Bölüm 35: Woods Kasabası

1.3K 57 0
                                    

Sabahın ilk ışıkları taştan kasaba evlerinin duvarlarında parlıyordu.
Yatağımda gerinerek uyandım.Dışarıdan gelen kuş sesleri her zaman bana huzur veriyordu. Sanki son birkaç aydır başımıza hiç kötü bir şey gelmemiş gibi sadece Peter ve ben varmışım gibi hissediyordum.Ama doğum günümde Peter'la, Clara'nın tuzağına düşmemizden bu yana hayatımda olağanüstü değişiklikler olmuştu.

Neredeyse iki yıl öncesine kadar başıma bunların gelebileceğini tahmin bile etmezdim. İki yıl önce ailesi ölmüş istenmediği akrabaları tarafından bakılan aptal bir kızdım. Sonra saraya hizmetçi olarak satıldım. Ve bir prenses oldum. Ama konumuma yaptığım saygısızlıkla bir muhafıza aşık oldum. Kaçırıldık, esir düştük, hakkımızda idam cezası çıktı, ama kaçmayı başardık. Şimdi buradayım ve aşık olduğum muhafızın üye olduğu örgütle beraber kraliyet mensuplarını devirmeye gidiyordum.

Gecelerim kabuslarla dolmuştu. Oldukça zayıflamıştım. Hepimiz yorgun ve bitkindik. Ölmekten korkuyor, sürekli kaçıyorduk. Üzerimizde olan baskı inanılmazdı.

Abigail deri çantalara erzaklarımızı, ihtiyacımız olan değerli ve önemli eşyaları koyuyordu. Evi bir daha geri dönmemek üzere kapatıyorduk.

Abby'nin bana verdiği geceliğimi çıkarıp elbisemi giydim. Salona çıktığımda Abigail çantasını omzuna asarken Peter'da ağzına limonlu bir kek parçası atıyordu.Birkaç gün önce Abigail ile beraber elimizde kalan son un ve limondan yapmıştık.

Geldiğimi görünce Peter sırtını dikleştirdi.Dolu ağzıyla konuştu.

"Felix neredeyse at arabasıyla gelmek üzeredir.Hepimiz pelerinlerimizi ve kapüşonlarımızı takıp tanınmamalıyız."

Abigail'e ardından Peter'a sarıldım.

"Bu işten beraber çıkacağız merak etmeyin..." dedim. Şu anda gerçekten motivasyona ihtiyacımız vardı.

Atların nallarının parke taşlı kaldırımda çıkardığı takırtıları duydum.Peter yavaşça pencereye yaklaştı.

"Geldiler..."

Çantalarımızı yüklenip, oyalanmadan arabanın arka bölmesine geçtik. Sokak, sabahın bu erken saatinde boştu.

Abigail'a sarıldım.Peter'sa önde Felix'le konuşuyordu.Biraz sonra yanımıza gelip oturdu.

"Bayanlar yola çıkıyoruz..."

Kasabadan çıkarken saraya son bir kez daha baktım. Doğrusu Clara hakkında anlatılanlar, kral ve kraliçenin öldürüldüğü doğru muydu ? Eğer öyleyse prens nasıl bunlara göz yummuştu? Son hatırladığımda bu kadar kötü yürekli bir adam olamazdı ? Onun taht için ailesinin ölmesine göz yumacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama Felix'e gelen bilgiler saraydaki adamlarından geliyordu.Doğru olması gerekliydi.

Ben düşüncelere dalmışken başım Abigail'ın omzundaydı.Peter sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Ariane, senin için harika bir sürprizim var..."

Herşeye rağmen gülümseyen yüzüne baktım.

"Ne sürprizi?" Zaten hayatımız sürprizlerle dolmuştu.Bu beni şaşırtmamıştı.

"Woods'ta seni bekliyor..."

Gülümsedim.Sonra aklıma sorular takıldı.

"Peter nasıl bir yere gidiyoruz ?"

"Woods kasabası biraz daha küçük bir yer... Ama güvenlidir. Kızıl Taç'ın orada bir karargahı var diyebiliriz. Bir evin içinde...Her yıl toplanırlar , kararlar alırlar...Bu yıl son olaylardan sonra toplantı dahada önem kazandı ve saraydaki düzensizlik bir fırsat oldu bizim için..."

Yasak AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin