12

2K 106 35
                                    

Gözümü dikmiş şaşkın bir şekilde ona bakıyordum. O ise gülümsemişti. Ama baya içten bir gülümseme...

"Bir daha böyle bir şey yapma. Sana... Güveniyor muyum bilmiyorum. Ama güvenmeye çalışacağım. Söz veriyorum."

Yoongi burkuk bir şekilde bana baktı. Hala gülümsüyordu ama bu burkuk bir gülümsemeye benziyordu.

"Bana güvenmene ihtiyacım var. Ah, her neyse. Uykum var uyuyalım."

Bana kıçını dönüp uyumaya başladığında göz devirdim ve ben de ona kıçımı dönüp gözlerimi yumdum.
Sanırım beş dakika sonra falan bana dönmüş ve ellerini belime yerleştirmişti.

.
.

"Seulgi uyanacak mısın?!"

"Uyan!"

"Seulgi uyaaaan!"

Başımda yarım saattir bağıran Yoongi'ye orta parmağımı gösterdim ve arkamı dönüp uyumaya devam ettim. Saat kaç olabilirdi ki? Çok geç olmuş olamaz.

"Seulgi saat 2 oldu!"

Yoongi birden üzerimdeki yorganı çekince ona pis bir bakış attım ve söylenerek yataktan kalktım.

"Hani kahvaltı?"

Yoongi dediğim şeyle ateş saçan gözlerini bana çevirdi.

"Hizmetçin mi var?"

Sırıtarak ona cevap verdim.

"Sen varsın ya."

Yoongi göz devirirken konuşmaya başladı.

"Evde malzeme yok. Jimin'lere gideceğiz."

Başımı aşağı yukarı salladım ve hazırlan- Kıyafet?

"Yoongi kıyafetlerim yok!"

"Evde kaldılar."

Çok sakindi. Neden böyle sakinsin be adam!

"Seulgi yaygara çıkarma!"

"Off tamam."

Dedim ve pıtış pıtış peşinden yürüdüm.

.
.

"Yoongi içeriden gürültü geliyor geri mi dönsek?"

Yoongi düşünceli bir şekilde cevap verdi.

"Onlar kavga etmişti sanırım olay büyümüş. Ayıralım şu malları."

Ben endişeli bir şekilde ona bakarken o kapıyı çalmıştı bile. Kapıyı Hoseok açtığında Jimin tam Tae'ye vazo fırlatmak üzereydi ki Yoongi araya girdi.

"Hop hop hop n'oluyoruz burada?"

Yoongi görmesiyle Jimin elindeki vazoyu bıraktı ve ikisi de aynanda açıklama yapmaya çalıştılar.

"Hyung bu ço-"

"Hyung bana ç-"

"Bir sus!"

"Asıl sen sus be!"

"Ona yalan yanlış açıklama yapacaksın!"

"Senin yaptığın ne!"

İkisi de aynı anda birbirinin yakasını tutunca Yoongi sinirle oraya gitti ve onları ayırdı. Üyeler ise sakince olayı izliyordu.

"Lan siz yürek mi yediniz!"

Yoongi birden bağırınca yerimden sıçramıştım.

"Hyung a-"

"Kes sesini! İşim gücüm yok sizinle uğraşıyorum! Özür dileyin birbirinizden öpün sarılın barışın hadi!"

"Hyung beni bir dinle."

Tae konuşunca hepimiz birden ona döndük. Yoongi anlat dermişcesine bir işaret yapınca anlatmaya başladı.

"Jimin evdeki dondurmaları bitirip duruyor!"

Yoongi duyduğu şeyle yukarı bakarak söylendi.

"Ya sabır! Yüce İsa! Ne olur bana sabır ver."

Yoongi sinirle ikisine bakarak konuştu.

"Bunun için mi yaygara çıkarıyordunuz siz! Veledler! Barışın çabuk!"

Yoongi ikisininde yakasından tutup birbirine yapıştırınca sarılmak zorunda kaldılar.

"Özür dileyin!"

"Özür dilerim. Mal!"

"Ben de özür dilerim sakat kardeşim."

.
.

Biz hep beraber yemek yerken aklıma birden Jimin'in kapısını çalan kız aklıma geldi. Sesi beynimde yankılanıyordu.

"Merhaba oppa!"

"Merhaba oppa!" 

 "Merhaba oppa!"

"Merhaba oppa!" 

"Merhaba oppa!"

"Merhaba oppa!"  

"Yah! Jimin'e neden öyle bakıyorsun?"

Jin'in konuşmasıyla düşüncelerimden ayrıldım ve kafamı iki yana salladım.

"Ah Hiçbir şey."

O sırada sinirle Jimin'e baktığımın farkında değildim. 

"K-kusura bakmayın. Ben biraz dışarıda oturacağım."

Yoongi birden kaşlarını çattı ve konuşmaya başladı.

"Kaçmayı düşünmüyorsun değil mi?"

"Ben öyle şey yapar mıyım? Eğer kaçarsam ömür boyu pişmanlık çekerim."

Yoongi bana gülümsediğinde ben de ona tebessüm ettim ve dışarı çıkıp evin önündeki eski koltukların birine oturup kafamı geriye attım ve gözlerimi yumdum.

"Yah!"

Aishh! Beni gene rahatsız eden kişi kim?

Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktığımda vücudumda bir sinir dalgası hissettim.

"Ne oldu Jimin?"

pain || mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin