SINIR:30 OY + 15 YORUM
Şimşekler çaktı, dilim tek bir kelam edemez oldu. Bir histir ki beni felç etti. Kıpırdayamaz, nefes alamaz halde olduğumu hissettim. Bir bakış tüm bunları hissettirmeye yetecek kadar ne yapmıştı bana.
"Çakmağınız, düşürmüşsünüz." Gözleri öylesine tuhaf bakıyordu ki bir duygu seli beni aldı götürdü. Avuçlarımın arasında olan çakmağı almak için parmakları avcuma temas ettiğinde elektrik çarptı. Tenlerimiz teması kestiğinde tek bir kelime dahi etmeden çakmağı alıp arkasına bakmadan gitti. Bu tuhaf etkileşim beni onun ardından bakar bir vaziyette bıraktı.
Rüzgar yüzüme vurup da beni kendime getirene kadar bom boş yola baktım. Bu değişik akım bedenimi uyuşturmaya yetmişti. Arka cebimde titreyen telefonum sayesinde kendime gelip evin yolunu tuttum. Kim bilir belki de sadece adam oldukça kalıplı ve yakışıklı olduğu için ilgili çekmişti. Telefonumun parlak ekranı yüzüme yansırken huysuzca gözlerimi kırpıştırdım.
KİMDEN: KEREM
Bir buçugum ben bu akşam uğrayamayacağım mesaim var. Kendine dikkat et yatarken tüm pencerelerin kapandığından emin ol.
KİME: KEREM
Tamamdır aklın bende kalmasın.
Ellerim kısa deri ceketimin ceplerinde dalgın bir şekilde binaya girdim. Kendimi hiç tanımadığım bir adamın tek bir bakışıyla tuhaf bir ruh hali içerisinde bulmuştum. Bu mutluluk gibi bir duygu değildi, hüzün hiç değildi. Kendimi tam anlamıyla boşlukta hissediyordum. Kendime, kimseye hiçbir faydan olmadan öylece yaşayıp gidiyordum. Yüzüme çarpan gerçeklerse her şeyden çok yakıyordu canımı.
Önceden kendimi böyle hissettiğim zamanlarda oturup saatlerce ağlayabilirdim lakin şimdi ağlasam gözlerimden kan akacak gibiydi. Üstelik duygularına yeni bir duygu daha eklenmişti, merak. Beni ne kadar boş yaşadığımı kavramama sebep olan adam, onu merak ediyordum.
Kim bilir belki de o adam beni bitkisel hayatın kucağına bırakan adamdı, ben de belki de o gece onu bir anlık sa olsa görmüştüm. Belki de bu etkileşimin sebebi buydu, onu tanımıştım. Beynimin bir yanı beni bitkisel hayata iten şahısa, diğer yanı ne kadar boş yaşadığıma, daha az önce oluşan küçük baloncuklarsa bu adamı nereden gördüğümü düşünmeye ayrılmıştı.
Dışarıya göre sıcak olsa da havalansın diye açtığım pencerelerden kaynaklı soğuyan evimi ısıtmak için ufoları açtım. Oturma odasının penceresini kapatacakken çıplak ayağımla bir şeye bastığımı hissettim.
Elimdeki kağıtla yere çöktüm. Deli gibi aradığım kağıt şimdi ellerimin arasındaydı. Üstelik buraya defalarca kez bakmama rağmen böyle bir kağıt görmediğime de emindim. Ellerim titrerken avuçlarımın arasındaki siyah kağıdı açtım.
'Özür dilerim, ben istemedim...'
Kâğıtta yazılanları defalarca kez okusam da hiçbir şey anlamadım. Neden özür diliyordu, neyi istememişti kafam karman çorman olmuştu. Üstelik evime ikinci kez girmişti. Her kimse yakınlarımda olan biri olmalıydı.
Sıklaşmaya başlayan nefesimi kontrol altına almak için derin derin nefesler aldım. Uyandıktan sonra kendimi tehlikede hissettiğim her an bu olmaya başlamıştı. Daha önceden olan farenjitim kendini astıma çevirmişti. O olayların arasından bu kadarla kurtulmam bile bir mucizeydi. Içeriden gelen çarpma sesiyle olduğum yerde kala kaldım. Bedenim kas katı kesildi, beynim kırmızı alarm vermeye başladı. Ya yine aynı şey olursa?.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT RUHLAR
Chick-LitAnnesini hiç görmeden, anne sevgisini hiç tatmadan sadece babasının ve akrabalarının sevgisiyle büyüyen bir kız çocuğu mutlu olabilir mi?. Mutluluğu seçip babasına tutunduğu anda babası da ellerinin arasından kayıp giderse ne olur?. Zaten annesinin...