Aura'nın Ağzından
Her şey sarpa sararken nasıl düzelteceğimi düşünmek beni büyük bir çıkmaza sokuyordu. Tao, kaçırıldı ise eğer umarım zindanda esir tutmazlardı. O karanlıktan korkuyordu. Yanında olabilseydim, korkusunu bastırmasını söyleyebilseydim, düzeltebilir miydim ki onlara verdiğim zararı?
Düşünmeliyim, düşünmeliyim, düşünmeliyim.
Tao'yu kaçırmalarının sebebini düşünmeliyim yoksa ipin ucunu bir daha tutamamak üzere kaçırırdım. Öncelikle Kraliçe'nin tek bir hedefi vardı değil mi; O da güçlerimi ele geçirmek. Bu şansı kaçırmasını EXO sağlamıştı. Kendine yeni bir şans oluşturabilir miydi ki? Tam 'bitti' dediğim zaman nasıl bir yol bulup yeniden bunu gerçekleştirebileceğini merak ediyordum.
Buna giden yolda sevdiklerimi kullanması aklına getirebileceği fikirlerin içindeydi muhtemelen. Peki Tao? Kaçırdığı şansı bir daha yakalamak için bu işe Tao'yu dahil etmişti. Ya da kendine şans yaratabilmek için. Bu şansı ben 19 yaşıma girdiğimde kaçırmıştı, kendisi için uzun sürecek olan bir on yıl daha beklemek zorunda bırakılmıştı. Güçlerinin tükenmesinin kıyısında olan Kraliçe için asla yetişemeyeceği bir on yıl. Adım kadar eminim ki Tao'yu zamanı kontrol edebilmek için kaçırmıştı. Tao ise zamanı sadece birkaç dakikalığına kontrol edebilirdi. Bunu yapması imkansızdı. Eğer tahmin ettiğim şekilde olursa Tao'yu buna mecbur bırakırsa bu sefer kendimi asla affedemezdim.Ona bir şey olmasına izin veremezdim. Kraliçe'nin aklına koyduğunu yapacak kadar gözü kara biri olduğunu biliyordum, bildiğim ve ona da öğreteceğim başka şey ise benim bu hayatta değer verdiklerime dokunanı asla rahat bırakmayacağımdı. Belki başka bir ihtimal de olabilirdi. Tao kaçırılmamış olabilirdi ama en kötüsünü düşünüp en iyisini umacaktım. Yapmam gereken Kraliçe'yi aramak değil, onu buraya çekmek olacaktı. Onu aramakla vakit kaybedemezdim, Tao için geçen her saniye kıymetliydi.
Tao'dan hâlâ haber alınamaması EXO'yu yiyip bitirirken onların da çöküşüne dur demek adına toparlanmaya çalışmaları için umut kaynağı sağlamalıydım. Tao hakkındaki belirsizliği biraz olsun azaltırsam morallerini düzeltebilirdim. Onlara düşündüklerimden bahsedecektim hızlı bir şekilde. Baekhyun'un yanına ulaştığımda kolunu biraz çekiştirerek
"Baekhyun, hemen herkesi toplamalısın. Acilen size anlatacaklarımı dinlemeniz gerekiyor."
Dedim. Çabucak Lay oppa, Sehun ve Kai'yi çekiştirerek getirdiğim yere Baekhyun da geri kalan üyelere seslenerek gelmelerini sağlıyordu.
"AURA SAKIN YİNE ÜZGÜN OLDUĞUN İÇİN ÖZÜR DİLEMEYE KALKMA."
"Evet, o da var. Ben gerçekten çok üzgünüm."
"AURA, yeter ama."
Suho-shi'yi daha fazla kızdırmadan konuya giriş yaptım.
"Tamam, tamam. Söylemek istediklerim Tao kaçırıldıysa *Öyle olmaması için en içten şekilde Tanrı'ya dua ediyordum.* güçlerini kullanmak için Kraliçe kaçırmış olabilir."
"Zamanı kontrol etmeyi neden istesin ki Aura?"
Kris-shi'nin sorduğu soruyu yanıtlamak üzere bakışlarımı ona çevirdim.
"Çünkü o istediğini almadan bırakmayacak manyağın teki."
Baekhyun'un, Kris ile olan ikili diyaloğumuza dahil olarak benim söylemek istediklerimi söylerken kafamla onu onaylıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lo siento ~ Byun Baekhyun
Hayran Kurguİki dünya'nın birleşmesini sağlayacak bir kız ve herkesten gizlenen kendi dünyasını kurtarmaya çalışan bir grup. . . . Baekhyun : "Sen onun karanlık olduğunu biliyorsun değil mi?" Chen : "Hayır. Bilmiyor." Baekhyun : "Ben Kris'e sorduğumu hatırlıyor...