"Geldim amına koyayım geldim!"
Sabahın köründe Calum gibi kornaya abanan arkadaşınız varsa hayat sizi hayal gücünüzün üstünde küfürler etmeye zorlayabilir.
Annemin uyarıcı bakışları ile gözlerim buluştuğunda gözlerimi devirip tek ayak üzerinde ayakkabımı giymeye çalışmaya devam ettim.
Calum, hala kornaya basıyordu. Ben ayakkabımın diğer teki ile uğraşırken annem kapıyı açtı. "Eğer ona bir kez daha basarsan Thomas, yeni terliklerimin tadına bakarsın!"
Ve ses kesildi. Annemin yaptığına kıkırdayıp doğruldum. Önüme gelen kıvırcık saç tutamlarını kulağımın arkasına sıkıştırıp annemin yanaklarına sulu öpücükler koydum. "Merak etme anne, kafasını direksiyona geçireceğim."
"Şüphem yok." gülüp kapının arasına geçti.
"Günaydın Ashley!" Calum arabasının bagajına yaslanmış, sanki daha demin beynimizi akıtmamış gibi gülerek anneme selam veriyordu. Oldukça sinir bozucuydu. Somurtarak ona doğru yavaş adımlar attım. "Iy Azula'da buradaymış."
"Beni o kadar beklettin ve ortaya çıkan görüntü bu mu yani? Kahverengi kot ceket ve olmayan bir etek mi?" beni baştan aşağı süzüp dudaklarını büktü. "Sonucun bu olacağını bilsem sabırla beklerdim."
Yere bakıp güldüm. Evet, Calum'ın bipolar olma hikayesini dinlediniz. Tekrar gözlerimi onun kahverengi gözleriyle buluşturdum. "Senin sayende güne çok güzel başladım (!)"
Saçlarımı karıştırdı. Ah şunu yapmasından gerçekten nefret ediyorum. Sen yaklaşık yarım saat boyunca saçlarını düzleştirirsin, elektriklenmemesi için tahta taraklarla tararsın. Gerizekalının biri iğrenç parmaklarıyla anında elektriklendirir.
Koluna vurup arabanın ön kısmına doğru yürüdüm. Ön koltuğa oturduktan sonra ellerimi birbirine sürtüp nefesimi üfledim. Ufacık bir soğuğa bile dayanamayan biriydim.
Calum'da yerini aldıktan sonra büyük gülümsemesi ile gözlerimin içine baktı. "Gwen ile barıştık."
Yüzümü buruşturup huysuzca yerimde debelendim. "Hayır ama artık her gecenin sonunda senin aşk acını dinlemek istemiyorum ben."
Kaşlarını çatıp yüzünü yola çevirdi. Arabayı çalıştırdıktan sonra kalın parmakları direksiyonda ki yerini aldı. "Sen iğrenç bir dostsun."
"O da iğrenç bir kız."
"Güzel bir poposu var." bakışlarını kısa bir süreliğine yoldan ayırarak bana çevirdi. "Ayrıca kafasını çizgi roman karakterleriyle de bozmamış."
Ona şaşkınlık ve öfke ile bakarken farkında olmadan ağzım açılmıştı. "Sakın ayrılınca bana gelme Calum. Tony Stark ile ben sana küsüz."
Bir elini direksiyondan çekip dizine vurdu. "Hay içine! Ben bununla nasıl yaşayacağım?!"
Gözlerimi devirdim. Bir belki iki dakika sonra mükemmel okulumuzun önüne gelmiştik. Penn-Griffin lisesinin egosu şişirilmiş, kibir dolu insanlarıyla geçireceğim son yıl olduğu için oldukça mutluydum.*
"İşte başlıyoruz." dedi Calum, yerinde kıpırdanırken.
"Umarım bu yıl daha az çocuk döversin." kaşlarımı kaldırıp alayla ona baktım.
"Eğer sana yan gözle bakmazlarsa tabii ki dövmem."
Şefkatle bir elim ile yanağını kavradım, yumuşamış gülümserken fazla sert olmayan bir tokat attım. "Işığımı kapatıyorsun Calum Hood!"
Attığım tokat ile uğradığı şokla yüzünü benden uzaklaştırdı. "Seni pis kadın! Ben seni yamyamlardan kurtarıyorum hak ettiğim bu değil!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
point break 》c.h
FanfictionElini kalbimin üzerine koydu. "İşte benim kırılma noktam tam olarak burası Azula."