Mors Vocantem : Anlamı 'Ölüm Çağıran'. Latince. Dark Forest'ın Kuzey bölgesinde yaşayan yaratıklara deniyor.
Baekhyun'un Ağzından:
EXO kendilerine verilen görevler için dağılmıştı. Suho hyung ve Chanyeol ile bizim için belirlenen bölgeyi arıyorduk. Scintillamların az çok nereleri aradığını biliyorduk ve o bölgelere tekrar bakmak için vaktimiz yoktu.
Düşmanlara karşı oldukça dikkatli olmalıydık ama muhtemelen birileri bize saldırsa ben Aura'yı son görüşümde söylediğim kırıcı kelimeleri düşünmekten ne olduğunu anlayamaz ve yaralanırdım.
"Baekhyun sadece karşına bakmayı bırakıp etrafına da baksan diyorum. Hani tehlikeler sadece bir yerden gelmeyebilir ya."
Gözlerim Chanyeol'a döndüğünde ona bir kaç saniye baktım.
"Ne düşünüyorsun? Söyle hadi."
"Chan, Aura'nın Hera'nın bedenine geçtiğini biliyorsun zaten."
Chanyeol, Suho hyung ve Kai; Aura ile konuşurken -yani ona konuşmak denirse- bağırdığımız için olanları biliyorlardı.
"Biliyorum. Sen de bu konuda tartışırken onu üzdüm diye üzülüyorsun şu an değil mi?"
Düşüncelerimi söylemeden önce derin bir nefes aldım. Suho hyung biraz ilerimizde yürüdüğü için bizi duyup duymadığından emin değildim.
"Bütün bu olanlar için onu suçladım. Hera'nın ölmesinde bile onu... Aish- benim Hera yerine onun ölmesini tercih edeceğimi düşünüyor. Bunu nasıl düşünür! Tamam Hera'nın ölmesini tabiki istemezdim ama... Sorun ne biliyor musun Chan? Ben Hera'nın ölümü için bile onu suçladım. Eğer onu yalnız bırakmasaydım, böyle bir hata yapmasaydım her şey daha farklı olurdu. Ama kendim yerine çocukça onu suçladım. Onu son görüşüm olduğunu bilmeden..."
Chanyeol önümüzdeki bir ağaç dalını kaldırdı.
"Yanılıyorsun Baekhyun. Aura bizden daha güçlü olduğu halde yenildiyse senin ya da EXO'dan herhangi bir üyenin hiç bir şansı yoktu. Aura başka bir bedende olduğu içi ölmedi. Ama senin böyle bir ihtimalinde yok. Senin aksine ben iyiki orada değilmişsin diyorum. Çünkü orada olsaydın şu an burada olamayacağını biliyorum."
Ölümümden bahsederken bana baktığını hissettim. Belki de haklıydı ama bu benim Aura'yı suçlamamı haklı çıkarmazdı. Bunu Chanyeol'a söylemedim. Aslında az önce o kadar cümleyi nasıl söylediğime de şaşırıyordum. Çünkü gerçekten yorgun hissediyordum ya da tükenmiş...
Şu ana kadar yaşadıklarımız o kadar saçmaydı ki! Bir insan çocukların üstüne nasıl ateş toplarını salabilirdi?! Bir anne nasıl çocuğunu öldürmek için plan kurardı?! Peki ya hangi deli cesareti olan biri; bu kadar güçlü kişileri karşısına almaya gönüllü olurdu? Şey, bu galiba biz oluyorduk.
"Chanyeol, Baek!"
Suho hyungun sesini duyduğumda ne olduğunu anlamak için başımı kaldırdım. Ama daha Suho hyunga bakamadan Chanyeol kolumu tuttu. Kolumdan çekilmemle sendeledim. Kendimi toparladığımda Chan'e baktım. Bizi bir ağacın arkasına çekmişti. Yeterince büyük olduğu için ikimizde sığıyorduk. Bizden başka birileri vardı galiba çünkü şu an dikkat edince uzaktan sesler geliyordu.
Fısıldadım.
"Ne oldu?"
"Birkaç atlı geliyordu. Kimler olduğunu bilmiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lo siento ~ Byun Baekhyun
Fanfictionİki dünya'nın birleşmesini sağlayacak bir kız ve herkesten gizlenen kendi dünyasını kurtarmaya çalışan bir grup. . . . Baekhyun : "Sen onun karanlık olduğunu biliyorsun değil mi?" Chen : "Hayır. Bilmiyor." Baekhyun : "Ben Kris'e sorduğumu hatırlıyor...