Bölüm 25 : Beklenmedik Dost

1.7K 79 1
                                    

Vücudum kasılmıştı.Ağzımdan tek kelime çıkamıyordu.Dudaklarım kapanmıştı.Ama kalbimde fırtınalar kopuyordu.İçimden binlerce çığlık atıyordum.Ama bunları dışarı vuramıyordum.

Prensin gözleri ateş gibiydi.Hırsla parlıyordu.Ve arkamdan gelen sesle kendime geldim.

"Ariane'ı bırak ! Ben suçluyum...ben..."
Peter ayağa kalkmıştı, zar zor konuşuyordu ve bacakları titriyordu.Birazdan düşüp bayılabilirmiş gibiydi.

"Sen napıyorsun ?!" diye fısıldadım.

"Öyle... Majesteleri benim yüzümden o bu halde, ben ölmeliyim o değil..." dedi acıyla Peter.

Göz yaşlarım dökülmeye devam ediyordu.Ona bakıp hayır anlamında başımı sallamaya çalıştım.O ise gözlerini prense dikmişti.

"Karar verildi ! Sizi idam ettireceğim.."

"Hayır ! Gitmemize izin verin...Lütfen...Merhamet edin..." diye yalvardım.

"Dışarda da beraber olmanıza izin vereceğimi mi sanıyorsun Ariane? "

Gözleri bir kez daha hırsla parladı.

"Kasaba meydanında asılacaksınız! Yarın yola çıkacağız!" Gözlerimi kapattım.

Ve Prens hızla arkasını döndü Clarayla birlikte çıktılar.Rose'da peşlerinden gitti.Kral bana döndü

"Sana başından beri güvenmemiştim, ne kadar hakeret etsem az!" sözlerini tükürür gibi söylemişti.Yüzüne bakamıyordum.Ve muhafızlarda dahil olmak üzere herkes bizi soğuk zindanda yalnız bıraktı.

Dizlerimin üzerine çöktüm.Peter yanıma yaklaştı ve başımı göğsüne yasladım.

"Ne yapacağız biz ?" dedim.İçli içli ağlamaya başladım.Kendimi küçük bir kız gibi hissediyordum.Peter saçlarımı okşuyordu.Onunda gözlerinden yaşların süzüldüğünü hissediyordum.Son birkaç gündür yaşadığımız şeylerden dolayı tüm ruhum ve düşüncelerim alt üst olmuştu.Ruhum ve aklım zedelenmişti.Kendi sonumu ellerimle hazırlamıştım.O lanet teklif gününü hayatımdan çıkarıp atmak istiyordum.

Aklımdan pek çok şey geçiyordu.Ölecektim.Peter'la beraber...

Geri dönüp ölmeme üzülecek çok az kişi vardı.Sarayda sadece Abigail üzülürdü.Onun dışında ülkedeki herkes bana vatan haini olarak bakardı.

Oysa Peter'ın bakması gereken kocaman bir ailesi vardı.Tüm varlıkları Peter'a bağlıydı.Eğer o ölürse, zavallı aileside onunla beraber ölmüş gibi olurdu.Eminim onlara çoktan haber gitmişti.

Sanırım sabaha kadar böyle uyumuştuk.Gözlerimi gelen ayak sesleriyle açtım.Yerdeydim.Doğrulup etrafıma bakındım.Kimse yoktu.Peter yoktu.Panikledim.Neredeydi ?

Rose dışarıda bana bakıyordu.Sinirle ayağa fırladım.

"Ne yaptınız ona ?! Peter nerede ?!" diye bağırdım.

O ise sakince :

"Sakin ol! Onu senden beş dakika önce çıkardılar , şimdi seni çıkarmam gerekiyor."

Biraz olsun rahatlamıştım.Ama sonra acı sonumuz aklıma geldi.Rose beni dışarı çıkararak ellerimi bağladı.Ve bahçede bizi götürecek at arabalarının yanına doğru yürümeye başladık.

"Onu seviyor muydun ?"

Sordu soruya anlam veremeyerek Rose'a baktım.

"Kimi prensi mi ?"

"Hayır...Onu sevmediğin belli, ben muhafız çocuğu kastediyordum." dedi gözlerini devirerek.

"Peter mı ? " Rose çok sakin ve anlayışlıydı.Evet kelimenin tam anlamıyla anlayışlıydı.Konuşmaya devam ettim.Şaşırmıştım.

"Tabii ki onu sevdim.Şu dünyada bana değer veren tek kişi..."

Rose derin bir nefes verdi. Ve durdu. Etrafa bakındı ve kulağıma eğildi.

"Size yardım etmek istiyorum..." diye fısıldadı.

"Nasıl yani?" dedim.Bu işin içinde bir iş vardı.Rose'a güvenmiyordum.

"Neyin peşindesin sen ? " Dedim ciddiyetle.

"Bak biliyorum, ben sana çok kötü davrandım.Hem de yıllar boyunca, ama dün seni gördüm yani sizi ,Peter'la, birbirinizi çok sevdiğinizi gördüm.Şu an şu dediklerime inanmayabilirsin ama ben senden özür dilerim hem de herşey için..." Bunların hepsini bir çırpıda söyledi.İnanmayan gözlerle ona baktığımı anlayınca devam etti.

"Bak Clara'nın yanına geldim, o beni kullandı onu o kadarda sevdiğimi söyleyemeyeceğim.Seninle arkadaş olabilirdik.Kardeş gibi olabilirdik.Ama olamadık.Küçükken hep sana kötü davrandım.Üstelik sen bana hiç kötü davranmadın.Aksine iyi davrandın.Sen hep masumdun.Hep seni kıskandım Ariane...İzin ver telafi edeyim, lütfen sizi kurtarmama izin ver..." diye yalvardı neredeyse.Yine bir şok daha yaşıyordum.Gözlerim kocaman açılmıştı.

"Kıskanmak mı ? Neyimi kıskandın? Sen herşeye sahiptin..."

"Öyleydim, ama insan parayla ve şımartılmakla mutlu olmuyor...köyde hep senin gerçek arkadaşların vardı.Benimkilerse geçiciydi.Herkes seni severdi.Sonra sen prenses oldun..."

"Ama o işi beceremedim?"

"O önemli değil, anladım ki birilerini ezerek birşeyler kazanamıyorsun, ama gerçek sevgiyle kazanıyorsun. Sizi kurtarabilirim Ariane..."

Düşündüm.En fazla ne olabilirdi ki bu kirli bir tuzak olsa bile, artık zaten idam cezamız çıkmıştı.Kaybedecek birşeyimiz yoktu.

Ayrıca Rose'un bu konuşması beni epey duygulandırmıştı.Ve kabul ettim.

"Pekala ne yapmamız gerekiyor ?"

************

Wuhuuuuuuu.....Okuyanlara teşekkürler, gerçekten sayımız iyice arttıııı umarım dahada iyiye gider :*

Yasak AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin