Bölüm 46

698 92 45
                                    

Songül'ün ağlamaktan gözleri şişmiş ve kıpkırmızı olmuştu.

Odaya çıktıklarında Hayal uyuyordu.

Songül:

"Ne zaman uyudu?" dedi Bora'ya.

Bora:

"Az önce... ben gidiyorum."

Bora odadan çıkarken Songül gözyaşlarıyla Güney'e bakıp Bora'nın peşinden koştu. Koridordayken yetişmişti.

Songül:

"Bora.."

Bora:

"Ne oldu?"

Songül ağlıyordu.

"K... kabul ediyorum."

Bora tek kaşını kaldırdı.

"Neyi?"

Songül:

"Uzatma! Anladığını biliyorum."

Bora gülümsedi.

"Tamam yarın görüşürüz o zaman." diye göz kırpıp yanından ayrılırken Songül gözyaşlarıyla odaya girdi.

Güney'in yanına oturup ona sımsıkı sarıldı ve göğsünde sessiz sessiz ağlamaya devam etti.

Güney de iyi değildi aslında. Ama bunu Songül'e yansıtıp onu iyice üzmek istemiyordu. Songül'ün saçlarını okşarken usul usul öpücükler konduruyordu.

Songül başı hala Güney'in omzundayken Güney'in gözlerine baktı.

"Özür dilerim.." diye mırıldandı.

Güney:

"Özür dileyecek bir şey yapmadın sen." derken Songül'ün yüzüne boynuna ufak ufak öpücükler konduruyordu. Sanki o adam dokunmadan önce iz bırakmak ister gibi...

Songül de elini Güney'in yüzüne koyup usulca okşadı...

"Benden nefret etmeyeceksin değil mi?"

"Benden nefret etmeyeceksin değil mi?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
HAYAL (SonGün)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin