16. Bölüm: "Yangın"

598 31 6
                                    

Benedict'a daha ne kadar yaklaşmak istesemde yaklaşamıyorum. Onun yüz hatlarını ve sesini buradan daha iyi duyabiliyorum.

"Sana Jane'i öldürmeyeceğimi söyledim!"

"Bana söyledin, Jane'e de söylemek ister misin Benedict?"

Benedict aniden bembeyaz oluyor ve etrafına bakmaya başlıyor. Sonunda gözleri beni bulduğunda başımı iki yana sallıyorum ve "Senden nefret ediyorum." diye fısıldıyorum.

Benedict bana yaklaşmaya başladığında elimi durması için kaldırıyorum. Beni anlıyor ve göz yaşları yanağından aşağı süzülürken kendini yerine sabitliyor.

Darker Benedict'ın yanına geliyor ve elini omzuna koyuyor. Bana bakarak konuşuyor. "Hadi Benedict, o tam karşında duruyor şu an. Onu öldür." Benedict tepki vermediğinde bağırıyor ve bu Benedict'ın gözlerini yummasına sebep oluyor.

Korkuyor. Ölmekten değil, bana zarar vermekten korkuyor. Bir adım daha öne çıkıyorum. "Sen yapsana. Neden onu kullanıyorsun? Bu işi burada halledebiliriz. Sadece sen ve ben. Onu bırak ve defolsun. Şimdi öldür beni."

Percy, Robyn ve Linda saklandıkları yerden çıkıyor ve korkarak arkama geçiyorlar. Tıslamalarını tekrar duymamazlıktan gelirken gözlerim asla Darker'ın üzerinden ayrılmıyor.

"Ah, emin ol seni öldürebilseydim, şimdiye öldürürdüm."

"Ne-Ne!"

Soruma cevap vermeden kayboluyor ve Benedict tekrar bana izin almak istermiş gibi gözlerime bakıyor.

Ona birkaç adım yaklaşıyorum ve kollarımı göğsümde kavuşturuyorum. "Darker'ın ne demek istediğini söyle ve defol." diyorum benden beklenmeyecek bir sakinlikle.

"Jane, bak yanlış anladı-"

"Neyi yanlış anladım!" diyorum aniden patlayarak. "Darker'la konuşmanızı mı? Onunla birlik olduğunu mu? Beni öldürmek istediğini biliyordun!"

Başını öne eğerken haklı olduğumu kanıtlıyor. "Özür dilerim."

Sahte bir şaşkınlık ifadesi beliriyor yüzümde. "Aman Tanrım! Benedict benden özür diledi! Onun düşmanımla iş birliği içinde olduğunu unutup hemen onu affetmeliyim!" diyorum. Arkamdaki üçlü kıkırdarken onları takmıyorum bile.

Benedict bana inanamıyormuş gibi bakıyor. Haklı olduğunu sanması beni daha çok sinirlendiriyor. "Sadece Darker'ın ne demek istediğini söyle."

Yutkunuyor ve kirpiklerini birkaç kez kırpıştırıyor. "O, seni öldüremiyor. Senin üzerinde... lanet gibi bir şey var. Biri tarafından korunuyorsun. Darker sana yaklaşamıyor bile."

Dudaklarımı ıslatıyorum. "Başka bir şey?"

Başını iki yana sallıyor. "O zaman hayatımdan defolabilirsin." diyorum ve geride bırktığım üçlüye beklemeden karavana doğru yürümeye başlıyorum. Elimd eolmadan göz yaşlarım süzülmeye başlıyor.

Robyn ve Linda'nın çığlıklarını duyduğum an arkamı dönüyorum. Percy, Benedict'ın üzerinde onu öldürürcesine yumruklarken Benedict hiçbir şey yapmıyor.

Yutkunup hızla Percy'nin yanına geliyorum ve onu çekmeye çalışıyorum ama o kadar ağır ki yerinden bir santim bile kıpırdamıyor. Onu omuzlarından tutarken Robyn ve Linda'ya yardım etmeleri için bir bakış atıyorum.

Üçümüz zorla Percy ve Benedict'ı ayırırken Benedict'a kısa bir bakış atıyoum. Burnundan gelen kanları silerken yerde dik oturmaya çalışıyor.

Dudağımı ısırıyorum. Percy burnundan solurken elinden tutuyorum. "Percy, neden yaptın?"

"O seni hak etmiyor. O-"

Genç AvatarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin