'28

596 58 234
                                    




"Ona böyle yapmamasını söyledim fakat beni dinlemedi. Sonrasında ne oldu biliyor musun?"

Duyduğum seslerle uyandığımı hissederken, gözlerimi açmaya çalıştığım sırada parlak ışık bunu zorlaştırmıştı. İlk başta etrafı buğulu görsemde birkaç kırpışın sonunda her şey netleştiğinde beyaz tavanla birlikte nerede olduğumu algılayamamıştım.

"Doğru tahmin ettin, hapise girdi."

Kendini anlattığı hikayeye adamış çocuk sıkıntıyla aldığı nefes arasında bakışları bana döndüğünde gözleri beni uyanık görmenin heyecanıyla büyümüş, oturduğu sandalyeden kalkarak başıma dikilmişti.

Yatan bedenimi hareket ettirmeye çalıştığım da karnımda hissettiğim kesik acı ile yüzüm buruşurken, hiçbir şey hatırlamayan zihnimi zorladığımda Seokjin hyungun ani ziyaretini ve Jimin'i hatırladım. Gözüm hızlıca odada dolandığında yanımda sadece Taehyung olduğunu gördüm. Jimin'i görmek istiyordum. Beni o halde bulmuş, hastaneye getirmişti, korkmuş olmalıydı.

"Hyung, iyi misin? Ağrın var mı? Doktoru çağırayım mı?" Nefes almadan art arda sorduğu sorularla bana bakarken, "Hapisten çıktı mı?" Diye sordum beni yattığım yerden kaldırması için elimi uzattığımda. Bir eli ona uzattığım elimi sardığında diğeri dikkatli bir şekilde sırtıma destek olarak yatakta oturur bir hale getirdi.

"Ne? Kim hapiste?" Onunla dalga geçtiğimi anlamayarak ciddi bir şekilde bana bakarken ne dediğimi anladığında, "Ah hyung şu an o önemli değil, iki gündür senin uyanmanı bekliyoruz." Demişti heyecanla bana bakarken. Ona uzattığım elimi bırakmamış, büyük elleri Jimin'in elleri arasında büyük gözüken ellerimin küçük durmasına sebep olmuştu.

"Seokjin hyung nasıl?" Diye sordum merakla ona döndüğümde. Belki, benim gerçekten de ölebileceğim düşüncesi onu korkutmuş olabilir, yaptığı şeyden pişmanlık duyarak kendini suçlu hissetmiş olabilirdi.

Taehyung benim bu soruma bir anlam veremeyerek kaşlarını çatarken, "O..iyi. Onu değil kendini merak etmen lazım. Doktor şanslı olduğunu birkaç milim daha yukarı gelse organlarının iflas edeceğini, Jimin geç gelseydi kan kaybından ölebileceğini söyledi." Demişti. Söylediği şeyler onu korkutmuş olmalı ki endişeyle dile getirdiğinde benim aklımda dolanan tek bir şey vardı.

Jimin.

Onu görmek istiyordum.

"Yani?"

"Hyung..ölebilirdin." Benim umursamadığım gerçekliği bana bir kez daha hatırlattığında fazla ciddi bakıyordu. Ölüm onun için bir son iken bundan korkması normaldi.

"Bu benim için bir anlam ifade etmiyor, yaşamanında ölümden çok bir farkı yok."

Bana karşı çıkmak için ağzını açtığı sırada gürültülü bir şekilde odaya giren Namjoon, Hoseok ve Jungkook ile konu zaten kapanmıştı.

"Hyung, uyanmışsın."

"Woah yaşıyormuş."

"Size uyanacağını söylemiştim."

Odaya giren üçlüyle birlikte gürültü çoğalırken hepsi heyecanla başımda toplanmış gülümseyerek bana bakıyorlardı. Onları endişelendirmiş olmalıydım, yinede bununla iyi başa çıkmış gibilerdi. Her zaman olduğu gibi fazla gürültülü ve mutlulardı, suratlarında ki gülümseme beni de etkilerken dudak uçlarımın istemsizce kıvrıldığını hissediyordum.

Jungkook ve Hoseok bir süre benim uyuduğum zaman dilimi içinde yaşananları anlatmış, daha çok ettikleri kavgaları ve kimin haklı olduğunu söylememi istemeleri ile geçmişti. Namjoon onların kavgalarına mantıklı bir açıklama getirmeye çalışırken büyük bir çaba göstermiş en sonunda bunlardan bir halt olmayacağını anladığında vazgeçmişti.

Mirage [yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin