^^29.Bölüm^^

92 8 0
                                    

İlahi Bakış Açısı:
Güneş hala etrafa kızgınlığını saçtığı halde meşalelerle aydınlatılma gereği duyulan bu loş koridorda hızlı ve sert adımlarla ilerleyen bu adamı gören herkes başını eğdi. Karanlıklar efendisi sinirli gözüküyordu ve sinirini oradaki herhangi birinden çıkarmadan yanlarından geçip gitmesini dilediler. Hiçbir adımı yer sallantısı yapmadığı halde korkularından sanki ayaklarının altındaki zemin kayıp gidiyormuş gibi hissettiler. O kaledeki herkes bilirdi ki bu adamın iki dünyada da değer verdiği tek şey kızıydı ve zindanda tutulan o adamı kızının zarar görmesini engellemek için konuşturmak zorunda hissediyordu. Sonunda sol koridora dönen Karanlıklar efendisi ile görevliler yeniden mızraklarını çapraz tuttup başlarını kaldırdılar.

"Seni öldürür duydun mu beni?! Bunu o kadar yavaş yapar ki o anın gelmesi için yalvarmaya başlarsın pisik herif. Şimdi Karanlıklar efendisi gelmeden ne biliyorsan söyle!"

Karanlıklar efendisi konuşturması için adamın başında duran kumandana baktı. En güvendiği adamlarından biriydi ama yine de şimdiye kadar yol kat etmemiş gözüküyordu. Sandalyedeki cesetten farksız görüntüye çevirdi bakışlarını.

Acıdan ter dökmüş; terden yüzü sırılsıklam olmuş eski kraliçenin adamı o günki patlamadan sağ çıkanlar arasındaydı. Aura'dan uzakta olması sağ kalmasının en büyük sebebiydi. Onunda diğer sağ kalanlarla hizmet ettiği kadınla gitmesi gerekirken yaralanan bacağı yüzünden geri kaldığı gibi saklanmayı da becerememiş ve yakalanmıştı. Şimdi düşündüğü tek şey kendisine eziyet eden bu insanlara cevap vermek istese de verememesiydi. Sadık biri değildi. Kraliçenin yanında kalan kimse yeterince sadık değildi. Bunu bilen kadın hepsine tek tek büyü yaptırmıştı. Onun planları hakkında konuşmak istediklerinde kelimeleri tükeniyor ağzından hiçbir şey çıkaramıyorlardı. Haftalardır önce öldürülecek kadar dövülüyor sonra iyileştiriliyor sonra tekrar aynı raddeye geliyordu. Defalarca aynı acıyı tatmaktan yorulmuştu. Başı önüne düşmüş içeriye girenin kim olduğunu anlayamacak derecede zihni bulanıklaşmıştı. Gözlerini daha fazla açık tutamayacağını hisseti ve kendini boşluğa bıraktı.

Karanlıklar efendisi ondan bakışlarını çekti. Bayıldığını anlamıştı. Hemen arkasındaki duvara baktı bir süre. Kumandan bir şey söyleme ihtiyacı duydu.

"Sadık biri olmadığından eminim efendim. Ölümden korkan biri. Yüzüğünde zehir olduğunu fark ettik. Sadık olsaydı onu bulduğumuz anda intihar ederdi. Üzgünüm efendim ama daha önce dediğim gibi bence büyü yapılmış. Söylemek istese de hiçbir şey söyleyemiyor."

Karanlıklar efendisi hiçbir duygu barındırmayan bakışlarını kumandana çevirdi. Başını hafifçe yana eğip ona tehditkar bir bakış attı. Kumandan gözlerini kaçırdı. Elleri kan içinde olsa da onları birleştirip başını eğdi. Gömleğinin kolları katlanmış. Kolundaki damarları belirmiş halde bu görüntüsü ile tuhaf gözüküyordu. Bunu bildiği halde öyle durmaya devam etti. Verilecek emri bekledi.

"O zaman onu öldür. Onunla işimiz yoksa onu öldür."

Karanlıklar efendisi kapısı açık zindandan çıkarken kızının en azından şimdilik yanında olmasa bile güvende olduğunu bildiği için biraz rahatlamış hissetti.
.
.
.
.
Kumandan kendisine emir verileli saatler olmasına rağmen bekledi. Güneş batmıştı ve bu gece ayda saklanmış kendini göstermiyordu. Ay ışığından bile mahrum kalan karanlık taraf bu gece gözüne daha hüzünlü gözüktü. Meşaleler arttırılmış karanlık biraz daha çekilir hale gelmişti. Biraz sonra öldüreceği adamın uyanması oldukça uzun sürdü. Hatta sonunda askerlerine emir vermek zorunda kaldı: Su dolu bir kova hazırlamaları için. Karanlıklar efendisi her an kontrole gelebilirdi. Konuşamayacağından neredeyse emin olduğu halde ona son kez sormak istiyordu. Son kez yemek yemesi ve biraz da su içmesi için izin vermeyi bile düşündü. Zar zor nefes alan esiri sonunda gözlerini araladı. Birkaç kez öksürdü. Başını hafifçe kaldırdı. Kumandan ona neredeyse acıyacaktı. Zaten fazla hareket ettiremeyeceği için ellerini çözdürdü ve tabii ayaklarını da. Ona yaklaşıp saçlarından tuttu. Kendisine bakması için onları çekiştirip başının kalkmasına sebep oldu. Biraz eğilip yüzünü yaklaştırdı. Yüz ifadesinden daha sert bir ses tonu ile konuştu.

Lo siento ~ Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin