Derin bir nefes aldım ve karakola girdim. Boş bir koltuk örünce oraya oturdum ve şikayet etmek için sıramı bekledim.
Yoongi bunu hak ediyor.
.
."Bana şiddet uyguladı, çoğu kez. Beni zorla bir yerde tuttu. Ayrıca onu bir sürü kişiye işkence ederek öldürürken gördüm. "
Karşımdaki polis kanı donmuş ve telaşlı bir şekilde bana bakıyordu. Bir yandan da elindeki deftere notlar alıyordu.
"A-adı ne demiştin?"
"Min Yoongi."
"Evinin nerede olduğunu biliyorsun değil mi?"
"Evet!"
Biliyordum çünkü yolda gelirken dikkatli bakmıştım.
Bunu dememle polis memuru birden ayaklandı. Refleks olarak ben de ayağa kalktım. Bir kaç polisi de yanına aldı. Birkaç dediğim dört polis arabası.
Arabaya bindi ve beni de yan koltuğuna oturttu. Ben de yolu tarif etmeye başladım.
.
.Biraz zor olmuştu ama varmıştık. dört polis memuru evin kapısının önünde tetikte bekliyorlardı. Sertçe kapıya vurduklarında evin içinden yüksek bir ses duyuldu. İrkilmiştim.
Neyse ki olanları polislerin arasında izliyordum. Yani güvendeydim.
Kapı birden açılınca gördüğüm şeyle şok olmuştum. Çünkü Yoongi kapıyı açtığı gibi polisler hareket edemeden dördünü de elindeki silahla vurmuştu.
Polisler hemen Yoongi'ye ateş etmeye başladılar. Yoongi zor durumda gibiydi. İşte o an kalbim acımıştı.
Bir tane kurşun Yoongi'nin omzuna gelince birden bağırdım.
"Durun!"
Nasıl olduysa herkes birden durmuştu. Yoongi ise yerde acı içinde kıvranıyordu. Tam onun yanına koşacaktım ki bir polis memuru kolumdan yakaladı.
"Oraya gidemezsin."
"L-lütfen, bırakın yardım edeyim."
Polis memuru kafasını iki yana sallayınca ağlamaya başlamıştım. Çünkü Yoongi vurulmuştu ve hapse girecekti. Bunun olmasını istemiyordum.
Neden böyle bir şeye bulaştım ben?
O an Yoongi ile göz göze geldik. Ağlıyordu. Ağzıyla bir şeyler fısıldamaya çalışıyordu ama anlamıyordum. Dudaklarını okumaya çalıştım.
"Özür dilerim Seulgi."
Yoongi'yi götürmüşlerdi ve ben Yoongi'nin vurulduğu yerde bekliyordum. Sanırım yarım saattir yerdeki kan iziyle bakışıyoruz.
Yoongi'nin geri gelmesini istiyordum ama olmayacaktı. Bu yaptıklarından sonra onu bırakırlar mı emin değilim.
Düşüncelerimden ayrıldım ve yavaşca Jimin'in evinin yolunu tuttum. Evet Jimin'in evi. Diğerleriyle kavga etmişlerdi ve Jimin ayrı eve çıkmıştı.
Yolda giderken bağırarak ağlamayı ihmal etmiyordum. Sanırım içimdekileri dökmeye ihtiyacım var.
.
."N-ne yaptım dedin!"
"Yoongi'yi şikayet ettim ve onu götürdüler."
Bana attığı bakışlar iyi bir şey olmayacağını anlatıyor gibiydi. Neden ki?
"Biliyor musun... Yoongi bunda önce 21 kez daha hapse girmişti ve sanırım en uzun süre kalma rekoru 2 gün. Onu hapiste tutamazlar. Kaçacaktır ve buraya geri gelecektir."
Dediği şeyle gözlerim sonuna kadar açılırken gözyaşlarım da gelmeye başlamışlardı.
"Ben ne yapacağım?"
"Bilmiyorum."
"Gelmez değil mi?"
Jimin 'in "Gel-" demesine kalmadan kapı çalınmıştı. Korkuyla kapıya bakarken Jimin de kapıyı açmaya gitmişti. Tişörtünden çekiştirip ağlayarak "Açma!" diye bağırıyordum. Ağlamam hızlanmıştı.
Jimin benden kurtulup kapıyı açınca zaten sonuna kadar açık olan gözlerim sanki mümkünmüş gibi biraz daha açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pain || myg
FanfictionSeulgi, bir intikam uğruna hayatını mahveden Yoongi'ye dışından nefret kusarken, içten içe yanlış duygular besliyordu.