^^23.Bölüm^^

153 13 12
                                    

HATIRLATMA

Suho hyung sırtındaki yayı çıkardı. Bir ok alıp yayı gerdi. Fırlattığında okun gittiği yöne baktım. Bu...bir büyü daha mı?

Bir ağacın yanından geçip kaybolmuştu!

"Görünmezlik kalkanı. Oraya gitmeliyiz."
.
.
.
.
Ah, sanırım bu sefer gerçekten yaklaşmıştık. Anlık yaşadığım farklı duygular yüzünden görüşüm bulanıklaşmıştı. Doya doya koklayamamış olsam bile papatya gibi kokan saçlarının kokusunu burnumda hissetmiştim. Onu gördüğümde sımsıkı sarıldığımı, küçük bedeninin kollarımın arasında kaybolduğunu gözlerimin önünde canlandırmıştım.

Aura, sen bana gerçekleri anlattıktan sonra senin gibi birini onca tehlike altındayken yalnız bırakmak en başından beri yanlıştı. Kendime sözüm olsun bir daha seni gözümün önünden ayırmam. Her dakika, her saniye seninleyim. Tabi önce seni o manyak kadının ellerinden kurtarmam gerek. Kurtarıcını biraz beklemelisin. En kısa sürede geleceğim çünkü.

"Hyung, eğer orada saklanıyorlarsa kalkanı açmak için nasıl bir büyü kullanmalıyız? Bir de uzun süre burada kalamayız. Hâla tehlike geçmedi."

"Buranın doğru yer olduğunu tam olarak bilmiyoruz ama hislerimin gösterdiği yön burası. Yanılacağımı sanmam. *Göz kırparak ve gülümseyerek* Hislerim kuvvetlidir bilirsiniz."

Chanyeol ikimizin arasında geçen konuşmaya daha fazla katlanamayarak kendi konuşmaya başladı.

"Suho hyung espri yapmak için çok gergin bir ortam değil mi? Bak hiçbirimiz gülmedik."

"Imm, öyle mi oldu?"

"Of, hyung bir de soruyor musun?"

"Öhöm öhöm. Her neyse. Buradaki görünmez kalkan daha önce görmüş olduklarımdan daha farklı bir büyüyle yapılmış. Öncelikle Chen ve Kris'e söylemeliyiz. Onlar da Karanlıklar Efendisi'ne iletmeli. O harekete geçene kadar biz de büyüyü nasıl yok edeceğimizi bulalım."

Ne yani şimdi daha yeni bulduğumuz yeri terk etmemiz mi gerekiyordu? Ya biz gittikten sonra yerlerini değiştirirlerse. Ya biz gidip dönene kadar Gyu Ri işini bitirirse. Ona engel olacak kimse olmayacak karşısında.

Yüzümdeki en ciddi ifademle yerde olan bakışlarımı onlara dikerek konuştum.

"Hyung, ben gelmiyorum."

"Tamam, o zaman gidelim."

Tam arkasını dönmüş gidiyordu ki

"Bir dakika! Ne dedin sen? 'Gelmiyorum mu?' Olmaz. Seni tek başına bırakamayız."

Chanyeol da onaylamazca bakarak kafasını sağa sola sallıyordu.

"Senden sadece bunu istiyorum. Lütfen. *Nefesimi dışarı bıraktıktan sonra* Burada kalmam lazım."

"Benim dediklerimi anlamadın sanırım?"

Sinirlenmiş duruyordu. Ondan istediğim kolay bir şey değildi sonuçta. Altı üstü Mors Vocantemlerle dolu bir yerde beni ölümle baş başa bırakmasını istiyordum. Ama ben geri adım atmayacaktım.

Lo siento ~ Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin