s

125 21 3
                                    

Balkonda oturup ayaklarımı aşağı doğru sarkıtırken kendime gerçekten inanamıyordum. Çünkü okul çıkışında az daha öldürecek olduğum nöbetçi çocuğun numarasını birilerini arayarak bulmuştum.

Adı Mesih'ti. B sınıfındaydı ve gerçekten buna inanamıyordum ama lisenin tüm yıllarında benim okulumda okumuştu. Nasıl olur da hiç farkına varmazdım? Sanki kendimden başkasını göremez olmuştum.

O tanımadığım numara haklıydı. Önüme bir duvar seriyordum ve tüm gün ardında saklanıyordum.

Derin ve sıkıntılı bir nefes alarak numaranın üzerine tıkladım, mesaj bölümünü açtım. Parmaklarım parıldayan ekrana çıkarken Bypass kucağıma uzanmıştı.

Gün: Merhaba, Mesih. Ben Pi. Bugün neden olduğum kaza yüzünden özür dilerim. Umarım iyisindir.

Mesajı kendi kendime kızarak gönderdim. Son zamanlarda o kadar çok düşünüyorudum ki artık başkalarına da zarar vermeye başlamıştım. Bundan çok çabuk kurtulmalıydım.

Telefonum titredi. Şehrin ışıklarında olan gözlerimi telefona çevirdim.

Mesih: Ciddi misin?

Kaşlarım çatıldı.

Gün: Anlamadım?

Mesih: Bir makale yazmıyorsun Pi...

Mesih: Kendini sürekli mükemmel olmak için zorlamana gerek yok.

Gün: Ben mükemmel olmak için kendimi zorlamıyorum. Neden her şeyi biliyormuş gibi konuşuyorsun?

Mesih: Zaten her şeyi biliyorum.

Mesih: Ve nasıl olduğumu soracak olursan sanırım ölüyorum

Mesih: Dediğin gibiydi.

Mesih: Beyin travması geçirmeme neden oldun.

Gün: Ciddi değilsin?

Mesih: Tabii ki ciddi değilim.

Mesih: Yani tam olarak.

Gün: Hâlâ anlamıyorum...

Mesih: Biliyorum. Ve bu sinir bozucu.

Kağıttan Güller SarayıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin