Uykusuzdum.
Jutes ve Uliues benimle kaldılar. Onlar sabaha karşı daha fazla dayanamayıp uyuyakaldılar. Nefes alıp diğer taraf döndüm. Uyumaya çalışıyordum ama olmuyordu.
Yataktan kalktım ve üzerimdeki her şeyi çıkartıp yeni kıyafetler giydim.Evin kapısı açılır gibi olduğunda heyecanla doğruldum. Kapımı yavaşça açtım. Merdivenlerden birinin yukarı çıktığını gördüğümde kapımı tamamen açtım.
Young, gözlüğünü düzeltti ve birbirimize baktık.
''Günaydın.''
''Evan sende mi kalıyor?''
''Hayır.''
Kafamı salladım. ''Gelecek mi?''
Young converselerini halıya sürttü. ''Bilmiyorum.''
Young, Evan'ın odasına birkaç adım atmaya başladığında nefes aldım. ''Onun eşyalarını almak için mi geldin?''
Young, Evan'ın kapısında durdu. "Evet."
Zorla yutkunup üzerimdeki tişörtü düzelttim. Odama girdim ve tekrar dolaba baktım. Bir tane geniş bir şort giydim. Ayak bileğimi aşacak uzunlukta bir çorap giyip hızla ayakkabılarımı geçirdim. Üzerimdeki tişörtü bıraktım.
Kıvırcık saçlarımı yukarıda toplayıp nereden bakılırsa bakılsın fark edilecek şekildeydim.
Merdivenlerden aşağıya indiğimde babamla karşılaştım. "Nereye?"
"Evan'ı bulmaya."
Babam benimle gurur duyar gibi küçük bir gülümseme yaptı. Gideceğim yeri biliyordum.
&
Her yere bakmıştım.
Lauren'i aramak ve aramamakla gidip geldim. Nefes aldım. Çalıştığım yere girdim. Patronum beni görür görmez kaşlarını çattı. ''Morris, hoş geldin.''
Gülümseyerek bizim çocuklara mırıldandım. ''Bir kahve verebilir misiniz?''
Çocuklar kafasını salladı. Patronum kasanın oradan çıkıp yanıma geldi. Yavaşça karşıma oturdu. ''Bugün çalışmayacaksın, biliyorsun değil mi?''
Kafamı salladım. ''Evet, sadece kahve alma-''
Telefonum çalınca aniden sustum ve gelen çağrıya baktım. Arayan Jutes idi. Gözlerimi devirerek kapattım. Telefondan kafamı kaldırıp patronuma baktım. ''Sadece kahve almaya geldim.''
''İyi misin sen?''
Patronum böyle bir soru sorduğunda sanki bunu bekliyormuş gibi gözlerim doldu. ''Hayır değilim.''
Patronum elimi okşadığında bizim çocuklardan biri yanıma geldi ve kahvemi getirdi. ''Sana turta getirdim.''
Gözlerim dolu bir şekilde gülümsedim. ''Teşekkürler Tom.''
Tom yanıma oturup bana sarıldı. ''Neyin var?''
Patronuma baktı ve patronumda bilmiyorum işareti yaptı. Nefes aldım ve burnumu sildim. ''Evan ile kavga ettik.''
Tom mırıldandı. ''Eee siz hep kavga ediyorsunuz.''
Kafamı 'hayır' anlamında sallayıp bir damla gözyaşı döktüm. ''Hayır, bu sefer evden gidecek kadar kötü kavga ettik.''
Patronum yüzüme baktı. ''Neden?''
Sinirle konuştum. ''Salak sevgilisi yüzünden! Bana sevgilisini savundu ben de ağzıma geleni söyledim!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coco-Cola
General FictionEvan afişi bana uzattı. "Nasıl kokain yaptım grubumuzun ismini. Kelime oyunu falan. Serseri duruyor değil mi?" Ona baktım. "Sen gerizekalısın." Evan gülerek afişe tekrar baktı. "Ben de çok beğendim."