'21

626 54 195
                                    



Elimde ki içkeye dalan bakışlarım arasında kafamın içinde dolaşıp duran düşüncelerle, etrafımda olanları umursamadan sıkıntıyla bir nefes aldım.

Birkaç hafta önce Jimin ile aramızda yaşanan "hata" sonrası, şirketin yayınladığı yazı ve birkaç haberle üzerimde ki suçlamalar çekilmiş, söyledikleri sözleri sanki hiç unutmayacakmışım gibi hiçbir şey yaşanmamışçasına herkes eski hayatına dönmüştü.

Benim içinse her şey hala aynıydı. İnsanlar hatalı olduğunu anlayıp özür dileseler bile bu bir şey değiştirmiyordu. Benim banyoda ki halim, her gün aynaya baktığımda gördüğüm silüeti ve kendini öldürmeye çalışan Yoongi bunların hiçbirini unutamayacaktı.

Yayınlanan özür sayfalarıyla tekrardan o günleri yaşar olmuştum. Bana gönderilen tüm tehdit mektuplarını atsam bile hiçbir şey onları aldığım ve okuduğum zaman hissetiğim duyguları unutturmayacaktı.

Bunları atlatamayan zihnimi oyalamak için birkaç haftadır her gece geldiğim barda çok bir işe yaramıyordu. Sarhoş olmak yerine, tadını çıkararak içtiğim bir bardak ile sessizce düşüncelerime dalıyor, bardağım bittiğinde eve gidiyordum. Kendimi anında yatağa attığımda uyku ilaçlarımla birlikte neredeyse öğlene kadar uyuyordum bir şey düşünmeden.

Uyku ilaçları en büyük kurtarıcım olmuşlardı. Ne şirkete gitmiş ne de stüdyoma uğramıştım. İlk başta sadece kendimi eve hapsetsem de, boş buldukları anda yanıma gelen çocuklarla, ev yerine başka bir yere gitmem gerektiğini anlamıştım.

Benim için endişelendiklerini ve yanımda olmak için geldiklerini biliyordum fakat herkesten uzak olmak istiyordum sadece. Jungkook ve Hoseok'ta fazlasıyla inatçı insanlar olduklarından beni asla rahat bırakmamışlardı.

7/24 telefonumu arayan Namjoon ise, evime gelip bana her şeyin düzeldiğini ve artık stüdyoya gelebilceğimi söylemek için günlerce yanıma gelse de ona bir süre gelmeyeceğimi sert bir dilde belirtmiştim.

Kendimi tekrardan o stüdyoya girmeyi hazır hissetmiyordum. Bir önceki böyle hissettiğim zaman yanımda olan adamın bana hissettirdikleri ve yazdığım şarkılara o güzel sesiyle hayat vermesi her şeyi değiştirse de sonu yine büyük bir hüsran ile bitmiş yine kendimi o kapıdan içeri girmeye korkarken bulmuştum.

Jimin ile bir daha görüşmesek bile Taehyung beni merak ettiğini söyleyerek birkaç kez çocuklarla yanıma gelmişti. Bunların aksine Seokjin hyung fazlasıyla sessizdi. Yanıma gelmemiş ama gün geri sayan kutusunu göndermeyi eksik etmemişti.

İyi bir abiydi.

"Doldurmamı ister misiniz Min Bey?"

Duyduğum ses ile düşüncelerim arasından çıkıp karşımda ki adama döndüm, elinde ki şişeyle bana bakıyordu. Sayesinde boşalan bardağımı fark ettiğimde artık eve gitmem gerektiğini anlamıştım. Ona olumsuz bir şekilde başımı sallayarak masaya bir miktar para koymuş ve bardan çıkmıştım. Her gün sadece bir bardaktı.

Barın çıkışında çağırdığım taksiyi beklediğim sırada önümde duran siyah arabayla kaşlarım çatılırken, içinden inen Seokjin hyung ile durumun iyiye gitmeyeceğine emindim. Gülümseyen suratı ile yanıma gelişi gözlerimi devirmeme neden oldu,
"Ah canım kardeşim, neden bu kadar içtin? Gel sana yardımcı olayım." Girdiği ilgili abi rolüyle beni etrafta ki insanlardan uzaklaştırdığında, ondan uzaklaşmak istesem bile sertçe kavradığı kolumla bir yere gidemez olmuştum.

Zorla getirildiğim bir ara sokakta yüzüme yediğim yumruk ile ne olduğunu anlayamazken, ani gelen saldırı ile kaybolan dengemi korumak adın yanımda ki duvara tutundum. Suratımda hissettiğim acı ile, kanıma giren alkolün ısındığını hissederken tekrardan yediğim yumrukla bu sefer dengemi sağlamam zor olmuş ve yere düşmüştüm.

Mirage [yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin