Bölüm 15: Av Partisi

2.3K 90 2
                                    

Abigail'ın odamın kalın perdelerini hızla açmasıyla uyandım.Yere kadar olan camlardan güneş ışığı içeri doldu ve gözümü açmamı sağladı.Gözlerimi ovuşturarak kalktım.Gözüm tam karşımdaki boy aynasına takıldı.

" Berbat görünüyorum." dedim saçlarımı karıştırarak.

Saçlarım çok karışmıştı,gözlerimin altında morluklar vardı.Her sabah aynı korkunç görüntüyle karşılaşıyordum.

" İşte bu yüzden seni süslemek bizim görevimiz" dedi Abigail sırıtarak.

İçeri bir hizmetçi ordusu doluyordu.Her sabah aynı tantana bir sürü hizmetçi beni hazırlıyor yatağımı düzenliyordu.Gerekirse o an yeni bir elbise dikiliyordu.Saray modacılarının çok iyi çalıştığı kesindi giydiğim her elbiseyle kendimi peri masalında hissediyordum.

Küvetim hazırlandı odayı sabundan gelen ağır bir vanilya kokusu kapladı.Banyodan sonra makyajım yapıldı.Gün içinde çok hafif bir makyaj yapılıyordu.Doğal ve mükemmel duruyordu.Bu sefer pudra rengi kabarık etekli bir elbise giyiyordum.Yine inci kolye ve küpeler takıyordum. Saçlarımda yandan örülmüştü ve örgüyü süslemesi için pudra rengi ve beyaz çiçekli tokalar takılmıştı.

Evet az önceki halimden hiçbir eser kalmamıştı. Son zamanlarda kendimi ve duruşumu beğenir olmuştum.

Genelde kendimi fazlasıyla çirkin bulurum. Kapı çalındı bu sefer muhafız Thomas gelmişti. Hazır olunca dışarı çıktım. Peter neredeydi düşünmeden edemiyordum.

Yemek salonuna geldik, içeri girdiğimde kraliçeyi yine tek başına buldum. Kraliçe çayından bir yudum alırken içeri giren beni gördü.

"Günaydın canım..."

" Günaydın efendim" dedim.Prens ve kral yoktu yine neredelerdi? Sordum.

"Prens ve kral bize katılmayacak mı? "

" Ah onlar ava gitti...Sana haber vermeliydim,bugün Harriot Kraliyeti geleneksel av günü.Erkekler ava çıkıp eğlenirken hanımlarda onlara eşlik edip çay partisi düzenler...Bizde birazdan gideriz.Ah bu arada canım sen rahatsızdın iyileştin mi ? "

" Evet majesteleri daha iyiyim " dedim. Görünmez miydim acaba ben bu sarayda ?

Şu av partisi için üzerime kalın pelerin benzeri birşey aldım.Hava güneşliydi ama pek ısıttığı söylenemezdi.Sırf şık dursun diye elimize yelpazeler almıştık.

Sarayın ön kapısında 4 tane at arabası bekliyordu.Arabaların önünde soylu hanımlar vardı.Biz merdivenlerden inip arabalara doğru yürüken madam Blair ve iki hizmetçi kızda peşimizdeydi.Hizmetçi kızlar sanırım kraliçeye hizmet ediyorlardı.

Arabalara yaklaştığımızda hanımlar kraliçenin ve benim önümde eğildi.Hepside düşesti.Kraliçenin yakın dostlarıydı.Düğünde tanışmıştım.Prens ve kral bu düşeslerin kocalarıyla ava gitmişlerdi.Kadınlardan şişman olanı bana bakarak konuştu.

" Prenses her geçen gün güzelleşiyor. " dedi gülerek.Bense gülümseyerek karşılık verdim.

Sonra kadınlar arabalara binerken, bir arabanın içinde birisinin olduğunu farkettim.

Neden inmemişti anlayamadım. Kraliçe ve bende arabaya bindik.

En gösterişli araba bizimkiydi.Saraydan çokta uzak olmayan bir çayıra gittik.Hatta belki burası sarayın arazisine dahil bile olabilirdi.

Geniş bir çayırdı.Tepeler ve düzlükler vardı.Ve minik ağaç kümeleri... uzaktan patlayan tüfek sesleri geliyordu.

Arabacılar elimizden tutarak inmemize yardımcı oldular.Engebeli arazide tüfeklerin patladığı noktaya doğru ilerliyorduk.Peşimizdende birkaç muhafız geliyordu.Ufak bir tepeyi tırmandık.Ovada deli gibi rüzgar esiyordu.Bazı kadınlar şapkaları uçmasın diye elleriyle tutuyorlardı.

Yasak AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin