Koltukta oturmuş Evan'ın gerçek bir grupta gibi hissetmesini anlamaya çalışıyordum. Trav kulaklığını takmış yerde yatıyordu. Grubumuzun tek yetenekli insanı Trav idi ve beyinin yerlere akmasından dolayı ortak bir dilde konuşamıyorduk.Sonunda onu yere yatırıp şarkı dinlettirmeye karar verdik.
Young nefes aldı. ''Hayır, Evan. Bunu yapacaksak çok doğru yapmalıyız.''
Kahkaha atarak kaşlarımı çattım. ''Young gerçekten kendini kaptırmış olman çok tatlı.''
Young hızla bana döndü. ''Onu istemiyorum.''
Gülerek yerimden kalkarken içeriye atar topar Eduard girdi. Kolunda kamera başında 'Morris' yazan bir şapka. Kocaman çantası ile karşımızıda duruyordu. Üçümüz de garip bir şekilde baktık. ''Eduard?''
''Merhaba Morris.''
Garip bir şekilde nefes aldım. ''Merhaba Eduard.''
Eduard heyecanla konuştu. ''MERHABA!''
Evan kaşlarını çatarak bana baktığında hızla onu dürttüm. Evan gülmemek için kendini zor tuttu. Bu kadar aptal bir grubun içinde nasıl var olmayı kabul ettiğimi hala anlamıyorum.
''Öncelikle Young, grubumuzda Trav'den başka kimse bir çalmıyor.''
Young nefes aldı. ''Bu sana girsin Morris.''
Dedi ve bas gitarını alarak halıya çıktı. İçinden gelen 1977 Rock'n Roll çocuğunu yaşattı. Çaldığı kısımlar sırasında içeriye Jutes ve Uluies içeri girdi. Jutes uzun rus rapçi edaları ile tüm garaja kalite gösterdi. Uliues Young'ın çaldığı şeyden etkilenmiş gibi baktı.
''Ne bu Chiristina Aguilera mı?''
Kahkaha atarak döndüğümde Young gözlerini devirerek Jutes'a baktı. ''Bad Brains, seni popüler kültür sarışını.''
Jutes ona baktı. Nefes aldım. ''Evet, Young hayatının en önemli görevi yani beni göt etme şerefine kavuştuğuna göre planlarımıza geri dönebilir miyiz?''
Uliues kıkırdayarak dediklerimi onayladı. Uzun eteği ile Trav'in yanına oturduğu anda Trav gözlerini kendi cinsimden olan tek arkadaşıma gözlerini dikti.
Bu beni sinirlendirir.
Trav ayağa kalktı. Evet sanırım beyinin çalışma süresi bu kadardı. Uliues'ın yanına oturduğunu unuttu çünkü. Young'un üzerime yürüdüğünü daha yeni fark etmiştim. Çekik gözlerini üzerime dikti ve nefes aldı.
''Geldiğim ülkede senin gibilerin ellerini sürdülü kapının kenarına koyup parmaklarını her defasında daha fazla eziyorlar.''
Kaşlarımı çattım. ''Bunlar hep çok fazla çocuk doğurduğunuz için mi? Katliam ve cinayete yatkınlık?''
Young burnunun üzerindeki gözlüğü düzeltti. ''Senden nefret ediyorum Morris.''
Gülümsedim. ''Tamam.''
Trav anlamsızca Young'a baktı. ''Çinliler çok ifadesiz. Şu an kızgın mı Evan?''
Evan gözlerini devirerek notlarını çıkarttı. ''Young bas gitar, Trav bateri, Morris solist ben dijital olan her şeyi yapabilirim ama vazgeçtim. Gitar çalmayı öğreneceğim.''
''Tamam hadi bunları hallettik. Peki grup imajı? Ne çalacağız? Oturup şarkı yazmayacağız herhalde?''
Trav güldü. ''Aşk şarkıları yazalım(!)''
Eduard sırt çantasını yere boşalttı ve binlerce kağıdın zemine dağılmasına izin verdi. Mutlulukla gülümsedi. ''Benim birkaç tane yazdığım aşk şarkıları var.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coco-Cola
General FictionEvan afişi bana uzattı. "Nasıl kokain yaptım grubumuzun ismini. Kelime oyunu falan. Serseri duruyor değil mi?" Ona baktım. "Sen gerizekalısın." Evan gülerek afişe tekrar baktı. "Ben de çok beğendim."