^^32.Bölüm^^

80 6 0
                                    

(Ne olursa olsun içinde üyemin bulunduğu her grubu desteklerim. Sizin karşıt görüşleriniz varsa bile saygı çerçevesinde belirtin lütfen. Ayrıca bir insanın başarılarını konuşun rica ederim.)

Solis: Güneş ışığı, latince. Bu ismin kime ya da neye verildiğini okuyunca anlayacaksınız.

Aura'nın Ağzından:

Gözlerimi zorlukla araladım. Yattığım zeminin sert olmasını, başımı vurduğumdan dolayı acıyı hissetmeyi bekledim. Ama umduğum gibi olmadı. Yeniden kaçırılmış ve bu sefer EXO'yu da peşimden mi sürüklemiştim? Kalbim korkuyla hızlandı. Hızla doğrulup etrafa bakındım. Önceki gibi boğucu bir odada değildim. Gözlerim yavaşca doldu. EXO neredeydi? Ben neredeydim? Daha önce görmediğim bu oda, bu ev kime aitti? Kapalı olan kapı açıldığında istemsizce yatakta gidebildiğim kadar geri gittim. Sırtım soğuk duvara değdi. Oysa hava gayet sıcak gözüküyordu. Görmeyi beklediğim belki an-... Gyu Ri'ydi belki onun adamlarından biri. Ama orta yaşlı bir kadın yavaşça içeri süzüldü. Ona baktığımı görünce şaşırdı. Sonra hafifçe gülümsedi.

"Uyanmışsın. Daha iyi misin?"

Yutkundum. Bu hiç de saldırgan bir tavır değildi. Sessiz kalmayı seçtiğim de bana yavaşça elindeki -yeni fark ettiğim- bardağı uzattı. Tereddüt etsem de sonunda kötü niyetli olmadığını düşündüğüm bu kadını bekletmeden bardağı aldım. İçmeden önce her ihtimale karşı belli etmeden suyu kokladım.

"İyileştiricileri bile çağırmayı düşündüm. Herhangi bir yaran da gözükmüyor ama o sokak ortasında tenin o kadar solmuştu ki çok korktum."

Sadece tek bir kısma takıldım: 'sokak ortası'... Tanrı aşkına! Ben ormandaydım. Neler oluyordu böyle birkaç yudum aldığım bardak elimde titremeye başlayınca gözlerimi kırpıştırdım. EXO'ya ne olmuştu? Kendimi umursamıyordum. Sadece EXO... Onlar iyi miydi? Benim yüzümden başları dertte miydi? Kadın bardağa uzanıp elimden aldı. Boşta olan eliyle titreyen elimi sakinleşmem için tuttu.

"Sen iyi misin?"

Bu da bir oyun muydu? Tüm bunlar lanet gücümü almak için yeni bir oyun muydu?

"Solislere haber vermemi ister misin?"

Daha fazla burada habersizce hiçbir şey yapmadan oturmak istemiyordum. Onun ne dediğini umursamadan kalktım. Buradan gitmeliydim. İlk önce sendeledim. Kadın hâlâ orada olduğunu belli edercesine kolumdan tuttu.

"Bak eğer biri o gece sana zarar vermeye kalktıysa solislere haber vermeliyiz. Zaten o pislikler hala yaşadığı için etrafta onlardan cesaret alıp kötü şeyler yapan o kadar çok insan.."

Elimi kaldırıp onu durdurdum. Kimden bahsettiğini anlamıyordum.

"Solis de kim?"

Bana deliymişim gibi baktı. Sonra elini başıma koyup saçlarımı okşadı. Sanki şey gibi...acırmış gibi.

"Zihnin bulanık olmalı. Hâlâ toparlanmamış olmalısın. Biraz yemek yiyip uyu. Sonra birlikte merkeze inip solislere haber verelim. Neler olduğunu hatırlayabiliyor musun? Onlar sana yardımcı olacaktır."

Başımı iki yana salladım. Daha fazla uyumak istemiyordum. Kolumu ondan kurtarıp hâlâ aralık olan kapıya yöneldim. Fazla aydınlık olmayan koridorda çıkış kapısına bakınırken arkamdan geldi.

"Böylece gitmene izin veremem. En azından yemek yemelisin. Başına bir şey gelirse suçlu hissedeceğim."

Ona döndüm. Eğilip bir süre bekledim.

Lo siento ~ Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin