15. Bölüm: "Düşman"

641 23 14
                                    

Gözlerimi yavaşça aralıyorum ve zarif bir şekilde geriliyorum. Saçım dün gece yatmadan önce yaptığım gibi dağınık topuzumun havalı olduğunu düşünerek havalı bir şekilde ranzadan iniyorum, demek isterdim ama elbette öyle olmuyor.

Gözlerimi yavaşça aralıyorum ve kafamı hızla kaldırdığım için karavanın çatısına çarpıyorum. İnleyerek başımı ovalıyorum ve düzgünce ranzadan atlamaya çalışırken dizlerimin üzerine düştüğümden bir lanet savuruyorum. Derin bir nefes alarak elimi saçıma götürüyorum. dün gece yaptığım topuz topuzluktan çıkmış ve büyük ihtimalle boynuz gibi görünüyor. Tokamı çıkararak bileğime takıyorum ve saçlarımı elimle dağıtıyorum. Düzgünce saçlarımı at kuyruğu yapıyorum. Diğer ihtiyaçlarımı giderdikten sonra giyiniyorum ve dışarı çıkıyorum.

Babam Benedict'la konuşuyor, büyükbabam Benedict'ın getirdiği kitabı okuyor ve not alıyor. Percy, Linda ve Robyn ortalıkta gözükmüyor. "Günaydın millet!" diye bağırmamla tüm gözler bana dönüyor ve herkes aynı anda "Günaydın!" diyor. Karnımın guruldadığını hissediyorum ve karavan girip bir elma alıyorum. Onu tişörtümle siliyorum ve dışarı çıkıyorum. Elmamdan aldığım ilk ısırıkta babam beni yanına çağırıyor.

Yere bağdaş kurup ikisinin ortasına oturuyorum. "Efendim baba?"

Ensesini kaşıyor. "Şey... Benedict bana bir şey söyledi."

Benedict'a bakıyorum ama o yere bakıyor ve dudaklarını ısırıyor. Tekrar babama bakıyorum. Tek kaşımı kaldırıyorum. "Ne-ne dedi?"

Lütfen o olmasın.

"Siz, çıkıyormuşsunuz." diyor babam. Sanki kızmamdan korkuyor gibiydi. Anladığımı belirten bir ses çıkarıyorum.

"Şey, evet. Evet çıkıyoruz galiba."

Babam gülümsüyor. Bende gülümseyince kalkıp büyükbabamın yanına gidiyor. O gidene kadar arkasından bakıyorum ve Ben'e döönüyorum. "Neden söyledin?" diyorum fısıldayarak.

"Çünkü," diyor biraz daha yaklaşarak. "O senin baban. Aramızda bir şey olup olmadığını merak etmiş. Bende söylemek zorunda kaldım."

Başımı sallıyorum. "Percy, Linda ve Robyn nerede?"

Omuzlarını silkiyor. "Bilmiyorum. Ama Percy'nin dün sana nasıl baktığını gördüm. Eğer bir daha-" kahkaham sözünü kesmişti. Sonunda kendime geliyorum ve kendimi toparlıyorum. "Onu öldüremezsin, sen katil değilsin!" diyorum şakayla karışık. Kaşlarını kaldırdı ve alaylı bir ifadeyle beni izledi. "Yapabilirim. İstersem her şeyi yapabilirim Jane." dedikten sonra usulca ayağa kalkıyorum.

"Yap o zaman." diyorum aynı alaycı ifadeyle. Ve ormana doğru ilerliyorum. Percy ve Linda'nın sığınağına indiğim yere geliyorum. Tekrar elimi yukarıdan aşağı doğru hızla salıyorum. Sığınağa girmemle Percy'yle burun buruna gelmemiz bir oluyor.

Birkaç saniye sonra kendime gelip geri çekiliyorum. "Neden gelmediniz?" diye soruyorum umursamamaya çalışarak.

"Saat kaç ki?"

"Saat..." saatime bakıyorum. "Bir."

Dudaklarını büzüyor. "Uyuyorduk. Linda'yı uyandırmalıyım. Yarım saate geliriz, sen gidebilirsin."

Gülümseyerek başımı sallıyorumve yeryüzüne çıkıyorum. Birkaç adım ötemde yanıma doğru sinirle geldiğini görüyorum. Ona ne oldu bakışı attığımda o da kaşlarını çatıyor.

"Neden onun yanına gittin, Jane? Onunla yakın olmanı istemediğimi söylemiştim!" diyor yanıma geldiğinde.

Gözlerimi pörtletiyorum. "Bunu sen söylemiştin, ben değil. Ayrıca o benim arkadaşım ve o Toprak bükücü. Güçlerimi geliştirmem için bana lazım o!"

Genç AvatarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin