6. Bölüm: "İlk Avatar"

1K 41 8
                                    

O geldi.

Karşımda kanlı ağzıyla bana gülümsüyor. Ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.

Belki öleceğim. Belki beni zayıf noktalarımdan vuracak. Peki benim zayıf noktam ne?

"Memnun oldum Avatar. Ama senin memnun olacak vaktin kalmayacak."

Küçümseyici bir bakış. Kanlı dudakları, simsiyah gözleri ve uzun tırnakları. Ya da pençeleri.

Adım adım bana yaklaşıyor. Hadi Jane. Tamamen ustalaşamadığın güçlerini kullan.

Darker'in etrafında topraktan duvar örüyorum. Ve onu sıkıştırmaya başlıyorum.

Çığlıklar kan dondurucu... Çığlığı kesilince duvarları donduruyorum. Hala korkuyorum. Yutkunup duvarları toprağın içine geri gönderiyorum ve ona yaklaşmaya başlıyorum.

Ölmüş olabilir mi? Ya öldüyse? Onun yanına geldiğimde hareket etmiyordu. Ayağımla onu dürtüyorum. Tepki vermiyor. Ama onu yenemedim, öldüremedim. Bu kesinlikle bir oyun olmalı. Ondan uzaklaşmaya başladığım an bileğimi tutuyor ve beni uzaktaki bir ağaca doğru fırlatıyor. Tam ağaca çarpacağım an Hava gücümü kullanarak kendimi ağaca çarpmaktan koruyorum. Hırs ve sinirle çığlık atıyorum.

Art arda ateş topu gönderiyorum. Ama yakınından bile geçmiyor.

"Avatar."

Bu Darker'ın sesi değildi. Büyükbabamın veya Tyler'ında. Bir... kadın sesiydi...

"Ben Susan. İlk Avatar. Tüm gücüm seninle olsun. Darker'ı yenebilmenin tek yolu-" ve ses kesiliyor. Susan? İlk Avatar? Darker'ı yenebilmenin tek yolu ne? Neden benimle konuştu?

Tyler Darker'a ok atıyor, tam da bana doğru gelirken. Duruyor, arkasına bile dönmeden oku yakalıyor ve onu kırıyor. Tyler ve büyükbabam saklanmıştı, saklanmaları da gerekirdi. Tyler'a büyükbabamla kaçmaları gerektiğini işaret ediyorum. Ilk basta itiraz etseler de sonunda dayanamayıp gitmek zorunda kalıyorlar.

Susan benimle konuştuguna göre... bir nedeni olmalı. Belki de Darker'a bundan söz etmeliyim. Belki de onu tanıyordur.

"Darker!" diyorum sesimin güçlü çıkmasını umarak, "Susan'ı tanıyor musun, ilk Avatar olan. Az önce benimle konuştu!"

Darker bir an duruyor, karanlık gözleri fal taşı gibi açılıyor. Hemen kendini toparlıyor.

"Yalan söylüyorsun ahmak! O öldü! Ben öldürdüm!"

Tam bana saldıracakken duruyor. Bir şey düşünüyormuş gibi görünüyor... Sonra bana bakıyor ve hızlıca kafasını sallayarak kayboluyor.

Susan. Ondan korkuyor. Onu öldürmesinin bir sebebi vardı. Ama ne?

Büyükbabam ve Ty saklandıkları yerden çıkıp bana doğru koştular.

"O nerde?"

"Gitti. Öldüremedim ama yendim. Büyükbaba sana bir şey anlatmalıyım. Darker'la savaşırken bir ses duydum. Adinin Susan olduğunu ve ilk Avatar olduğunu söyledi. Darker'a söylediğimde inanmadı ve onu kendi öldürdüğünü söyledi. Tam bana saldırmak üzereyken kayboldu."

"Ah. Peki, Susan olduğuna emin misin?"

"Evet. Susan."

Sanki anımsamışçasına başını yere eğiyor ve mırıldanıyor, "Susan, 4. Yüzyılda yaşamış. Darker'ın doğumuyla aynı zamanda. Darker ölümsüzlüğü bulmuş, o zamanlar büyücüydü. Yani sanırım. Ve ölümsüzlüğü kendinde uygulamış. Susan ölümsüzlüğü bulacak kişinin onu kendi kullanacağını ve yanında karanlık güçlere sahip olacağını biliyordu. Kendisi ayni zamanda gercek bir psişikti. Ve Darker'in nasıl yok edilebileceğini de biliyordu." Derin bir nefes alıyor. "Bunu sana da söylemiş olmalı. Darkerı nasıl yok edebileceğimizi sana anlatmış olmalı."

"Aslında söyleyecekti. Ama birden sesi kesildi." Diyorum kısık sesle. "Büyükbaba, ya onu yenemezsem? Ya görevimi tamamlayamazsam... önceki Avatarlar gibi?"

"Bilmiyorum Jane. Bilmiyorum."

Genç AvatarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin