Bölüm 19
"Luhan..."
Luhan duyduğu ses ve üzerinde hissettiği ağırlık ile ağlamasının daha da şiddetlendiğini hissetti.
"bırak!"
"olmaz! Luhan seni seviyorum. sana aşığım. öyle ki eğer gerçekten istiyorsan bırakırım. bırakırım kendimi bu uçurumdan aşağı."
ses çıkartmadı Luhan. Wufan da cevabını aldığını hissetti. gerçekten Luhan onu sevmiyor muydu yani? ama o söylemişti sevgisini. inanmıştı Wufan da. fazla inandırıcıydı belki de. ama belki de gerçekten seviyordu.
bunları düşünürken ayaklandı Wufan. bir adım... iki adım... ve şimdi kocaman bir boşluk gözlerinin önündeydi. gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı.
hani derlerdi ya ölmeden önce gözlerinin önünden geçen hayat şeridi. Wufan işte şimdi şuanda o şeridi izliyordu. son kez içten gülümsedi ve dudakları aralandı.
"seni seviyorum Lu..." son adımı da ileri attı ve keskin acıları bekledi.
hiçbirşey hissetmemesi normal miydi? acı yoktu? daha önce hiç ölmediği için nasıl olduğunu bilmemesi de gayet normaldi tabi.
ama sonra hissetti. belindeki sıcaklık tanıdıktı. yumduğu gözlerini araladı ve beline baktı. sonra hemen arkasını döndü.
"Luhan?"
"seni seviyorum Wufan. özür dilerim hayatım çok çok özür diliyorum. aşkından şüphe ettim. seni bıraktım. kendimden nefret ediyorum hayatım gerçekten üzgünüm." Luhan aralıksız konuşurken Wufan sıkıca karşısındaki çocuğa sarıldı ve bu Luhan'ın susmasına neden oldu.
Wufan artık zamanın geldiğini anladı ve dizlerinin üzerine çöktü.
"n-ne yapıyorsun Wu?" Luhan kekelemesine engel olamayarak sordu.
"evlenir misin Lu? benimle bir ömür boyu mutlu veya mutsuz, hüzünlü ya da neşeli, her ne olursa olsun benimle bir ömür boyu aynı evde yaşar mısın? benimle evlenir misin Luhan?"
---------
"g-gerçekten? gerçekten seviyor musun?" dedi Jongin. karşısındaki çocuğun yalan söyleyemeyeceğini biliyordu ama, ama yine de emin olmak istiyordu. birinin onu gerçekten sevdiği fikri düşünülemeyecek kadar harika bir histi. ve şuan Jongin bu hissi iliklerine kadar hissediyordu. demek sevilmek böyle hissettiriyordu. demek Luhan her zaman böyle hissediyordu. sahi Luhan, ne olmuştur şimdi ona? ona Wufanla olmayacağını söylemişti. ama yine de inanmış işte yine o uğursuza. aptal Lu. ama kızamıyordu. biliyordu ki onun da Luhan'dan aşağı kalır yanı yoktu. o da onun için herşeyi yapmamış mıydı? onun için insanlara eziyet etmedi mi? sayamayacağı kadar kızı kandırıp ona getirmedi mi? her gün biraz daha kendinden iğrenmedi mi? şimdi karşısına geçmiş bu çocuk ona onu sevdiğini söylüyor.
"YALAN!" kimse Jongin'i sevmez. sadece kullanırlar onu. 'Jongin şunu getir!' 'Jongin şu malları sat!' 'Jongin buraya gel ve beni eğlendir!' Jongin Jongin Jongin....
"kimse beni sevmez..."
Suho ileri atıldı ve diğerinin ellerini sıkıca kavradı. ve kendi pembe yanaklarına koydu. elinin altındaki eli ısınmış yanağına sürttü ve daha sonra aşağı kaydırıp dudaklarının üzerine yerleştirdi. sırayla ikisine de birer buse yerleştirip aşağılara indirmeye devam etti ve kalbini bulduğunda yol sona erdi. sıkıca kavradığı eli son hızla atan kalbinin üzerine yerleştirdi. bunu yapmasına bile gerek yoktu gerçi çünkü tüm evde yankılanıyordu zaten kalp atışları.
"duyuyor musun?" Jongin kalbin üzerindeki elini biraz hareket ettirdi ve atışları daha net hissetti. 'çok hızlı'
diğer elini kendi kalbinin üzerine yerleştirdi Jongin. şimdi oda Suho'nunki kadar hızlı atıyordu. sanki yarışırmış gibi... GÜM GÜM GÜM GÜM.
"çok hızlı" düşünceleri dudağından dökülürken Jongin'in kıpırdayan dudaklar biraz sonra yukarı kıvrıldı.
"sevgime inanmıyor musun gerçekten? gülümsediğinde bile kalbim öyle hızlı atmaya başlıyor ki yerinden fırlayıp kucağına düşmesinden korkuyorum. ben gerçekten seni seviyorum Jongin. tüm kalbimle. tüm beynimle. tüm bedenimle." Suho gerekli olan son cümleleri de kurdu. artık konuşma bitmişti. artık hissetmek istiyordu. Jongin'in hep hayal ettiği sıcaklığını hissetmek istiyordu. öpücüklerini, dokunuşlarını, nefes alıp vermesini... her şeyini hissetmek istiyordu.
beklemeden ileri uzandı Suho ve onu bekleyen kızarık dudakları kendi dudaklarıyla yakaladı. bir elini kalbinden çekmeden diğeri ile Jongin'i ensesinden yakaladı ve kendine yasladı.
"bu gece tamamen senin olmama izin ver Kai.."