20

762 103 17
                                    

Mezuniyet gecesi. 

Evan'ın beni çağırmadığı mezuniyet gecesi.

Bu yüzden bazı şeyler boka sarmış durumda. Yüzlerce kişi dünkü performansımız hakkında mesaj atıyordu ve sadece bunu bir kişinin deliler gibi bilmesini istiyordum. Onun bana istediği zaman ulaşmasına ama benim ona, istediğim zaman ulaşamama sinir oluyordum. 

COCO COLA SÜRTÜKLER

Young: Geliyorsunuz değil mi?

Uliues: ASLA KAÇIRMAYIZ!

Travis: Arkadaşar bu güzel gün adına gömlek giyeceğim ve parmak arası terlik.

Uliues: Hahahaha moda katili.

Travis: Hayır, bu zengin tarzı güzelim.

Young: Morris?

Telefondaki mesajları odamda sessizce okurken nefes aldım ve sonunda kendimi toparladım. Cevap verdim. 

Morris: Bilmiyorum, gelmemin uygun olacağını sanmıyorum. 

Young: Benim için geleceksin, Evan'ı düşünme.

Morris: Young gerçekten bilmiyorum.

Young: Morris, geliyorsun ve bu konu kapandı. 

Uliues: Dominant. Bayıldım. 

Telefonu kenara attım ve dudağımı kemirdim. Babam odama girdi. ''Sen işe gitmedin mi?''

''Şimdi kalkıp hazırlanacağım.''

Babam kafasını salladı. ''Evan, burs almış.''

Dudağımı yaladım. ''Stanford?''

Babam kafasını salladı. ''Stanford.''

Ellerimi saçlarımın arasına geçirdim. ''Yapacağını hepimiz biliyorduk.''

Babam bana samimi bir gülümseme yaptı. ''Haydi, çık yataktan sana harika bir kahvaltı yapacağım.''

Kafamı salladım ve odamın kapısının önünden yok olmasını bekledim. Birkaç saniye sonra yerimden kalktım ve hızla üzerime bir şeyler giydim.Güzel bir elbiseydi. En azından benim gördüğüm kadar. Dişlerimi fırçaladım ve aşağıya koşarak indim. Telefonumu her şeyimi çantama sıkıştırıp cüzdanıma baktım. ''Biraz para verir misin?''

''Neden?''

''Benzin alacağım.''

Babam sanırım pankek yaparken biraz düşündü. ''Salonda o saçma mumluk kutusunun içinde birkaç dolar olacaktı.''

Koşarak salondan birkaç dolar aldım. Cüzdanıma sıkıştırdıktan sonra paraya dokunduğum için yine ellerimi yıkadım. Mutfağa geri geldiğimde kendime kahve koydum. Dolaptan şekersiz kendim için yaptığım ama tüm ailenin yediği fıstık ezmesini çıkardım. Babam tabağıma dört tane pankek koyduğunda hızla onu durdurdum. ''Hepsini ben mi yiyeceğim?''

''Evet, senin için yaptım.''

''Hayır. Çok fazla.''

''Morris, zayıfladın.''

Gözlerinin içine baktım. ''Hayır zayıflamadım.''

Babam, tavadaki pankekleri tabağıma koyduktan sonra tavayı lavaboya koydu ve bileğimi kavradı. Orta parmağı ve baş parmağı ile çember yapıp bileğimi çevredi. ''Önceden bu bir boğuma denk geliyordu.''

Daha sonra baş parmağını yavaşça aşağı indirdi. ''Şimdi bir buçuk boğum aşağıya iniyorum.''

Bileğimden parmaklarını çekti ve havai kaldırıp bileğimin inceliğini göstermek için biraz önce yaptığı ölçüleri gösterdi. Korkuyla suratına baktım. ''Kilo vermişim.''

Coco-ColaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin