Darker'la karşılaşmamızın ardından bir gün geçti. Susan... Benimle konuşmasının sebebi neydi? Diğer Avatarlar'la da benimle konuştuğu gibi konuşmuş muydu?
Ağacın dibinde bunları düşünürken ormanın derinliklerinden gelen bir ses duyorum. Bunun Darker olabileceği ihtimalini düşünürken irkiliyorum.
Yavaş adımlarla ormanın içine doğru yürürken Darker'a nasıl saldırabilecegimi düsünüyorum. Sen Avatar'sın, korkak olma. Adımlarımı sıklaştırıyorum. Biraz ilerledikten sonra birini görüyorum. Bir erkek. Elinde bir odun parçası var olmalı. Yoksa nasıl ateş yakabilirdi ki, eliyle, hiçbir şey olmadan?
Olduğum yerde duruyorum. Eline daha dikkatli bakıyorum... Hayır, bu kesinlikle- tabi ya! Tek element bükücü.
Onun yanına yaklaşıyorum. Dalgalı dağınık saçları, mavi gözleriyle çok şirin. Benimle yaşıt olmalı.
Beni fark ettiğinde hemen elindeki alevi söndürüyor.
"Sende kimsin?"
"Element bükücü olduğunu bilen bir Avatar."
Birden gözleri fal taşı gibi açılıyor. Sonra tekrar eski haline dönüyor, "Kanıtla."
Homurdanarak elimde bir ateş topu oluşturuyorum. Ayağımı yere vuruyorum ve tam arkasında topraktan duvar oluşturuyorum. Nehirden su alıyorum ve havada dans ettiriyorum. Sonra hava gücümün bana verdiği etkiyle bir adımda onun yanında beliriyorum.
"Artık inanıyor musun?"
Gülümsüyor. Çok tatlı gülümsüyor. "Ben Benedict." elini uzatıyor.
"Jane." diyerek elini sıkıyorum.
"Avatar'ın bir kız olacağını ummuyordum doğrusu."
Şu 'kız gibi' lafından nefret ediyorum.
Üfleyerek onu karşıdaki ağaca yapıştırıyorum. Gülümsüyorum.
"Burada mı yaşıyorsun?"
"Evet." diyor kafasını tutarak. Eliyle nehirin karsısındaki tahtadan yapılma, deprem olsa yıkılacak türden olan kulübeyi gösteriyor.
Yanına gidiyorum ve tutması için elimi uzatıyorum. Elimi tutarak ayağa kalkıyor.
"Benedict! Neredesin oğlum!"
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyorum. Benedict'ın inlediğini duyduğuma yemin edebilirim. "Burdayım anne!"
Kulübeden orta boylarda uzun dalgalı saçları ve Benedict'inkilerle aynı renkte gözlere sahip bir kadın çıkıyor. Gülümseyerek yanımıza geliyor.
"Merhaba," diyor canlı bir gülümsemeyle. "Ben Rosalie, Benedict'in annesi."
"Anne!" boğazını temizliyor, "O özel biri!"
"Ah, kız arkadaşın mı?"
Benedict'in kızarıyor. "Hayır anne! Benim kız arkadaşım yok!" diye tıslıyor.
"Ben Avatar."
Rosalie'nin annesinin gözleri ve ağzı aynı anda açılıyor, sonra ciddi bir ifadeye bürünerek "Avatar? Çok mu film izliyorsun?" Diye soruyor.
"Ah, Tanrı aşkına! Oğlunun bir Ateş Bükücü olduğunu ve Avatarlar'ın varlığını biliyorsunuz!"
Tuttuğu nefesini veriyor, "Kanıtla." Gözleri parlıyor.
"Anne, bana kanıtladı."
Rosalie'nin gözleri daha çok parlıyor. Bana hayranlıkla bakıyor, "Bir Avatar'la tanışmayı o kadar uzun süredir bekliyordum ki..."
Gülümsüyorum... Büyükbabam! Onları unuttum! Meraktan ölmüş olmalılar!
Yüzümü buruşturuyorum. "Büyükbabam, beni merak etmişlerdir. Gitmem gerek, memnum oldum bu arada." diyerek son hız karavanın yolunu tutuyorum.
Büyükbabam ve Tyler hala bıraktığım gibiydiler, yokluğumu fark etmemişlerdi. Hem seviniyorum hem de biraz kırgınlık duyuyorum. Ya ölmüş olsaydım? Ya duyduğum ses Darker olsaydı?
Tüm bunları kafamdan silip yürümeme odaklanıyorum. Büyükbabamın yanına vardığımda geldiğimi bile anlamıyor. O kitaplara anlayamadığım bir hayranlık ya da onun gibi bir şey duyuyor.
Hafifçe öksürüyorum, sonunda büyükbabam başını kaldırıp soru soran gözlerle bana bakmayı akıl ediyor...
"Ormanın derinliklerine gittim. Bir ses duymuştum ve bunun Darker'la ilgili olabileceğini düşündüm. Orada bir Ateş Bükücüyle karşılaştım!"
İki kaşını havaya kaldırdı, "Ateş Bükücü mü!?"
"O kişinin Darker olma ihtimali seni korkutmadı mı yanı? Anlattığım şeylerden sadece ona mı dikkat ettin?" diyorum dehşet bir sakinlikle.
Bunun üzerine bir kahkaha patlatıyor. Lanet olası şey komik değil ki!
"Onunla tanışmalıyız." Diyor ve oturduğu yerden doğruluyor.
Benedict'in yasadığı yere doğru yürümeye başlıyoruz. "Avatarlar tek element bükücülerden daha güçlüdürler. Tabi güçlerini tam olarak öğrendikleri zaman. Mesela sende hatırlıyorsan yanlış pozisyonda durduğun için ateş yerine hava bükmüştün." Kahkaha atıyoruz. "Ama artık öğrendin. Her hareketi bilmesen de duruşunu öğrendin." Gülümsüyorum.
"Ateş Bükücü şu çocuğun adı ne demiştin? Kiminle yaşıyor?"
"Adı Benedict, sadece annesiyle yaşıyor sanırım. Annesinden başka birini görmedim."
"Mmm, dediğim gibi Avatarlar tek element bükücülerden daha güçlüdürler ama onların arasında da en güçlüleri vardır. Dünya üzerindeki en iyi Ateş, Toprak, Hava ve Su bükücüyü bulursak belki Darker'i yenebilmenin bir yolunu buluruz."
Biz lafa dalmışken yanımızda odun gibi yürüyen Tyler'ı unutmuş ve Benedict'in kulübesine gelmiştik. Etrafta gözükmüyorlardı, "Benedict!"
"Jane?" ses ağacın arkasından geliyor. Yanımıza geliyor, gülümseyerek.
"Selam."
"Selam." diyorum gülümseyerek, "bu büyükbabam ve en yakın arkadaşım Tyler."
"Memnun oldum." diyorlar hep bir ağızdan. "Benedict, değil mi?"
"Evet efendim."
"Ateş konusunda ne kadar ustalaştın? İstersen arada Jane ile çalışabilir veya merak ettiğin bir şey olursa bana sorabilirsin." diyor sıcak bir gülümsemeyle.
"Evet, belki Jane'le çalışabiliriz."
"Tamam, bende okçuluğa çalışırım."
"Harika olur! Hadi başlayalım." Diyorum.
Tyler oklarını ve yayını alarak bizden uzak bir ağaca doğru değişik pozisyonlarda fırlatmaya başlıyor, bu arada ben ve Benedict Ateş üzerine çalışıyoruz.
Birden kulübeden gelen bir çığlıkla konsantrasyonumu kaybedip yere düşüyorum. Büyükbabam ve Rosalie sohbet etmek için kulübeye girmişti. Çığlık kesinlikle Rosalie'ye aitti.
Üçümüz bakışıyoruz ve kulübeye koşmaya başlıyoruz. İçeri girdiğimizde tekrar bir çığlık duyuyoruz. Çıglıgin kesinlikle Rosalie'ye ait olduguna emin oluyorum.
Büyükbabam ve Rosalie'yi bulduğumuzda sürpriz bir konukla karşılaşıyoruz. Rosalie'nin boğazına pençelerini dayamış, bize iğrenç gülümsemesiyle bakıyor. Avatar düşmanlarının hepsi önceden öldüğüne ve sadece biri kaldığına göre bu başkası olamaz: Darker.
Artık daha uzun yazıyorum. Okunacaklar ve oylar yüksekolmadığı sürece yeni bölüm paylaşmayacağım. Bilginize. Farkettiyseniz 1.bölüm ve 2.bölüm arasında bayağı fark var, uzun süre yazmazsam kimse okumayacağı için sadece 1 hafta süre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genç Avatar
FantasyO, tarihin şahit olduğu en güçlü Avatarlardan: Jane Parker. Dünya üzerinde, karanlıkla beslenen o korkunç öfke ile Avatarlar arasında yüzyıllardan beri süregelen; belki de bir gün dünyanın kaderini değiştirecek olan o müthiş savaş. Ancak, insanlığın...