'37

279 35 7
                                    



Burnumu gıdıklayan saçlarla yüzüm buruştu, kolumun üstünde hissettiğim ağırlık ve boynuma aralıklarla çarpan sıcak nefeslerle uykulu gözlerim kendiliğinden aralanmıştı. Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda karanlıkla karşılaştım. Pencereye döndüğümde perdelerin kapalı olduğunu gördüm, arkasından içeri girmeye çalışan parlaklıkla sabah olmuştu.

Kollarımın arasında ki adam benim hareketlenmem ile birkaç anlamsız bir şey mırıldanarak bana daha bir sarıldığında onu kollarımın arasına dolayarak dağınık saçlarının arasına öpücük kondurdum. Çıplak tenlerimizin birbirine dokunmasıyla daha bir ısınıyordum. Gözlerim, hissettiğim huzur ile tekrardan kendiliğinden kapandığına karşı koyamamıştım. Onunla böyle olmak güzeldi.

Geri uykuya dönmeden gözlerimi açtığımda derin bir nefes aldım, kalkmam lazımdı. Programlarımız başlamadan ona yemek hazırlayıp birlikte zaman geçirmek istiyordum. Onu uyandırmamaya özen göstererek yattığım yerden kalktığımda, saçları arasına öpücük kondurduktan sonra mutfağa geçtim. Öğlene kadar uyumuştuk, bugün sıkışık bir planım olmasa da Jimin'in dolu olduğuna emindim.

Dün gece harcadığı enerjiyi yerine getirecek güzel bir kahvaltı hazırlayacaktım. Gecenin hatıraları aklımdan çıkmazken suratımda ki aptal gülümsemeyi silemiyordum. Birbirimize hislerimizi itiraf ettiğimizden beri, onun bana güvenmesini ve yanımda rhat hissetmesini beklediğimden bir adım atmamıştım. Kendimi tutmak bazen bazı zamanlarda zor olsa da onun zor bir ilişkiden çıktıktan sonra üzerine atlamak istememiştim. Bir ilişkiye hazır olup, bana kendisinin gelmesini istedim. Dün poşette ki kondom da son nokta olmuştu.

Kulaklığımı takmış, dinlediğim müzik ile yemeği tamamlamıştım. Hazırladıklarımı tabağa koyduğum sırada kulağımda ki müzik kesilip telefonum çaldığında telefonu açıp işime devam ettim. Uzun bir süredir çalmaması mucizeydi.

"Ah bunu söylediğim için üzgünüm ama acil bir reklam çekimine gitmen gerek hyung." Namjoon'un telaşlı sesini duyduğumda sıkıntıyla bir nefes vererek, "Sana da günaydın." Dedim. Sabah için en azından bir süreliğine boşluğum vardı, onu da Jimin ile geçirmeyi düşünüyordum ama bu tabi kii bozulmazsa olmazdı.

"Normalde yarın için ayarlanmıştı fakat bazı sorunlardan dolayı bugüne çektiler o yüzden şu an ne yapıyorsan bırakıp sana atacağım adrese gel." Olayı uzatmadan hızlı hızlı sıraladığı kelimelerle onu onaylayarak telefonu kapattım. Beni bile umursamadığına göre gerçekten önemli olmalıydı.

"Tamam."

Hazırladığım yemekleri hızlıca sofraya koyduktan sonra giyinip, Namjoon'un bana attığı adrese gittim. Evden çıkmadan önce Jimin'in baş ucuna minik bir not bırakmayı da unutmadım. Onu böyle tek bırakmak can sıkıcıydı. Uzun bir geceyi birlikte geçirdikten sonra onunla güne başlamayı, birlikte kahvaltı yapmayı planlamıştı.

Dün gece ona dediğim gibi kutunun tamamını bitirmesekte yarısını kullanmıştık. Yarın ki programında zorluk çekmesini istememiştim, zaten şu an ikimiz içinde yoğun bir dönemdi. Aslında kendimi tutmayı planlamıştım fakat onu gördükçe bu düşünceye sadık kalmak fazla zordu.

Ben düşüncelerimin arasında süzülürken Ji Sang aramış ve yarın yapılacak önemli toplantının bugüne çekilmek istendiğini söylemişti. Kabul etmekten başka şansım yokken akşam ki son kalan boş zamanım da böylece kayboldu. Eve geç bir saatte gidecektim, bu da Jimin ile az zaman geçireceğimiz anlamına geliyordu.

Bu düşünce ve yatakta tek başına bıraktığım adam, bütün gün huysuz bir şekilde dolanmama neden oldu. Bunu fark eden Namjoon beni elinden geldiğince insanlardan uzaklaştırırken suratımda sadece yalancı bir gülüş vardı. Normalde büyük bir heyecanla yaptığım bu tür şeyler artık insanların bakışları ve konuşmaları yüzünden zorla yapıyordum. Tüm bunların üstüne, Jimin yerine şu an bu insanlarla zamanımı harcıyor olmak düşüncesi sinir bozucuydu.

Mirage [yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin