7.BÖLÜM"Günlük"

518 27 2
                                    

Hellloooo ben geldimm😋
Mütmüthüş bir bölümle geldim  🤗

Başladığınız saati buraya yazınız canlarım 😘
Multi:Araf KARABULUT 😉

Şu an evin önünde durmuş öylece bekliyorum. Ama resmen dondum diyebilirim.Alacağın olsun Emre . On dakika önce ' kapıya çık geliyorum . Kapıda olmazsan beklemem giderim ufaklık. ' yazmıştı. Hayır yani madem geç geleceksin niye beni bu soğukta kapıya dikiyorsun ama dimi ?
Bugün hep beraber okula gideceğiz.Emre beni alırken Aliş de Defnem'i alacaktı. O hain köpekler reşit oldukları için araba kullanırken , biz zavallılar kullanamıyorduk. Ama onların benden önce doğmaları büyük haksızlık. Off bunu hazmedemiyorum.
Ben düşüncelere dalmış giderken yan tarafın kapısının açılmasıylaAraf uzun boyu ve muhteşem fiziği ile kapıda belirdi. Kafamı hemen çevirip önüme döndüm . Ona hala çok sinirliyim.
''Günaydın Öykücüğüm .'' konuşmasan olmuyor dimi . İlla konuşup sinir kat seviyemi zirvelere taşıyacaksın yani.
''Öykü değil , MASAL!'' üstüne bastıra bastıra söyledim. Anlama kıtlığı mı var yoksa bilerek mi yapıyor? Her ne kadar ikinci seçenek doğru olsa da benim gözümde birinci seçenek daha kuvvetli.Kesinlikle anlama kıtlığı var.
Bu tepkimi umursamayınca hala bir 'günaydın' beklediğini anladım.Aman canım bir günaydın ı mı esirgeyecektim.Düşmanmıyız sanki . Yapmacık bir gülümseme sergileyip ona döndüm.
''Sana da günaydın.'' Söyleyeceklerim biter bitmez tekrar önüme döndüm ve ona bakmayı kesip beklemeye devam ettim. Araba kapısının açılma sesi geldi .
''İstersen beraber gidelim okula .'' tamam ses tonu normal olabilirdi ama ben onun arabasına asla binmezdim. Kollarımı önümde bağlayıp gözlerimi ona çevirdim.
''İstemez .'' dedim gayet açık bir şekilde.
''Yine kucağıma almamı bekliyorsan çok beklersin . O bir kere olur .'' yine sinirlerim doruklardaydı.
''Sen git o okulda sana ağzının suyunu akıtarak bakan kızları kucağına al . Ben sana fazla gelirim . '' bir insan evladı bu kadar uyuz olamaz.Yemin ediyorum olamaz.Seni uyuz center'da mı yetiştirdiler arkadaş. Üstelik ailen bu kadar düzgünken sen niye böyle uyuz herifin tekisin ki!
''Onları almadığı mı nereden biliyorsun ?'' oha be oha . Kalkmış benimle nasıl konuşuyor. Sen artı on sekiz konuşuyorsun ama ben eksi on sekizim , onu ne yapacağız ? Gözlerim kocaman olurken bir an ne diyeceğimi bilemedim .
''Banane be senin kimi kucağına aldığından . '' aptal gülümsemesi kahkahaya dönüşürken , nasıl oluyorda her seferinde benimle alay etmeyi başarıyor onu düşündüm.
''Hadi kızım , naz yapma da gel işte . Hem aynı yere gidiyoruz.'' Bedenimi ona tam döndüm ve salakça gülümseyip iki avucumu minnet şeklinde birleştirdim.
''Çok teşekkür ederiz sayın ulaştırma bakanımız . Ama Emre beni alacak . Sen gidebilirsin.'' Dalga geçtikten sonra sonlara doğru yüz ifadem ve sesim normale dönmüştü. Bana bakmayı sürdürdüğünün farkındaydım çünkü hala kapısını kapatıp gitmemişti.
Tam o sırada Emre'nin arabası gelip yanımda durunca büyük bir oh çektim ve hızla arabaya bindim. Tabi arabada kaşları çatmış bir Emre beklemiyordum.
''Bu kaşlar niye çatık bakalım Kara Murat?.'' espiriyle  sorduğum soruya bile gülmedi. Gözlerini dikiz aynasına çevirip arkaya bakınca ben de onun gibi yaptım.Tabi ya Araf'ı bilmiyor.
''Bu herifin ne işi var burada ? Yoksa sana mı bulaşıyor ? Masal bak doğruyu söyle!''
''Sakin ol be. Ne senaryo yazdın iki dakkada . '' kemerimi bağlarken o da arabayı çalıştırdı. ''O bizim yan komşumuz . Sinan amcanın oğluymuş. '' birden açılan gözleri ile bana dönerken iki eli de direksiyondaydı.
''Sinan amca mı ? Sinan Karabulut mu ? Hani şu bizim okulun sahibi olan Sinan Karabulut ?'' neden bu kadar şaşırdığını anlamadım.
''Evet . '' dedim sakin bir sesle .  ''Sinan Karabulut'un komşunuz olduğunu bilmiyordum.''
''Sinan amca ve babam eskiden beri çok yakın arkadaşlar. Üç sene önce taşındı yan tarafa . Geldiği zaman pek iyi bir dönemde değildim ama hep yanımda oldu. '' sözlerim aklıma geçmişi getirirken ister istemez hüzünlendim işte elimde değil. Emre de bunu anlamıştı ve kendine kızıyordu hatırlattığı için. Bıkkın bir nefes verirken gözleri yoldaydı. ''Masal sana söyledim bu adam tehlikeli diye. O yüzden ona dikkat ediyorsun . ''  başımı sallayıp onayladım .O da göz ucuyla bana bakıp tekrar önüne döndü.  ''Sonuçta komşusunuz . O deli mahalleyi bile yakabilir.'' Bu sözler karşısında daha fazla dayanamayıp bir kahkaha patlattım . ''Yok artık .'' o da gülüyordu benim gibi. ''Var artık .'' dedi benim aksime.  ''Fazla abartmıyor musunuz bu Araf mevzusunu ?'' gözlerini devirdi ama bakışları yoldaydı. Elini vitese atıp vitesi değiştirirken kısacık bana bakmıştı.
''Ben ciddiyim. Yani abartmıyorum . Bak Masal daha yeni toparlıyorsun. Eğer onun yüzünden sana bir zarar gelirse kendi ellerimle gebertirim onu . ''
''Merak etme . Hiçbir şeycik yapamaz bana . Yaparsa biliyorsun ..'' deyip yumruğumu kaldırıp sıktım. Anlamış gibi güldü.
''Yapma  şunu . Bir daha kimseyi dövmek yok . Erkek çocuğumusun kızım sen ?'' sözlerine gülerken ona baktım. ''Emre ne kadar saçma bir cümle kurduğunun farkında mısın ?'' dediğimde gülüp başını salladı. ''Çok mu saçma oldu ya ?''   ''Evet .'' diye kıkırdadım.
''Ama  kendini o kadar yormaman gerektiğini biliyorsun .'' her zaman dinlediğim şeyleri bir kez daha dinliyordum. ''Tamam biliyorum ,biliyorum .'' deyip geçiştirdim.
Sonunda okula geldiğimizde Ali'nin arabası da jızla yanımızda durdu. Bu çocuk hız nedeniyle bir gün ehliyetini kaptıracak ama ne zaman ?
Arabalardan indiğimizde , Ali hızla inip yanıma koştu kollarını açarak .  ''Kankaaa !'' diye böğürmeyi de eksik etmemişti. Resmen ağlayacaktı şebek. Ne oldu be buna ?
Beni hızla kollarının arasına alınca bir an neye uğradığımı şaşırdım. ''Yavaş be  Aliş . Belimi kırdın .''
''Kanka kırılan tek şey belin olsun . Bu kardeşinizin bütün kemikleri kırılacak .'' kaşlarımı çattım bu sözlerine. ''Niye lan , ne yaptın yine ?''  Defne ve Emre bir köşede öylece bizi izliyorlardı.  ''Ahh ben nerelere gidem . Kendimi nerelerden atam . Kanka, açeydin kollarını Aiş getme diyeydin , yapma diyeydin.''
''Ne saçmalıyorsun Aliş ? Hiçbir şey anlamıyorum. ''
''Ya ben buna ' Ezel, senin onun şampuanına tutkal koyduğunu kesin olarak öğrenmiş ' dedim. Bunu duyduktan sonra çıldırdı. Zor geldik buraya kadar. Valla ben bir daha bu şebeğin arabasına binmem . '' Defne'nin sözleriyle neler olduğunu anlamıştım.
''Senmisin kızın şampuanına tutkal döken. Oh olsun sana .'' hak etti yani. Güzelim saçlar ne hale gelmiştir kim bilir. Kızıl bunu çiğ çiğ yese hakkıdır. Hiç ses etmem.
''Kanka öyle söyleme . Araf döndü lan Araf. '' yinemi bu uyuza geldi konu . Hayır anlamıyorum ki sürekli niye karşıma çıkıyor? Son iki gündür en çok duyduğum sözcük 'Araf' herhalde . Ne Araf'mış arkadaş bitmedi gitti.
''Ne olmuş yani döndüyse?'' diye sorunca Aliş dudaklarını büzdü.  ''Kızıl Araf'ların grubunda.Eğer bu olayı Araf'a anlatırsa yeminle Araf beni siker .'' Emre Ali'nin ensesine sert bir tane geçirdi ve kaşlarını çattı. ''Düzgün konuş lan kızların yanında !'' Emre'nin uyarılarını es geçip Alişe döndüm. ''Sen merak etme Aliş , o sana yaklaşamaz bile. '' Aliş pek de tatmin olmamış gibi surat asmaya devam etti. 
''Lan oğlum Kızıl'dan bahsediyoruz. Benim tanıdığım Kızıl ,intikamını kimseye bırakmaz. '' 
''Korkmayayım diye böyle yapıyorsunuz dimi ? Size inanmıyorum.'' Deyip burun kıvırdı.Resmen çocuk gibi davranıyor.
''Sen de böyle bir eşek şakası yapmasaydın o zaman .'' dedi Defne. Kız haklı yani .Sen niye uğraşırsın ki böyle şeylerle?Ellerini beline koyup bize baktı.
''Hatırlatırım o da benim çantama kurbağa koymuştu.'' Gülmeden edemedim.Harbiden ne komikti ya .Sınıfın ortasında vırrak vırrak diye zıplamıştı bir de oradan oraya. Aliş hayvanlardan çok korkar. Buna karınca da dahil. Ben de korkarım ama benim en büyük fobim böcekler ve örümcekler. Diğer masum , şirin hayvanlara karşı pek bir sevecenim.
''Ondan önce de sen kızı yemekhaneye kilitlemiştin ve Kızıl'ın kapalı yerde kalma fobisi var .'' Emre'nin sözleriyle hepimiz ona dönüp şaşkınca baktık. Üçümüz de aynı anda tek kaşımızı kaldırınca Emre böyle bir afalladı sanki.
''Sen nereden biliyorsun Kızıl'ın fobisini.'' Gözlerini kaçırmıştı. Oha lan ne oluyor böyle ?
''Nereden bileceğim canım. Oradan çıkarken sana bağırınca söylemişti. '' ah evet doğru ya . Yine klasik  Ali vs Ezel bağırışmalarından biriydi. Evet bu gayet mantıklı bir cevap.
''Ama ondan önce o da benim orijinal Galatasaray  formamı kesti. Hemde imzalıydı lan o forma . '' diye isyan ederken Defne atladı bu kez.
''Sen de ondan önce..'' sözünü kesmek zorunda kldım yoksa bu mevzu böyle uzar gider ve biz derse geç kalırız.
''Ehh  ,yeter . Bunların intikam serüveni hiç bitmez . En iyisi bırakalım birbirlerini yesinler . '' deyip el hareketiyle gelmelerini işaret ettim ve okula doğru yürüdüm. Aliş arkamdan koşup kolunu boynuma dolayıp benimle yürüdü.Ben ise ellerimi montumun ceplerine yerleştirmiştim.
''Kanka izin vermezsin dimi ?'' süt dökmüş kedi gibi miyavlayınca yüzümü hafif ona döndüm.
''Nah vermem . Akılsızlığının cezasını çek bakalım.''
''Ya ben nereden bileyim Araf'ın yurt dışından döneceğini ?'' yine , yine ve yine ..Bıktım artık ya . Kendi bitse adı başlıyor. Olumsuz vakaymış gibi başımı sallayıp yürümeye devam ettim . Dudaklarını büzüp peşime takıldı.
Sınıfta yerlerimize geçip oturduk hepimiz. Paşamız henüz teşrif etmemişlerdi. Dersimiz edebiyat olduğu için ders araç gereçlerini çıkarıp masanın üzerine koydum. Bir dakika ya , bu nasıl girdi ki buraya. Çantama baktığımda günlüğümün içinde olduğunu gördüm .İyi de ben bunu buraya koymadım ki . Tabi ya, en son en son çalışma masasının üzerindeydi ve ben de edebiyat çalışıyordum. Kitapları toplarken araya karışmış demek ki .
Uzun zamandır yazdıklarımı okumamıştım. Bu defterim beş yıldan beri her günümü değilde benim için iyi ya da kötü olan özel anlarımı kaydettiğim bir defterdi.Kapaklı , kilitli falandı. İçimi onun içine döktüğüm için çok kıymetli satırlara sahip bir defter o. Bu yüzden devlet hazinesi gibi saklar , korurum.
Açıp sayfalarına dokundum.Bazı yerlerinde göz gezdirdim.Bazı satırlarını okudum . Bir syfada  sadece iki satır vardı.
          ' Gittiğim eğer bensem , söyle bana kimden gittim?
         Sende yoktum zaten ben , ben yine bende bittim...'
Nazım Hikmet'in sözüydü bu . Çok beğendiğim bir sözdü ve ben de buraya not almıştım. Sayfaları karıştırırken tepemde duyduğum ses ile irkildim ve apar topar günlüğü sıranın altına attım.
''Kitap mı okuyorsun baykuş ?'' geldi iguana kılıklı şempaze.
''Hayır . Yani evet .  Yani .. off sanane be !'' diye cırladım birden üzerine  . '' Hem ayrıca , baykuş ne ya ?'' bir de bana bu lakabı taktı. Hoş geldin yeni lakabım bu öküz bilmez ama ben Masal .Tanıştığıma memnun oldum.
''Gece uyumayıp gündüz uyuyan bir çeşit kuş .''
''Çok sağol beni aydınlattığın için. Taş devrinde yaşadığım için ben bilmiyordum bunları. '' deyip dalga geçtim.
''Rica ederim. Ne zaman aydınlanmak istersen ışığımla aydınlatırım seni .'' ukala pislik.Bir de yanımda oturuyordu.İnsanın sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş diye boşa söylememişler sonuçta.
''Sen kalksana ya benim yanımdan . Oturacak başka yer mi yok ?''
''Var . Var da ben burada oturmak istiyorum. '' deyip sıraya daha da yerleşti ve sırtını sandalyeye yasladı rahat bir tavırla.Ben de yan dönmüş onu izliyordum.
''Ben seninle oturmak istemiyorum ama .Kalk !'' verdiğim emirden ve ona karşı gösterdiğim hiddetten hiç etkilenmişe benzemiyordu.
''Neden ? '' dedikten sonra göz kırptı. Gözün çıksın emi . Bana doğru yaklaşıp gözlerimin içine karizmatik bir bakış attı. ''..yoksa benden etkilenmekten mi korkuyorsun?''  ne kadar ukala , kendini beğenmiş bir sığır ya bu .
Sinsice sırıtıp gözlerinin içine baktım . ''Senden etkileneceğime gider hayvanat bahçesindeki pandalardan etkilenirim. Onlar daha sevimli .'' sözlerimin hiçbir yan etkisi olamdı.Bana bakıp sırıtmasını sürdürdü.  ''Ha yani sevimli olduğumu kabul ediyorsun ki pandalarla aramızda kıyaslama yapıyorsun. '' yuh ! Lafı nereden nereye çekti ?
''Ne sevimlisi be ! İguana kılıklı şempazeden başka bir şey değilsin ?'' kahkahasını patlatıp bana inanamıyor gibi baktı ve başını salladı . ''İguana kılıklı ne ?'' deyince  ''Şempaze !'' dedim bastırarak.
''Birbirimize lakap da takmaya başlamışız . Güzel .'' beğenilerini iletiyor bir de . Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecektimki sınıftaki gürültü  kesilince   hocanın geldiğini anladım ve önüme döndüm. Söyleyeceğim bütün sözler de içime oturmuştu.Off ya .. 
Öğlene kadar geçen sıkıcı derslerin ardından gelen en güzel şey.Tabiki yemek yemek. Önümde duran domates soslu makarnayı büyük bir iştahla yiyordum.Sanırım bu dünyad yemek yemekden daha zevkli bir iş daha olamaz.
Bugün yine ara sıra yaptığımız gibi yemeğimizi dışarıda yemek istedik ve okulun yakınlarında sıkça geldiğimiz bir kafeye geldik.
''Yavaş ye , boğulacaksın.'' Çatalıma sardığım spagettiyi ağzıma atıp dudaklarımla çekerken Defne de bana laf söylüyordu. '' Bir şey olmaz .'' demeye çalıştım ağzım doluyken.
''Ağzda yemek varken konuşulmaz ufaklık.'' Aliş sen de mi? Bana nezaket kuralları müfettişi sanki !
Sonunda yemeğim bitince kafamı kaldırıp arkama yaslandım.Hepsi şok olmuş gibi beni izliyordu. Hepsinin ağzı açık kalmıştı adeta.
Aliş kolunu hafif bana doğru itti ve dirsek kısmını yüzüme doğru uzattı. Kaşlarımı çatarak baktım ona .Ne yapmaya çalıştığını anlamadım çünkü .  ''Aliş amacın ne ?'' korku dolu gözlerle bana baktı . ''Yeminle , bir an beni de yiyebilirsin diye düşündüm ama çok şükür doymuşsun kanka. '' gözlerimi devirdim.   ''Abartmayın be ! Alt tarafı ne yedim sanki ? '' Emre bana dönüp güldü. ''Alt tarafı mı ? Alt tarafı bir büyük boy pizza, bir porsiyon spagetti , bir hamburger , iki kola ve birer paket patates cipsi ile soğan halkası . '' oha ya ! Bunların hepsini yemişmiydim ben .  ''..Yani kızım bunlar alt tarafıysa ben bunun üst tarafını görmek istemiyorum . '' Emre'ye bakıp dudak büzdüm. Onlar ise hala gülüyordu. Defne kollarını omzuma atıp bana sarıldı. ''Karışmayın peri kızıma!'' diye yapmacık bir kızgınlıkla çıkıştı onlara.
''Hangi peri kızı bu kadar yiyor acaba?'' sözlerinin arkasından da bir kahkaha patlatmıştı Aliş. ''Aşk olsun ama lokmalarımı mı sayıyorsunuz?''
''Tamam tamam bir şey demedik .'' Emre elleriyle uzanıp dudaklarımı gülücük haline getirip geri çekildi.  ''Tatlı ?'' diye sorunca gülümsemem genişlerken hızla başımı sallayıp onayladım. ''O zaman çikolatalı pasta .'' Aliş doğru tahmin etmişti. İşte  benim pis huylarımdan biri daha , sinirlenince yemek yemek.Pis huylarım tanıştığına memnun oldu.
Pastalarımızı da büyük bir zevkle yedikten sonra maalesef ki okula döndük.Hani şu öğle araları var ya . İşte o anlar  öğrencilerin aldatıldığı anların en büyüğü. Tam 'bitti , oh rahatladım ' dersin . Sonra ders zili sana bir tarafıyla güler ve 'ne bitmesi , daha yeni başlıyoruz gerizekalı!' der. 
Ders zilinin çalmasına pek bir şey kalmadığı için , hemen sınıfa çıktık. Sınıfta yine kuru bir gürültü mevcuttu.Eee olmazsa olmaz ama dimi? Aliş ve Emre , duvar kenarı en arkada bulunan sıralarına geçince Defne de onların yanına gitti. Ben cam kenarı , en arka sıradaydım. Tabi yanımda da bizim şempaze. 
Çntamı sırama bırakıp onların yanına gidecektim ki , masanın üzerine yapıştırılmış sarı not kağıdı gözlerime takıldı. Kaşlarımı çatarak baktığım kağıdı yapıştırıldığı yerden hızla çekip okudum .
'Duydum ki bizim baykuş günlük tutuyormuş . Ben yokken benim yerime de geçirdiğin , bensiz günlerini öğrenmek isterim , BAYKUŞ !'
Hayır ! Hayır bu olamaz .Olmamalı. Böyle bir şeyi yapacak kadar pislik biri değil ! Değil , öyle değil mi ? Olmasın , lütfen olmasın . Günlüğüm ! Günlüğüm nerede benim ?
Hızla çantamın fermuarını açıp içine baktım.Yok . İçindeki her şeyi dökünce kahrolası günlük hariç hepsi vardı.Ama o yoktu. Bizimkiler telaşımı anlamış olacaklar ki panikle yanımda bittiler hemen .
''Ufaklık hayırdır ? Bir problem mi var ?'' Emrenin sorduğu soruyu es geçerek tekrar çantama yöneldim.Öfkeden deliriyorum şu an .
''Masal ne arıyorsun sen Allah aşkına ?'' Defneye de aynı tepkiyi gösterip sessiz kaldım.
''Kızım çıldırtmasana insanı !'' Alişe dönüp  ''Yok .'' dedim panikle .   ''Ne yok ? Bir şeyin mi kayıp ?''  o an aklıma gelen şey ile gözlerim kocaman açıldı. Ani bir hareketle masanın gözüne yöneldim.Evet sabah panikle buraya koymuştum.Allah kahretsin! Nasıl unuturum ben bunu? Aptal kafam .
Elimmle  masanın altını yokladım . Ama yoktu .İyice eğilip daha iyi baktım. Ama yok.Yok.Yok.
''Sakin ol . Önemli bir şeymiydi ?''Defne beni sakinleştirmeye çalışsada  sinirden kan beynime sıçramıştı .Dişlerimi iyice sıktım.Sinirden soluklarım sıklaşmıştı.
''Boşversene ufaklık . Ne kaybettiysen yenisini alırız .'' hayır alamayız. O sayfaları geri alamayız.O günlere geri dönemeyiz.Anılarımı geriye getiremem .O anları tekrar yaşama gibi bir şansım yok.Günlüğümü almam lazım. Hem de kimse okumadan almam lazım. Allahım lütfen okumamış olsun .Lütfen .
''Araf !'' kısık çıkan sesimle soludum dişlerimin arasından.Yumruklarımı sıkıp çıktım sıradan. Hızla kapıya doğru ilerlediğim sırada Uzay elleri ceplerinde sınıfa girdi.Anında karşısına dikildim.Bu hareketimle biraz afallamıştı.Çünkü çok sinirliydim.
''Araf nerede?'' net bir ses tonuyla sordum.Sesimde tehditkar bir ton vardı .
''Spor salonunda . Niye ki ?'' soru soran bakışlarına aldırmadan yanından geçip gittim.Adımlarım yeri delip geçse yeridir. Arkamdan geldiklerini fark etsem  de hızımı kesmeden merdivenleri seri bir şekilde indim.
Adımlarımı spor salonunun kapısına doğru yönelttiğimde  , müthiş bir sertlikte kapıyı açtım. Kapı açılıp duvara hızla çarpınca boşlukta yankılanan katı ve tok bir ses kulaklarımı doldurdu.
Araf ses ile birlikte aniden kafasını  geldiğim yöne çevirdiğinde şaşkınlığı gözler önündeydi.Yanında Ezel vardı.Araf tam potanın altında elinde basketbol topuyla dururken .Sert yüz ifademi daha da sertleştirerek hızla vardım yanına .
''Geri ver !'' tek elimin avuç içini açarak ona doğru uzattım.Kaşlarım olabildiğince çatık iken gözlerimden ateşler çıkıyordu. Anladığını belli eden bakışlarını atıp gülümsedi .Umursamaz bir tavır takınıp dizlerini kırarak elindeki topu kaldırdı ve potaya fırlattı. Top potadan geçerken bana döndü.
''Basket .'' bir zafer çığlığı atmadığı kalmıştı.Sesinde onlarca ima vardı.Konuşurken tek kaşını kaldırıp bunu açıkça belli etti. Basket ten kastı attığı sayı değil bana vurduğu darbeydi.
Ezel hiçbir şey anlamadığını bakışlarıyla belli ediyordu. Ama diğerleri arkamdan girince bakışlarını sinirle Aliş'e çevirdi. Aliş onu görür görmez Emrenin arkasına sindi. Emre ,Defne ve Uzay ise şaşkındı.
''Günlüğümü .Hemen ! Geri ver .'' her bir sözü üstüne basa basa söyledim . O ise bana yandan bakıp sırıtmıştı.
''Yapma ama  öykücüğüm (!) Seni tanımaya çalışıyorum . ''
''Yere batsın öykün ! Defterimi hemen geri veriyorsun !'' işaret parmağımı kaldırıp ona doğru sallayınca ona biraz daha yaklaştım.Şu an fark ettiğim bir şey ; aramızda yok denecek bir mesafe vardı. Kahretsin benden uzun olduğu için boynumu kaldırarak bakıyordum ona .O ise bana kafasını eğerek bakıyordu. Yüzündeki gülümsemesi genişleyince dişlerini meydana çıkardı.
''Veririm ama bir şartla ..'' ne ? Ne şartı ya , kafayı mı yedi bu .
