'8

863 84 97
                                    


Boşluğa doğru düşen bedenim sessizce süzülürken, köprüden bana bakan yüzü gördüğümde geçmişe giden anılarımı düşünmekten kendimi alamamıştım. Yine aynı tabloydu..tek fark aradan geçen yıllardı.

Adımın bağırıldığını duysam bile tepki veremezken, hatırladığım anılar, tekrardan aynı duyguları hissetmek korkutuyordu beni.

Bedenim sert bir şekilde akan soğuk suyla birleşirken son nefesim olduğunu bildiğim nefesi, derince içime çektim. Su, düşündüğüm gibi soğuktu. Dejavu gibiydi. Tek fark, bu an anılarımdan beslenen bir andı. Yaşanmıştı.

Küçük çaplı yaşadığım şokumu atlatmamla sıkıca yumduğum gözlerimi açıp etrafa baktım. Su ne kadar berrak olsa bile içimde her saniye yükselen korku etrafta olup biteni anlamamı zorlaştırıyordu.

Yüzeye çıkmak için çırpınmaya başlarken soğuk suyun tüm uzuvlarıma işlemesiyle üşüdüğümü hissedemiyordum bile. Yüzme bilmiyordum ve bu, buradan çıkmak için yaptığım çırpınışlar beni daha bi dibe itmişti.

Sessiz çırpınışlarımın arasında elime değen bir şeyi hissetmemle istemsiz bi korku çığlığı süzülmüştü dudaklarımdan. Soğuk su boğazımdan süzüldüğünde bir anlığına da olsa ölüceğimi hissetmiştim.

Nefesimi düzeltemezken korkuyla bana dokunan şeyden uzaklaşmaya çalıştım çırpınışlarımla. Beni yine bulup öldürücekti..Elime dokunmuştu, bulmuştu beni.

Buradaydı işte. Yine beni bulmuş, yapamadığı görevi bitirmeye çalışıcaktı. Ondan kaçmalıydım. Ne kadar ondan korksam da artık o küçük çocuk değildim. Ondan kaçabilirdim. Bu düşünceyle kapanan gözlerimi açmamla, bana doğru gelen birini gördüğümde çok geç kaldığımı hissettim.

Korkum katbekat artarken tam orada ölmek istedim bir saniyeliğine de olsa. O öldürmeden ben kendim ölmek istedim. Bundan nefret ediyordum. Onun yüzünden aciz bir çocuğa dönüşüyordum.

Elimi sıkıca saran ele karşı koymadım.

Benim düşündüğümün aksine beni yüzeye doğru çıkarmasıyla ciğerlerimin muhtaç olduğu havayı derince içime çektim birkaç kez.

Beni kurtarmıştı. O beni bulmamıştı. Yaşıyordum. Sıkıca beni kurtaran kişiye sarılırken, ciğerlerimin muhtaç olduğu havayı iyice içime çektim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken sakinleşmeye çalışmak fazlasıyla zordu.

Tanıdık gelen o korku hissi tüm vücudumu kaplarken, ellerimi beni tutan kişinin omzuna geçirdim. Buradan çıkmak istiyordum.

"Hyung! Aman tanrım!"

"O iyi mi?"

"Neler oldu orada?"

Ayağımın karaya değdini hissetmemle sıkıca yumduğum gözlerimi açtım zorla. Biri omzuma girip beni kenardaki ağacın altına koyarken, bense hala nefesimi düzeltmeye çalışıyordum. Üstüme serilen kat kat battaniye ile sıkıca onlara sarıldım. Titriyordum. Ama soğuktan olmadığını biliyordum.

Etrafımdaki sesleri duysamda beynim ne olduğunu anlayamıyordu. Tek odaklandığım o gündü. Tekrar tekrar beynimde başa sarılan o gün. İçimdeki duygular alevlenirken korkuyla titreyerek etrafıma baktım. O yanımdaydı. Katilim hep yanımdaydı.

Çocukların endişeyle bana baktığını görsemede tek bir kişi de takılı kalmıştı gözüm. Gülerek bana bakan, Seokjin hyung. İçime dolan korkuyu hissetsem bile ayağa kalktım. Beni öldürecekti. Hep denediği gibi ama bugün değil. Üstümdeki battaniyeleri kenara fırlattım.

Bileğimde hissettiğim eli umursamadan sertçe kolumu ondan kurtarırken karşımda gülerek dikilen bedene yürüdüm. Seokjin hyungun yakasını sinirle ellerimin arasına aldığımda "Ne istiyorsun benden?" Diye mırıldandım sessizce ona bakarken.

Mirage [yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin