- Hangi renk istersiniz?
Y/N: 1421 > 14 luhan'ın kris'le tanıştığı zaman ki yaşı 21 kris'ten ayrıldığı zaman ki yaşı.
"NE?!" kris şaşkınca bağırdı. luhan onu takmadı ve sürtünmeye başladı. heryeri sosla kaplı olduğundan ortama vıcık vıcık bir ses hakimdi. kris kendine sürtünen bedeni düşünmemeye çalışıyordu ama küçük lu yuvarlak kalçasını onun penisine sürterken nasıl olurda düşünemezdi!
luhan yavaşca uzun olanı sandalyeye itti ve oturmasını sağladı. ve ardından o da diğerinin kucağındaki yerini almıştı. yapışkan vücuduyla diğerine sürtündükçe çıldıracak gibi hissediyorudu. masaya uzandı ve başka bir muz aldı. ve kris'in boynuna yerleştirdi. diliyle muzu ağzına almaya çalışırken alttaki kris çıldıracak gibi hissediyordu. bir yandan vücudunda yenmeye çalışılan muzlar, diğer yanda yapışkan vücuduna sürtünen luhan.
luhan masaja devam ederken muzlarla birlikte kris'in sosunu da bitirmek üzereydi. ve nihayet bütün sosu bitirdiğinde dili yukarı kıvrıldı ve dudaklarındaki sosu temizledi.
" ben hala sos içindeyim wufan~" kris'in can noktasıydı küçük lulu'sunun ona gerçek adı ile seslenmesi. ve birde soslu çıplak bir luhan'ı da kimse atlayamazdı. kolları ileri atıldı ve küçük bedeni yakalıp kendine çekti.
------
luhan uyuyordu. kris ise onu izliyordu. ona göre harika bir çifttiler. kris elini ileri uzattı ve küçüğün telefonunu aldı. telefonda tuş kilidi vardı. kris biraz düşündükten sonra aklına ilk gelen şeyi denedi.
1421.
kilit açıldı. kris rehbere girdi ve kendi numarasını kaydetti. ardından kendini aradı ve numaranın kendi telefon ekranında belirmesini bekledi. eğer luhan yine kaçarsa bu sefer ona ulaşabilecekti. işi bittikten sonra telefonu kapattı ve yerine geri koydu.
kris kafasını biraz oynattı. bu sayede luhan ile yüz yüzeydiler. luhan ılık nefesini kris'in yüzüne üflüyordu. kris gülümsedi ve diğerinin yarı açık dudaklarını öptükten sonra gözlerini yumdu.
------
ilk uyanan yine kris olmuştu. mutfağa gitti ve kahve makinesini çalıştırdı. ardından banyoya gitti ve elini yüzünü yıkadı. kahve çoktan ısınmıştı. kahveyi iki kupaya eşit böldükten sonra dolaba yöneldi ve kapağı açtı. açması ile kapatması bir olmuştu. dolap ilk gün ki gibiydi. bomboş... en kısa zamanda alışverişe çıkması gerektiğini aklına not etti ve elinde kahvelerle yatak odasına ilerledi.
luhan yarı açık gözlerle yatakta oturuyordu. kris gülümseyerek diğerinin yanına yerleşti.
"günaydın uykucu" kris diğerinin alnını öpmeden önce söyledi. luhan hıhladı ve ona uzatılan kahveden bir yudum aldıktan sonra konuştu.
"kahvaltı yok mu?"
"maalesef. dolapta hiçbir şey kalmamış. aslında şey..."
"ne?"
"hayır diyeceksin biliyorum."
"tamam gidelim"
"ne?"
"bugün birlikte gezelim demeyecek miydin?" luhan gülerek söyledi. kris şaşkınlıktan dilini yuttuğunu sandı ama hayır yutmamıştı. sadece kafa salladı ve kahvesinden bir yudum daha aldı.
"kris~"
"efendim?" kris şortunu düğmesini iliklerken söyledi.
"giyecek kıyafetim yok. üzerimdekiler çürüdü artık" luhan dudaklarını asmıştı. *sevimli*
"tamam tamam. birşeyler bakacağım. ve bugün alışveriş yapsak iyi olur." kris giysi odasına girerken söyledı. biraz sonra elinde mavi tişort beyaz kot şort ve boxer ile geri döndü.
luhan bir çırpıda diğerinin elindeki tişörtü kaptı ve üzerine geçirdi. evet normalden daha büyük olmuştu ama bu onu tatlı göstermişti aynı zamanda. ardından boxera uzandı ve pantolonunu tekmeleyerek bacaklarından çıkardıktan sonra onu giydi. en son şorta uzandı . havaya kaldırdı ve biraz incelemenin ardından "sanırım kendi pantolonumu giyeceğim" dedi.
ikisi de güldüler. biraz sonra kris diğerinin burnunun ucunu öptü.
------
"hey kris~ bunlardan da almalıyız" luhan elindeki biraları göstererek söyledi.
kris sadece kafa sallamakla yetindi. şuan sebze reyonundaydı ve sebzeleri ince ince süzüyordu.
kris kendi önündeki arabaya lazım olan herşeyi luhan ise lazım olmayan herşeyi doldurmuştu. işte bu kadar uyumlu bir çifttiler.
"gerçekten? bu kadar şey sana lazım mı?" kris poşetleri kamyonetinin arkasına yerleştirirken homurdandı. ve suratı da düşmüştü. evet parası gitmişti. ama sutatının asılmasına neden olan şey bütün poşetleri kendisinin taşımasıydı! kesinlikle!
"hadi kris yaşlılar gibi mızmızlanmayı kes ve şuraya parket." işaret parmağı ile boş park alanını gösterirken söyledi.
------
luhan elindeki çift tişörtlerini kris'e gösterirken gülümsüyordu. kris tişörtlere baktı ve kafasıyla onayladı. luhan'ın gülümsemesi icin bile bu mağazayı satın alabilirdi. iki tişört neydi ki .
başka bir mağazaya girdiklerinde birbirleri için birer kombin hazırlamak istediler. birlikte son eksikleri de tamamladıktan sonra soyunma odalarına girdiler ve birkaç dakikanın ardından ilk kris çıkmıştı. ardından da luhan. birbirlerine baktılar ve sesli bir şekilde gülmeye başladılar.
kris'in kombini tam anlamıyla mükemmeldi. koyu dar kotu tam bedenine göreydi. bacaklarını sarmıştı ve kalçalarını ortaya seriyordu. desensiz mavi tişörtünün üzerindeki lacivert gömlek pantolonu ile uyumla parlıyordu. kris saçlarının önünü dalga şeklinde havaya kaldırdıktan sonra bir kere daha güldü.
luhan'ın kombini ise onu çocukluğuna götürüyordu. kısa beyaz şortunun belinden omuzlarına uzanan lastikler kırmızıydı ve beyaz tişörtünün üzerinde mükemmeli ortaya koyuyordu. dar şortu inci beyazı bacaklarını sergiliyordu. ve kafasındaki kırmızı şapka lastikler ile uyumluydu.
luhan da güldü ve diğerini sürükleyerek üzerindekileri ödettikten sonra karşıdaki güzellik salonuna soktu. ve yan yana oturdular.
adam geldi ve karşısındaki sevimli çifte sordu "hangi renk istersiniz?"