''Ne şartı be ! Benim defterim o .Vermek zorundasın .'' kafasını geriye atıp küçük bir kahkaha patlattı. Gözlerini tekrar gözlerime çevirdiğinde  ''Hiç de öyle bir zorunluluğum yok .'' dedi.
''Şart falan yok ! Defterimi ver !'' ne şart koştuğunu duymak bile istememiştim.
''Öyle mi ?'' dedi tek kaşını kaldırarak . ''Gel ve al o zaman .'' yanımdan geçip gitti. Ben ise neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde kala kaldım . Arkamı dönüp gittiği yöne doğru baktım. Arkasından bakakalırken sinirden yerimde tepinip   ellerimi yumruk yaptım. ''Uyuz . uyuz , uyuz, pislik, gıcık offff!'' dedim hızla . Herkesin gözü bendeydi.Bu halime şaşırsalarda kimse dokunmaya cesaret edemedi.
Soluma baktığımda Ezelin sinsice sırıtıp Aliş'e baktığını gördüm. Sinsice dediğime bakmayın hiç öyle biri değildir .Harbi kızdır Kızıl .Severim yani . Sadece Alişle sürekli birbirleriyle atışıp dururlardı. Sanırım birbirlerinden nefret ediyorlar.
Aliş iyice Emre'nin arkasına sinince Ezel gülümsemesini genişleterek ona doğru yaklaştı.
''Geliyor mu ?'' Emre'nin kulağına doğru fısıltıyla söylemiştir.Emre de hafif başını sallayıp ''Geliyor.. '' dedi aynı fısıltıyla.Gözleri hala Ezel'in üzerindeydi.Aliş ise gözlerini sıkı sıkı yupup dudaklarını ısırdı.
''Selam kurbağa ..'' Ezel tam alinin yanında durup zevkle güldü.Korktuğunu görmek hoşuna gidiyordu.Ona kurbağa demesi Araf'ın bana baykuş demesini hatırlatırken bunların zavallı hayvanlarla zoru ne?' diye düşündüm .Ya da bizimle zorları ne ? Mesela Araf neden bana bayuş diyor ? Sadece bir kerecik gündüzden uyuduğum için mi ? Saçma. Ama Ezel , Ali'yi kızdırmak için yapıyordu .Çünkü Aliş kurbağadan nefret eder. Diğerlerinden de  korkar ama bu hayvandan büyük bir nefretle korkar.
''Se- selam Kızıl ? Naber ?'' kekeleyerek kurduğu cümleye sinirli olmasam gülerdim .Ama Defne benim için de gülmüştü.Tabi Ezel de zevkle sırıtıyordu. Ama Emre durgun ve tedirgindi sanki.
Ezel elini usulca kaldırıp Aliş'in kafasına koydu ve kafasını okşadı. ''Aferin sana kurbağa. Böyle tenha yerlerde tek başına kalma .Sonra maazallah .. '' deyip kulağına doğru yaklaştı .Ne dediğini kimse duymadı.Ama ne dediyse Aliş sertçe yutkunup gözlerini kocaman açmıştı.Kızıl zevkle sırıtıp çıktı.
''Ne dedi o sana ?'' Defne'nin sorusuyla hepimiz meraklı gözlerimizi Aliş'e çevirdik.
''  'Sonra maazallah kurt kapar .' dedi. Şimdi kurt Araf mı oluyor ? Olmuyor dimi ?''
''Merak etme ondan olsa olsa iguana kılıklı şempaze olur.'' Dedim öfkeyle soluyarak . Defne küçük bir kahkaha patlatırken Emre gülümsemişti.Aliş.2in ona bile hali yoktu.
''İguana mı ?'' dedi Defne .
''Şempazesi de var .Unutma !'' diye uyardım onu .
Ben Masal Hancı , bunu senin yanına bırakmam Karabulut ! O defteri senden söke söke almazsam bana da Masal demesinler. Hiçbir sözüne boyun eğmeden , şartlarına uymadan alacağım onu senden.Benim olanı kimseye bırakmam !Bu hayatta kimseye boyu eğmem.Zorla yaptırılanı asla yapmam!Bu da benim hayat felsefem ...



Bölüm sonuuuu 

Nasıl buldunuz bölümü  , yorumlarınızı alalım ..

yorum ve voytelerinizi esirgemeyin kuzucuklarımm 

ANKA KOLEJİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin