'31

546 49 27
                                    



"Bize yolladığınız bu dosyalarda-"

Ortada oluşan karmaşıklığı çözmek için açıklama yapacağım sırada sözümü kesen adam ile sinirlendiğimi hissediyordum, beni dinlememeye yemin etmiş gibiydi. Dilimle yanağımı zorlarken sıkıntıyla bıraktığım nefesin arasında beni çıldırtan bu adama karşı sakin kalmayı denedim. İnsanlar baş ağırısından başka bir şey değildi.

"Pekala buna biz bakacağız."

Onunla konuşarak konuyu halledemeyeceğimi anladığımda daha fazla uğraşmadan telefonu kapattım. Kapıya bakan sandalyemi boğulduğumu hissederek arkamda ki cama çevirdiğimde 20. katta ki ofisimden şehir fazlasıyla güzel gözüküyordu. İnsanlar minik bir nokta halinde gözükürken bu görüntünün akşam ki hali daha bir hoşuma gidiyordu.

Binalar ve sokaklar renk renk ışıklarla kaplanıyordu, bunun verdiği hissiyatı kelimelerle ifade etmek zordu. Hızlı bir şekilde hareket eden bulutlar, tepede parlayan güneş ve tatlı sıcaklığı, büyük bir koşturma içinde olan insanlar ve hiç durmadan hareket eden arabalar.

Ara vermek belki de çok mantıklı bir karar değildi, biriken işleri halletmeye çalıştığım sırada bunu düşündüm. Evet, buna ihtiyacım vardı ama bundan sonra nasıl geri döneceğimi hiç düşünmemiştim. Dinlenerek geçirdiğim zaman içinde kendimi dünyadan soyutlamak iyi gelmişti fakat şimdi karşı karşıya kaldığım bu gerçek dünya ile insanların bir kere daha ne kadar acımasız olduğunu anlamıştım. Bizimle iş yapan bir çok insan geri çekilmiş, bazı şirketler bizden fazla para almaya çalışıyor, bazılarıysa bizi bir böcek gibi ezmeye çalışıyordu.

Ben yokken bunlarla uğraşmak zorunda kalan çalışanlarıma üzülüyordum, kendi dertleri yokmuşçasına başkanları bir anda yok olmuş ve her şeyle uğraşmak zorunda kalmışlardı. Kendimi düzelteceğim diye birçok insanı zor duruma sokmuştum. Şimdiyse bunu düzeltmek bana kalıyordu, bunların hepsinin yaşanma sebebi bendim, ben halledecektim.

Düşüncelerimin arasında boğazıma sarılan soğuk ellerle korkuyla kendimi sandalyeden atarken bu ani harekete karşı zihnimde canlanan kesik anılar ile nefesim kesildi. Nefes alamamama korkarak kendimi düzeltmeye çalıştığımda zihnimde kendi kendine oynamaya devam eden anı ile o güne gitmiştim tekrardan. 

Kanlar içinde kalmış el; yüzünde ki sinir ile kaşları çatılmış, tüm gücü ile boğazımı sıkıyordu. Nefes alamadığım her bir saniyede karanlık bakışlarında ki öfke daha bir artıyor buna rağmen suratında bir gülümseme oluşuyordu. Bu korkunçtu, bedeninin altında çaresizce çırpınırken gülümseyerek boğazıma sarılan ellerin abime ait oluşunun ağırlı başkaydı.

Yardım çağırmak için bağırmaya çalıştığımda boynumda ki baskı ile sesim çıkmazken nefes alamamaya başladığımda korkuyla üstümde ki adamdan kurtulmaya çalıştım.

Benden daha güçlü olan adam gülümseyerek beni izlerken çırpınışlarımın bir anlamı yokmuşçasına alamadığım nefes ile gözlerim kararmaya, hareketlerim durmaya başlamıştı. Bir süre sonra sessizce gözlerim kapandığında bunun bir son olduğunu biliyordum.

Başka bir güne, nefes almakta zorlanırcasına derin bir nefes alarak kalkmamla üstüme çıkan beden ile sırtımın sert zemine çarpması aynı anda olmuştu. Hızlı hızlı nefes alırken göğüsüm kabarıyor, kaçmak için çaresizce etrafıma bakınsam da beni kurtarabilecek ne bir insan ne de bir alet vardı. Bu gördüklerim başka bir gündü, anılar içinde kaybolmuştum.

Mirage [yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin