"Oppa! Seni çok özledim!"
Jimin'in dudağına yapışan kıza boş gözlerle baktım. Jimin yüzünü bana çevirdi ve pişman bir şekilde bakıp kızı ittirdi. Ben çoktan ceketimi giymeye başlamıştım.
"Seulgi dur."
Jimin kolumdan tutunca ters bir hareketle kolunu ittirdim. Jimin şaşkınca bana bakıyordu.
"Madem her gece başka bir kızla eğleniyordun o zaman ben neden bu evdeyim! Beni o kızlarla bir mi tutuyorsun?"
Kapıya doğru hızlıca yürüdüm ve kızı ittirdim. Geri zekalı. Kendini yere atmış ve ağlamaya başlamıştı. Bir yandan da bağırıyordu.
"Jimin oppa! Yardım et kolum kırıldı sanırım!" dedi ve sahte gözyaşları dökmek için gözünü sımsıkı yumdu.
Ben ise çoktan kızı geride bırakmış gecenin karanlığı ve soğuğu içinde etrafıma bakarak yürüyordum. Eve gidemezdim. Polisler orayı suç mahali yapmış ve girmemi yasaklamışlardı. Derin bir nefes aldım ve dolan gözlerimdeki göz yaşlarnı bıraktım.
Gözyaşlarım akarken donabilirlerdi bence. Çünkü yüzüme deli gibi ayaz esiyordu ve hava aşırı soğuktu. Sıcaklık sıfırın altınca olmalıydı.
Işığı yanan bir direk gördüğümde o tarafa doğru koştum ve dizlerimin üstüne çöküp beklemeye başladım. Gözlerim soğuktan dolayı ağrımaya başlamıştı. Çünkü çok ağlıyordum.
Titrek bir nefes aldım ve gözyaşlarımı sildim. Zoraki bir şekilde gülümsemeye çalıştım ve ayağa kalktım.
Birden ensemde hissettiğim nefesle gözlerim sonuna kadar açıldı. Arkamda her kim varsa baya bir sırıttığı belliydi. Kıkırtıları duyuluyordu.
Kolunu yavaşça omzuma atarken beni kendine bastırdı ve kulağıma eğilerek fısıldamaya başladı.
"Seulgi?"
Bu Yoongi'nin sesiydi. Kilometrelerce uzaktaki birinin duyabileceği şekilde yutkundum. Yutkunmamı duymasıyla sırıtması büyüdü.
Gözlerimi sımsıkı yumdum ve düşünmeye başladım.
Ben bittim.
Sanırım sıçtım.
Sıçtık Cafer bez getir.
Ölü taklidi yapsam gider mi acaba?
Birden kafamsa hissettiğim acıyla gözlerim karadı. Bedenim sertçe soğuk zemine çarptığımda bilincimi çoktan kaybetmiştim.
.
."Neresi burası?"
Loş ışıkla aydınlatılan minik bir odadaydık. Bir sandalye de oturuyordum ellerim ve ayaklarım bağlıydı. ama nedense kolumu açıkta bırakmıştı.
Gözlerim doluyordu. Sesli bir şekilde yutkundum. Konuşmuyordu. Sadece boş gözlerle etrafa bakınarak bir şeyler yapıyordu.
Birden karşıma bir sandalye çekti ve oturdu. Yanında ise bir sehpa vardı. Sehpanın üstündeyse jiletler...
Jiletleri görmemle korku dolu gözlerimi ona çevirdim. Bir de sırıtıyor!
"Yapma."
Yoongi beni dinlemeden jiletlerin birini eline aldı ve sol kolumun dirseğinden başlayıp bileğime kadar inen derin bir çizik attı. Gözlerimi sımsıkı yummuş çığlık atıyordum.
Ama kimse beni duymayacaktı.
Kimse ne kadar canımın acıdığını bilmeyecekti.
Yoongi sırıtarak bana baktığında gözüm kan damlayan koluma çarptı. Kesinlikle iz kalacak.
Yoongi bir peçete alıp elindeki kanları sildi ve sol kolumdaki çiziğe dik gelecek bir kaç kesik daha attı. Yalvarır gözlerle ona bakıyordum ama etkilenmiyordu.
Öbür koluma geçince ağlamam daha da şiddetlendi. Çünkü kolumun neredeyse tamamına kesikler atmıştı.
Canım yanıyordu.
"Yoongi! Neden böyle yapıyorsun?!"
Yoongi'nin yüzünde alaylı bir sırıtış oluştu.
"Eğlenceli."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
pain || myg
FanfictionSeulgi, bir intikam uğruna hayatını mahveden Yoongi'ye dışından nefret kusarken, içten içe yanlış duygular besliyordu.