10. Bölüm: "Güçlü Bir Avatar"

868 28 4
                                    

Tamam, şimdi anladığım kadarıyla Benedict Ateş bükme konusunda bana yardım edecek, sonra en güçlü Toprak ve Su bükücüleri bularak onlarda bana öğretecekler. Kolay değil, ama zor da değil.

Karavanın iki gıcırdayan basamağından indikten sonra temiz havayı içime çekiyorum. Kingler'in buna hemen izin vermesi biraz tuhaf.

Tyler bizimle kalmak zorunda değil. Kendini böyle hissediyor olmalı çünkü Avatar olduğumu biliyor. Onu bizimle gelmeye zorladığında büyükbabam ailesini hiç düşünmemişti. Ben bile. Bu işte bir terslik olmali: Ya Tyler ailesinden nefret ediyor, ya ailesi Tyler'dan nefret ediyor, ya da ikiside.

Elimi enseme koyup terimi siliyorum . Benedict annesinin ölümünden sonra biraz daha toparlanmıştı. Ayağını ağaca dayamış bağcıklarını bağlarken

ona sesleniyorum. "Benedict! Çalışalım mı artık?"

Yorgun gözlerini gözlerime sabitliyor ve tek kelime söylüyor, "Kahvaltı."

Gözlerimi devirip büyükbabamın yanına gidiyorum. Eski karavanının eski mutfağında bile, aşçılığından bir şey eksilmemiş... Tyler hala horluyor, mavi yastığımı alıp kafasına fırlattığımda bile uyanmıyor. "Büyükbaba... seninle konuşmam gereken bir şey var."

Olumlu anlamda başını salladığında devam ediyorum, " Benedict bana Darker'ı nasıl yenebileceğimi söyledi ama bende inanmış sayılmam." diyorum tek nefeste.

Sıcak, kahverengi gözlerini benim mavi gözlerime sabitliyor. "Anlat bakalım."

Tam ağzımı açmışken Benedict'in sesiyle irkiliyorum. "Elimdeki bu kitap nadir bulunur. İçinde Avatar'ın elementleri profesyonelce bükmesi gerektiği yazıyor. Yani..." derin bir iç çekiyor. "Ben dünya üzerindeki en güçlü Ateş bükücüyüm. Jane'in en iyi büktüğü element Hava. Ben ona Ateş konusunda yardım ederken diğer en iyi Toprak ve Su bükücüyü bulmalıyız. Böylece onlarda Jane'e yardımcı olur ve... belki O'nu yenebiliriz, ha?" sonunda sesi alaylı çıkmasına rağmen büyükbabam etkilenmiş gibi görünüyor.

"Peki bunları hangi zamanda ve nasıl kullanacağı yazıyor mu?" diyor büyükbabam. "Yoksa onları bizim mi keşfetmemiz gerekiyor?"

"Kitabın hepsini okuduğumu söyleyemem ama göz gezdirdim, evet. Yinede dikkat ettim mi bilmiyorum, onu bizim keşfetmemiz gerekebilir."

Sıkıntı ve birazda endişeyle iç çekiyorum. "Eh.. Omletimiz de olduguna göre herkes masaya! Tyler!"

Büyükbabam Tyler'in ismini haykirdigi an Tyler'in korkudan yere düsmesi bir oluyor. Gülmemek için dudaklarimi birbirine bastirdiysamda fazla engel olamiyorum. Sarsilarak masadaki yerimi aliyorum. Tyler'in ölümcül bakislari gülme istegimi daha da arttiriyor.

Peynir'i agzima atarken soruyorum, "Pekiiii. Bu durumda diger bükücüleri nasil bulacagiz?"

"Hangi bükücüleri?" diyor Tyler uykulu sesiyle.

Benedict ona da özet geçtiginde Tyler dalgin dalgin basini salliyor. "Yani bulmamiz gereken iki bükücü daha var, öyle mi?"

Hepimiz basimizla onayliyoruz.

Kahvalti bittikten sonra Benedict'in kapagi çürümeye yüz tutmus, sayfalari yipranmis nadir kitabiyla beraber karavanin karsisindaki agacin altina çömeliyorum. Okumaya çalisiyorum ama pek bir sey anlamiyorum.

Biraz sonra yanima Benedict geliyor. "Kalk hadi yapacak islerimiz var." diyor ve tebessüm ediyor.

Bende hafif bir tebessümle ayaga kalkiyorum. "Eee, hangisinden baslamak istersin?" diyor. "Istersen sana yeni seyler ogretebilirim?"

Genç AvatarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin