiler, canları sıkılmıştı. Dışarı çıkmaya karar verdiler, uykuları gelene kadar dolaşacaklardı, üst başlarını giydiler.
Gökyüzünde ay ve binlerce yıldız vardı.
İlerlediler epey.
Hatun, arada usulca bir şarkı mırıldanıyor, sonra susup bir şey anlatıyor, Ayla da ona bir şeyler ekliyor, yıldızlara ve çevreye bakıyorlar, sonra yine sessizlik oluyor, Hatun yeniden şarkıya başlıyordu. Bu kez Ayla çevrenin güzelliğinden, gökyüzündeki yıldızlardan söz ediyor, kafası geçmişe gidiyor, geçmişte yaşadıkları bir anıyı anlatmaya başlıyor, bu sakin ve yumuşak gecede tatlı bir ritimle akıp gidiyordu ikili, huzur ve mutlulukla.
Yaz havasının çiçekli ve otlu yeşil kokusu, toprağın kokusu, ayın parıltısı, gecenin gölgeleri ve parıltıları onlarda saf, derin, gizemli duygular ve yolun daha ilerisine gitme, yeni bir şeyler yaşama arzusu uyandırıyordu.
Muhabbet ederken ne kadar ilerlediklerini anlayamadılar.
Ayla bir şeyler anlatıyordu gülerek. Hatun ona kulak kesilmişti ve bir an kurt gibi dikti gözlerini öteye. Az ilerde, yolun kenarında bir parıltı görmüştü.
"Orada bir şey var, orada bir gölge var sanki bak." dedi korkarak.
"Evet."
Durmuşlardı.
Hatun devam etti söze: "Biri orada sigara içiyor, kim olabilir ki bu saatte? Orada tilki gibi durmuş bize bakıyor."
"Geri dönelim."
"Neden kız, yürü, ikimize de birden bir şey yapmaz ya. Gecenin bu saatinde gezip mutlu olma özgürlüğümüz olamayacak mı? Olacak! Yerde taş al. Başını yaralım şu tecavüzcünün."
Ayla güldü: "Kim olduğunu bile bilmiyoruz."
"Tedbirli olalım. Çaktırmadan al taşı. Ayakkabını bağlar gibi yap.
İki eline de taş al. Ellerini arkanda sakla."
Ayla güldü. Eğilip taş adlılar yerden.
Hatun dedi ki: "Senin taşlar ufak. Ama bendekiler avucuma anca sığıyor. Bu taşlar adam öldürür."
"Sakin ol. Lap diye saldırma. Gece gece katil olmayalım."
Hatun güldü.
Adama yaklaştıklarında adam bir ağacın arkasına geçti, görünmüyordu yüzü, gölgesi yere düşmüştü ve sigara dumanı yayılıyordu geceye.
Adam az geride kalmıştı. Yola çıktı, yüzü gölgede kalmıştı, seçilmiyordu: "Kızlar nereye?" diye sordu.
"Sen de kimsin?" dedi Hatun
Güldü: "Sen iyi bilirsin."
"Yakına gel de yüzünü seçeyim."
Fatih, onlara yaklaştı:,.
"Ben seni tanıyorum" dedi Ayla. Babam nerdeyse ezecekti seni. Gezgin motorcusun sen! Ne arıyorsun burada?"
"Öyle. Burada işe başladım."
"Demek öyle" dedi hatun, "bu saatte ne arıyorsun burada?"
"Uyku tutmadı. Nereye gidiyorsunuz böyle?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ GENÇ KIZIN HİKAYESİ
RomantizmAyla ve onun can dostu Hatun'ın hikayesidir bu. Ayla, ormanda çok güzel bir villada oturmaktadır ailesiyle, zengindir. Ayla Hatun'la serseri kız olma yolunda ilerlemektedir, babası böyle düşünmektedir, baba kızının sorumluluk sahibi kızlar gibi davr...