Bölüm 24:Ceza

1.7K 72 6
                                    

Başım Peter'ın omzundaydı.Sanırım tek sağlam yeri omzuydu.Karşı duvarın üst kısmında ufak bir pencere vardı.Pencere demir parmaklıklarla kapatılmıştı.

İkimizde hiç konuşmuyorduk.Zaten Peter'ın konuşacak hali yoktu.Saat başı bırakılan suyun yarısını içmeye yarısınıda Peter'ın yaralarını temizlemeye ayırıyordum.Ama bu hiç birşeye yetmiyordu.

"Peter?" diye fısıldadım.

"Peter uyudun mu ?"

"Sanırım...Noldu ?"diye fısıldadı gözlerini kapatmıştı.

Cevabı üzerine hafifçe güldüm.

"Seni sevdiğimi biliyor musun ? Başımıza ne gelirse gelsin." Dedim

"Bende seni seviyorum ölene kadar..." dedi kolunu ağır bir biçimde kaldırıp saçlarımı okşamaya başladı.

Pencerenin önünden geçen gölgeler olduğunu farkettim.Bir sürü kişi atlarıyla geliyordu.

"Peter! birileri geliyor..."

Peter hafifçe doğruldu ve benim gibi pencereye doğru bakmaya başladı.

"Sonumuz geldi."

Yaklaşan ayak sesleriyle koridora baktık.Clara gelmişti.

"Herşey bitti prenses Ariane!" dedi alaycı ama ciddi bir sesle.

Sonra muhafızlara döndü.

"Harriot kralı ve prensini buraya yönlendirin."

Peter'la ellerimiz birbirine kenetlenmişti.Gözlerimden yaşlar süzülüyordu.

Prens bağırarak olduğumuz bölmenin önüne geldi.Sadece Claraya bakıyordu.Bizi daha farketmemişti.

"Clara! Ariane nerde ?! ne yaptınız?" gözleri öfke saçıyordu.Arkasında kral ve muhafızlar vardı.Claraysa sadece bize sırıtarak bakıyordu.

Ve prens sonunda Clara'dan bir cevap gelmeyince başını baktığı yöne doğru çevirdi.Ve doğal olarak bizi gördü.Bakışları ellerimize kaydı.

Artık ne denirse densin, inkar edemezdik çünkü Peter'la korkuyla birbirine kenetlenmiş ellerimiz birlikteliğimizin kanıtıydı.

Kendimi bir pislik gibi hissediyordum.Kraliyet ailesine,makamıma ve halka ihanet etmiş bulunuyordum.Peter'ın duygularına karşılık vermiştim.Ve onu gerçekten sevmiştim.

Prens yavaşça başını öne eğdi.Kahrolmuştu.Öfkeli gözleri hayretle yere bakıyordu.Sesi titreyerek

"Nasıl?" dedi.

Cevap vermeden başımı öne eğdim.Gözyaşlarımı artık durdurmama imkan yoktu.Kimse konuşmuyordu.Sonsuz bir sessizlik hakimdi.Fakat Prensin gür sesiyle Claraya bağırmasıyla sessizlik bozuldu.

"Kapıyı açın derhal!"

Clara Rose'dan anahtarları istedi.O ana kadar Rose'u farketmemiştim.

Kapı açıldı.Ayağa kalktım.Peter sadece dikleşti.Ağır yaraları vardı.Kalkabileceğini sanmıyordum.Yanaklarım sırılsıklam olmuştu.

Yaptıklarımla yüzleşmeliydim.Prens yine öfkeli gözleriyle yüzüme bakıyordu.Sırtımı dikleştirdim.Ve prense yaklaştım.Perişan haldeydim.Ama güçlü olmak için çırpınıyordum.Peter'a baktım.Yine o çaresiz gözlerle bakıyordu.

Parti gecesi bana baktığı gibi, yardım etmeyi deli gibi isteyen ama elleri kolları bağlı olan o bakışlar...

"Onu sevdin mi ?" diye bağırdı Prens.Öfkeli bakışları kalbime bir hançer gibi saplanmıştı.Ruhum artık dayanamıyordu.Cevap veremedim.Kelimeler ağzımdan çıkamıyordu.Bakışlarımı yere indirdim.

"Sana onu sevdin mi dedim ?! Ariane ben konuşurken bana bak!" diye haykırdı bu sefer.

Bakışlarımı kaldırıp cevap bekleyen gözlerine baktım.

"Ben..." mırıldandım.

"Tamam yeter !" diye kestirip attı.

"Neden ?! Neden o ?! Ben bir prensim ! Sana herşeyi verdim, seni prenses yaptım...Sana ne istersen verebilirim!"

"Ama sevgini vermedin! İlk başlarda aklımı çeldin, sonra yüzüme bile bakmadın...Endişelerim ve korkularımla başbaşa bıraktın beni !" diye patladım sonunda...

"Ama o..." dedim Peter'ı göstererek "O bana yardım etmek için çırpındı! Sen ilgilenmedin bile " sonra ileri gittiğimi düşündüm ve sustum.

Kral arkada şaşkın bir ifadeyle bakıyordu.Ama kızgındı.

"Yeter! Duymak istemiyorum! Hainler!" dedi Peter'la bana bakarak.

"Cezanızı çekeceksiniz! Bunun cezası nedir biliyor musunuz ?!"

Hayır söylemesin,o olmaz...

Ve o lanetli kelime ağzından dökülü verdi.

"İdam..."

Yasak AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin