9

859 110 26
                                    

Kafam bok gibiydi. 

Yatağımdan kalkmadan önce Uliues'ın elini göğüsümden çektim. Saçlarımı arkaya atıp banyoya gittim. Bir miktar kustuktan sonra ağzımdaki her şeyden kurtulmaya karar verdim ve dişlerimi fırçaladım. Sakince banyodan çıktım. Evan'ın odasını gördüm. 

Lauren ile sarılarak uyuyorlardı. Gözlerimi devirdim. Kusacağım, oraya buraya şimdi. 

Jutes holde yatıyordu. Merdivenlerden inerken, Trav'in merdivenlerde yattığını gördüm. beni en çok şaşırtan Young'dı.

Young çıplak bir şekilde mutfağımızın kapısına yatıyordu. Özel bölgesini kapatması için bir tane el havlusu vardı. Şaşırarak güldüm. ''Bu ne böyle?''

Babam bana bakıp bir bardak kahve koydu. ''Çinli'nin ayarları ile oynadık.''

Young'ın 'Senden nefret ediyorum.' sesi olmayınca bu espri hiç hoş olmadı. Kahveme biraz krema koyup karıştırdım. Babama baktım. ''Biz partiyi burada mı yaptık?''

Babam bana baktı. ''Hayır. Bir baktım gecenin bir vakti hepiniz eve geldiniz. Anlamadım.''

Gülerek kahvemden içmeye çalıştım. Fakat çok sıcaktı. ''Young'u nehire atmışsın. Evan'da çocuğu soyup kurutma makinesine sokmaya çalıştı.''

Kahkaha atarak babama baktım. ''Ciddi misin?''

''Evet. Young'ı, Evan'ın elinden zor aldım. Kıyafetleri kuruyana kadar da sızmış.''

Uliues mutfağa girdi. ''Young yerde neden çıplak?''

Babam sevecen bir şekilde mırıldandı. ''Günaydın kızımın tek kız arkadaşı.''

Uliues anlamsızca babama bakarken kahkaha attım. ''Young'ı nehire atmışım.''

Uliues bana döndü. ''Biliyorum. Nehire attıktan birkaç saniye sonra 'katil olmak için çok gencim' diyerek nehire intihar etmek için atladın.''

Babama bakıp, Uliues'i gösterdim. ''Kızınla gurur duy, kanunlara uymak için canımı feda etmişim.''

Babam gözlerini devirdi. ''Gerizekalısın.''

Mutfaktan çıkarken babamın arkasından baktım. ''Hoş bir sabah başlangıcı oldu.''

Uliues fısıldadı. ''Kes şimdi zırvalığı da, dün gece be-''

''Günaydın.''

Trav içeri tişörtünü çıkartıp boynuna asmış bir şekilde girdi. Dövmelerine bakarken kendimi kaybettim. ''Günaydın Trav!''

''Çinli arkadaşımız hangi gerçeği ortaya çıkarmak için soyunmuş?''

Birden kahkaha atarak Trav ile beşlik çaktık. Trav, Uliues'ın yanında durdu ve masadaki elmalardan birini aldı. ''Kahve var mı Morris?''

''Evet.''

Trav kesinlikle bana bakmıyordu. Kaşlarımı çattım. Trav, diğer tezgaha geçmek için bize arkasını döndüğünde Uliues hızlıca dudaklarını hareket ettirdi.

'DÜN GECE TRAV İLE ÖPÜŞTÜK!'

Kısa bir göz kararması geçirmiş olabilirdim. Hızla kahvemden içip kendime gelmeye çalıştım. ''Ne?''

Jutes mutfak kapısında belirdi. ''Tanrım Çinliler çok ilginç!''

Felç geçirmiş bir şekilde Uliues'e bakarken. Trav elinde kahve ile Uliues'ın yanına oturdu. Jutes tüm ciddiyetsizliği ile kollarını kaldırdı. 

''AH İŞTE EN SEVDİĞİM ÇİFT?''

Jutes'e döndüm. ''Ne?''

''DÜĞÜN NE ZAMAN SİZİ AZGINLAR?''

Coco-ColaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin