********************************
*********************************Güneş, doğudaki karlı dağların üstünden doğup , odama girmişti. Her ne kadar yattığım sedirli oda , ahşap evin bodrum katında bulunsada güneş, ufak pencerelerden her sabah içeri girmeyi başarıyor ve beni uyandırıyordu.
Dışarıda arsız arsız öten horoz, hayvanların aç olduğunun işaretiydi. Yataktan kalkarak, artık yıkanmaktan üzerime dar gelen, koyu mor, yamalı elbiseyi giyip üzerime yün uzun hırkamı aldım. Sonbaharın ortasındaydık ve bizim buralar epey soğuk oluyordu. Gıcırdayan tahtalarda yürüyerek yine bodrum katında olan mutfağa ulaştım. Kilerde duran çuvallardan biraz buğdayı, kovaya dökerek, arka kapıdan evin minik bahçesine çıktım.
Elimdeki buğday dolu kovayı sallayarak, kümese yaklaştım. Tavuklar telaşla, yanıma koştular. Bende gelişigüzel bir biçimde yemleri serpiştirdim. Sonra güvercinlerin bulunduğu kafese uğradım, gri ve beyaz güvercinlerle her sabah konuşur ve onları beslerdim.
" Hey Ariane, annem bu listeyi yolladı."
Arkamı döndüm. Kuzenim Rose elinde bir kağıt parçasıyla bana bakıyordu. Kovayı yere bıraktım. Ve kağıt parçasına uzandım. "Nedir bu ?"" Alışveriş listesi... Ha unutmadan, kasabadaki şapkacıya uğrayıp , sipariş ettiğim şapkayıda al." Dedi sarı buklelerini sallayarak. " Acele et." Diye ekledi en sonunda. Ve evin ön tarafıma yürüdü.
Derin bir iç çekişle güvercinlere yemlerini verdim. Ardından mutfağa giderek, hasır sepeti aldım.
Paltomu alarak üst kata çıktım. Salonda oturan teyzeme ve amcama uğradım. " Ben pazara gidiyorum, listenizi aldım."
Teyzem hiç kafasını kaldırmadan konuştu. " Elini çabuk tut."
Evden çıkıp, kasabaya giden çakıllı ve çamurlu yolda ilerlemeye başladım.
Ne ailemi severdim, ne de onlar beni. Annem ve babam yoktu. Bildiğim tek aile teyzem,amcam ve kuzenimdi. Ben 3 yaşındayken vebadan ölmüşlerdi, yani en azından teyzem böyle söylemişti. Bakımım teyzem ve amcama kalmıştı. Bende onlar ve kuzenim Rose'la beraber büyümüştüm. Yaşım ilerledikçe beni evdeki ağır işlerde çalıştırdılar. Temizlik, hayvanları besleme, tüm ihtiyaçlar, herşey... 18 yaşıma girdiğim gün buradan ayrılacaktım. Kafama koymuştum. Fakat cesaretimi bir türlü toplayamıyordum. Çünkü cebimde hiç para yoktu. Ne kadar zor yaşasamda en azından burada yatabileceğim sıcak bir oda vardı.
Rose, ise tam tersiydi. Teyzem ve amcam onu tam anlamıyla el bebek gül bebek yetiştirmişlerdi. Bütün yeni giysiler Rose'a alınıyordu. Sarayda yapılan balolara katılıyor, sabahtan akşama kadar geziyordu. Amcamın eline, tarlalardan geçen azıcık parada Rose'a gidiyordu.
Yanlış anlamayın kıskançlık yapmıyorum. Böyle bir sosyete hayatını asla istemem, baba parası yiyerek...Aynı zamanda güzelliğiylede, pekçok dükün ve prensin ilgisini çekebiliyordu.
Teyzem ve amcama göre Rose zengin biriyle evlenirse, onlarda bu sefil hayattan kurtulacaklardı. Rose onlar için geleceğe yatırımdı.Kasabanın girişine geldiğimde adımlarımı yavaşlatarak, listeye tekrar göz gezdirdim. Uzaktan gelen sesle başımı hızla kaldırdım.
" Dikkat et bayan !"
Ve başka çığılıklar duydum. Bir süslü bir saray arabası son sürat üzerime geliyordu. Sanki kontrolden çıkmış gibi hızlıydı. Panikle kenara atıldım. Yolda yürümekte olan diğer insanlarda kaçıştılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Aşk
Historical FictionHer zaman, doğru kararlar vermek zorunda değiliz. Evet, doğru kararlar belki bizi doğru yollara götürür ama hepimiz insanız ve yanlış karar verme hakkına sahibiz. Ariane'da doğru zannettiği bir kararın peşinden giderek Harriot Prensesi olmuştu. Başt...