EDA KUTUPOĞLU
Koray'ın son sözü tedirgin etsede umursamadım.
Bu sessizlik canımı sıkmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayıp radyoyu açtım.
Çalan şarkı bir az hüzünlüydü, gözlerimi kapayıp başımı cama yasladım.Sanırım yolumuz bir az uzundu. Dağlık alanlardan ilerliyorduk.
Arabanın ani fren yapmasıyla kafamı vurdum.
Sinirle Koray'a baktığımda donmuş bir şekilde karşıya bakıyordu."Ahh! Ne yapıyorsun, kafayımı sıyırdın.!" Diye bağırdım.
Acıyan kafamı kaldırıp etrafıma baktım, uçurum gibi bir yerdeydik.Elimi çektiğimde anlımda ufak bir sızı baş gösterdi. Koray hiç bir şey olmamış gibi arabadan inip dışarıya çıktı.
"Gelsene manzara güzel!"
Güzel mi! Bu manzara bir az ürkütücüydü ondanda bu beklenirdi zaten. Sinirle arabadan inip Koray'ın yanına ilerledim."Derdin ne senin? Ne yapmaya çalışıyorsun hayvan herif! Bir iyi bir kötü davranıyorsun! Dengesiz misin nesin ya!!!???"
Koray bir taşın ucuna oturmuş aşağıyı seyrediyordu.
Daha fazla dayanamayıp daha çok yaklaştım yanına.
"Heyyy! Kime diyorum?" Elimi gözünün önünde salladım.Ani bir hareketle belimden tutup sarılınca ufak çaplı bir şok geçirdim.
Sarhoşda değildi."Anlat Eda, bir az olsun kendi acımı unutmama izin ver. Anlat derdini"
Ne? Ne derdi olabilirdi.
Derin bir nefes aldım. Ne anlatacaktım ki? Anlatacak bir şeyim yoktu, yani en azından onu ilgilendirecek konu yoktu."Ne anlatmamı istersin? Hem ben niye sana derdimi anlatayım, canımı yakmak için neden ellerine sebep vereyim?" Koray'ın gözlerinde ki acıyı görünce içimden kendime küfür ettim.
Koray belime sardığı ellerini geri çekerken arabaya doğru ilerledi. Ne yani beni bırakıp gidecek miydi?
Arabanın bagajından siyah poşet çıkarınca yanıldığımı anladım."Koray -yanına doğru ilerledim- içecekmisin?"
Koray başını sallayıp karşıdaki duran taşa gidip sırtını yaslayarak oturdu."Şey... ben gitmek istiyorum. Beni geri götürürmüsün?" Diyerek umutla dolu baktım.
Koray beni umursamadan içmeye başlamıştı.Acaba gerizekalılık mı yapıyordum? Kötü davranmamın mantıklı bir gerekçesi yoktu.
Koray'ın dibine girip başımı omzuna koymuştum.
Bu hareketim Koray'ı şaşırtmıştı belli ki.Derin bir nefes alıp
"Koray." Dedim
Koray başını kaldırıp sorgular biçimde baktı.
"Ne anlatmamı istersin? Yada çılgınca birşeyler yapalım mı? Mesela doğruluk mu cesaretlik mi oyununu oynayalım, böylece bir az dertlerimizden uzaklaşmış oluruz?"Bu isteğim bir az çocuksu olabilirdi ama olsun. Koray'a beklenti dolu gözlerle bakmaya devam ettiğimde sanki umutsuz vakaymışım gibi bakması canımı sıkmıştı.
"Hadi ama ne naz yaptın Koraycık" diyerek hafif bir kahkaha attım. Koraycık. Ko ray cık!
"Tamam o zaman Edacık. Ama bir az heyecanlı olsun, her pas diyişinde 1 ceza." Diyerek gülünce sinirlenip
"Bence en çok pas diyen 2 günlük köle olsun. Cezayla falan hiç uğralmayalım ne dersin?" Dedim.
Aslında yaptığım şey tamamen salaklıktı. Umarım saçma bulur kabul etmez. Koray gülerek
"Tamam o zaman kabul. Madem böyle bir fikir sordun ilk senden başlayalım. Doğruluk mu cesaretlik mi?"İşte şimdi bittim. Ay niye gerizekalıyım ki ben. Koray beklenti dolu gözlerime bakmaya devam edince
"Doğruluk." Dedim"Bu gün kahvaltıda seni arayan kimdi?"
Bu soruyu soracağını tahmin edememiştim. Yutkunup karşıya baktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öptüm Bay
Novela JuvenilTÜM HAKLAR SAKLIDIR!! Not: Bu hikayeyi ergenlik dönemimde yazdım! Kötü yorumlarınızı bunu dikkate alarak yazın. "Bir az daha öyle bakmaya devam ederseniz Koray bey... bana aşık olduğunuzu düşüneceğim..." Koray ufak bir kahkaha atıp birden ciddileşi...