18.Bölüm-Ayrılık?
"Jongin..."
"luhan?"
"kötüyüm. çok kötüyüm jongin."
"anlat luhan ben dinlerim. her zaman yanındayım asla bunu unutma."
"nefret ediyorum jongin..."
"neyden nefret ediyorsun luhan? lütfen bana anlat!"
"senden lanet olası!"
----------
"kai? kai? kai?" jongin gözlerini araladı ve etrafta göz gezdirdi. suho?
"senin ne işin var burada?"
"ben hep buradaydım jongin. gitmedim."
"seni bırakıp gitmeme rağmen bekledin?"
"evet..." suho kafasını eğdi ve gözüne gelen yaşları geri göndermeye çalıştı.
"neden suho? herkes gibi neden sende beni bırakmıyorsun? sana zarar veririm."
"umrumda degil."
"canını yakarım."
"önemli değil."
"her gece benim yüzümden uyuyana kadar ağlarsın suho."
"senin içinse ağlarım."
"ben seni hak edecek ne yaptım?"
"kalbinle güldün kai. kalbini hissettim bunun ötesi olamaz." suho oturduğu koltuktan kalktı ve diğerinin yattığı yatağa yaklaştı.
kai da yattığı yataktan doğruldu ve diğerinin yanına yatmasına izin verdi. suho kendisi için acılan yere uzandı ve kollarını kai'ın beline doladı. ve tişörtünün üzerinden kalbine öpücük koydu.
"seni seviyorum jongin."
---------
"zitao! acele et tatlım geç kaldık." soo kapı girişinden bağırdı.
"tamam tamam geldim." tao çantasını omzuna astı ve elindeki şapka ve gözlüğü sevgilisine giydirdi.
"eihk bu kadar koruyucu olma." soo bıkkınlıkla söyledi.
"eğer sana birşey olursa ben ne yaparım?" tao üzgünce konuşunca soo söylediğine pişman oldu ve parmak ucunda yükselip diğerinin yanaklarını kavradı ve yerine geri dönerek uzun olanın dudaklarına kendi gibi sevimli bir öpücük bıraktı.
"öyle söylemek istemedim hayatım." gülümsedi ve bir öpücük daha bıraktı.
"eğer böyle öpmeye devam edersen bütün gün üzgün dolaşabilirim." tao sonunda kıkırdayınca soo onun koluna hafif bir yumruk attı ve hıhlayarak holde ilerledi ve asansörün düğmesine basarak gelmesini bekledi.
"ahh bebeğim bu hallerin beni deli ediyor." tao aniden yanında bitince soo korkudan sıçradı.
"bugün seni özel bir yere götüreceğim." soo konuşurken tao biraz daha merak ediyordu. "eğer boyle konuşmaya devam edersen meraktan ölürüm ve sen de dul kalırsın."
"ha? dul mu? tao daha yaratıcı olmalısın hayatım." [bebeğim lafı bana itici geliyor ama hayatım lafı da çok kadın işi geliyor eğer ortasını bulabileceğimiz bir kelime varsa yorumda belirtin lüplennn :3]
"of tamam." tao somurttu ve arabasının kilidini açarak diğerinin binmesine olanak sağladı.
yol boyunca sadece müzik konuştu. ikisi de böylesinin daha huzurlu olduğunu biliyordu. anın tadını çıkarttılar ve yol boyunca konuşmadılar.