Rüzgarın saçlarımı savururken hissettirdiği özgürlükle ve her an yokluğumun anlaşılıp peşime düşebileceklerinin verdiği korkuyla kaçarken ki suç ortağıma seslendim.
"Hadi oğlum! Daha hızlı."
Sky'ın beni anladığını, itaat ettiğini ve her zaman yanımda olduğunu, olacağını biliyordum. O güvendiğim tek canlıydı. İnsanların onun kadar sadık olmadığını küçükken öğrenmiştim. Belki küçük bir kız için acı bir tecrübeydi ama kader dedikleri şey tam olarak buydu. Ve ben en azından bu acıyı atlatabilmiştim.
Sky'ın yavaşlaması ile dünyaya geri döndüm. Neden yavaşladığını anladığım an onu durdurup aşağı atladım. Hızlıca ormana doğru sürüklerken kaşlarımı çattım. Onların burada ne işi vardı ? Babama haber vermeye gidersem gelene kadar buradan yok olmuş olurlardı ama onların neler çevirdiğini öğrenmeliydim. Hey! Ne kadar nefret etsemde ben onu kızıydım. Onun gücüne sahiptim. Bunu başarabilirdim.
Tek yapmam gereken onları takip etmekti. Gözlerim Sky'a kayınca onunla ilerleyemeyeceğimi anladım. Onu Ghost Castle'a doğru birkaç adım ilerlettim. Kulağına eğilip fısıldadım.
"Yolu biliyorsun değil mi ? Özür dilerim ama tek başına gitmelisin. Seninle gelemem."
Başını öpüp onu birkaç adım daha ilerlettim. Yavaşça ilerlemeye başlayınca onları gözden kaybetmemek için hızla arkamı döndüm. Hala orada olduklarını görünce derin bir nefes verdim. Dikkatle izlemeye başladığımda bir kağıda baktıklarını gördüm. Neyi inceliyorlardı? Ele başları uzaktan bile belli olan adam birkaç adamı gösterip sağ tarafa doğru gitmelerini eliyle gösterince o kağıdın bir harita olduğunu anladım. Diğerleri de dağılınca Ghost Castle'ı aradıklarını farkettim.
Büyülerle gizlenen, herkesten saklanan, Kraliyet'in kalbini... Babamın bulunduğu yeri.Onlardan önce gidip bunu babama anlatabilirdim. Ama bunu istiyor muydum?
FLASHBACK
(8 yıl önce)Saçlarımı kuruturken annemin narin ellerini saçlarımda hissedemeyişimin göz yaşlarını döküyordum. Havluyu yere fırlatıp dizlerimi kendime çekip kollarımı sardım ve daha sesli ağlamaya başladım. Kapımın çalınması ile eş zamanlı olarak onun sesini duydum.
-Aura kapıyı aç. Sana anlatmama izin ver.
Hıçkırıklarımın arasında konuştum.
-Git buradan. İstemiyorum seni.
-Aura yedek anahtarlarla açabileceğimi sen de biliyorsun. Seninle sakince konuşmak istiyorum. Lütfen!
Hıçkırıklarım artarken başımı dizime yasladım. Onunla konuşmayacaktım. Birkaç dakikadan sonra kapımın kilit sesi ile ellerimi yumruk haline getirdim.
Onu istemiyordum. Ayak seslerinden yaklaştığını anladım. Omzuma elini koyunca korkuyla geri çekildim. Aşık olduğu kadını sürgün eden insan bana kim bilir ne yapardı?
Korktuğumu anlamış gibi biraz geri çekilmişti. Yalvarsam annemi geri getirir miydi?
Yere oturup sırtını yatağa dayadı. Az önce ıslandığım yağmura bakıp gözlerini yeniden bende sabitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lo siento ~ Byun Baekhyun
Fanfictionİki dünya'nın birleşmesini sağlayacak bir kız ve herkesten gizlenen kendi dünyasını kurtarmaya çalışan bir grup. . . . Baekhyun : "Sen onun karanlık olduğunu biliyorsun değil mi?" Chen : "Hayır. Bilmiyor." Baekhyun : "Ben Kris'e sorduğumu hatırlıyor...